Girdi yapan Nurköy

AYASOFYA’NIN KIBLESİ

Ayasofya Camisinin kıblesi nasıl tesbit edilmiştir? Ayasofya Camiinin kıblesi hakkında birçok rivayetler vardır. Bunlardan en bilineni ise şöyledir. Fatih Sultan Mehmed Han Hazretleri, İstanbul’u fethetdikten sonra, ilk Cum’a namazını Ayasofya’da kılmak için kilisenin camiye çevrilmesini emreder. Mimarlar, ustalar ve işçiler kısa sürede Ayasofya Kilisesi’ni, “Büyük Fetih Camîi”ne çevirerek Cum’a namazına hazırladılar. Ve nihayet beklenen gün […]

ANNE, BABALAR EVLATLARI İLE İLGİLENMELİ

Emin’le Feyzi’nin sordukları bir suale Üstaddan aldıkları cevap Sual: Bize verdiğiniz cevapta diyorsunuz: Siyasî geniş daireleri merakla takip eden, küçük daireler içindeki vazifelerinde zarar eder. Bunun izahını istiyoruz. Elcevap: Üstadımız diyor ki: Evet, bu zamanda merakla radyo vasıtasıyla ciddi alâkadarâne küre-i arzdaki boğuşmalara merak edip bakanlar, dikkat edenler, maddî ve manevî pek çok zararları vardır. […]

ELÇİ ŞUCA BİN VEHB (RA)

İslam davetine ilk uyanlardan biri de Şuca Bin Vehb idi. Esed kabilesine mensup olan Şuca, Habeşistan’a ve Medine’ye hicret ederek iki defa muhacir olmuştur. Bedir, Uhud ve Hendek gazveleri başta olmak üzere Hz. Peygamber’in katıldığı bütün savaşlarda bulunarak büyük kahramanlıklar göstermiştir. Hudeybiye Sulhü’nden sonra Peygamber Efendimizin çeşitli hükümdarlara gönder­diği elçilerden biri de Hz. Şuca idi. […]

ÖLÜM DE HAYAT GİBİDİR

Furkan-ı Hakîmde, اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً “Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan Odur.” Mülk Sûresi,2 ayet) gibi ayetlerde, “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur; hem bir nimettir” diye ifham ediliyor. Halbuki, zâhiren mevt inhilâldir, ademdir, tefessühtür, hayatın sönmesidir, hâdimü’l-lezzâttır. Nasıl mahlûk ve nimet […]

ALLAH’IN RAHMET VE ŞEFKATİ

Allah’ın rahmet ve şefkatinin genişliğini nasıl anlamalıyız? Allah’ın rahmet ve şefkatini, bağışlamayı sevdiğini, affının sonsuz olduğunu anlatan en güzel deliller şüphesiz Kuran-ı Kerim’dedir. İnsanoğlu haddi aşmadığı sürece, ne kadar bağışlanmaya muhtaç ise, Allah da bağışının ve merhametinin sonsuzluğunu Kuran-ı Kerim aracılığı ile kullarına iletiyor. Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’de 10 surede rahmet ve merhametini bizlere bildiriyor. Zümer […]

ÖLÜ RUHUM YENİDEN CANLANDI

Şu fıkra ikinci bir Sabri olan Hâfız Ali’nindir. Efendim; Yirmi Beşinci Söz, Cenâb-ı Hakkın ferman-ı mübîni olan Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyân için öyle bir vuzuh-u etemmi hâvi bir muarrif-i hakikîdir ki, bahr-i hakaikte seyr ü seyahat eden ve haricen çelikle mücellâ ve müstahkem ve dahilen elmas ve akikle müzeyyen ve müberhen ve menba-ı hakikîsi olan Furkan-ı Hakîm […]

AYETLE MÜJDELENEN SAHABİ SUHEYB BİN SİNAN (RA)

Suheyb bin Sinan, asıl adı Umeyre iken daha çok Suheyb bin Sinan ve Rumi olarak tanınmaktadır. Onun böyle tanınmasının sebebi çok küçük yaşta Bizanslılar’ın bölgeye yaptıkları bir saldırıda esir edilmesi ve Bizans topraklarında büyümesidir. Rum kültürüyle yetişen Suheyb gençlik çağında Kelb kabilesi tüccarlarına köle olarak satıldı ve onlar tarafından Mekke’ye götürüldü. Burada Abdullah bin Cüdan […]

İNSANI GAFLETE DÜŞÜREN ŞEYLER

”İşte, dünya süslü bir menzildir. Herbirimizin hayatı bir endam âyinesidir. Şu dünyadan herbirimize birer dünya var, birer âlemimiz var. Fakat direği, merkezi, kapısı, hayatımızdır. Belki o hususî dünyamız ve âlemimiz bir sahifedir, hayatımız bir kalem onunla, sahife-i a’mâlimize geçecek çok şeyler yazılıyor. Eğer dünyamızı sevdikse, sonra gördük ki, dünyamız, hayatımız üstünde bina edildiği için, hayatımız […]

ALLAH’A ABD, KUL OLMA

Allah’a abd, kul ve asker olmak nedir? Kul ve asker olmanın insana verdiği lezzet tarif edilebilir mi? Kulluk, Cenab-ı Hakk’ı bilmek ve tanımakla doğru orantılıdır. Allah’ı bilmeyen ve onu tanımayan kimselerin kulluğundan bahsetmek mümkün değildir. Allah’a kul ve asker olmak, O’nun emirleri ve yasaklarına tam bir sadaket ve teslimiyetle uymak demektir. Bu konuda bizlere rehber […]

NUR ESERLERİNDE HERŞEY VAR

  ”Sözler namında olan bahr-i muhît-i Nurda iki seneyi mütecaviz bir zamandan beri seyr ü seyahatimin semere ve neticesini görüp bilmek hususunda şimdiye kadar zemin ve zaman müsait olmadığından, sermaye-i ticaretimin ne derecelere çıktığında, daha doğrusu bir ticaret edinebildim mi, yoksa edinemedim mi, mütereddit ve mütehayyir idim. Hamden lillâh, bu şehr-i rahmet ve mağfirette, inayet-i […]