ÇERMİKLİ ABDÜLKADİR EKİNCİ

1926 yılında Diyarbakır’ın Çermik ilçesine bağlı Aynalı köyünde doğan Abdülkadir Ekinci, dini eğitimin yanında Arapça eğitimi de alarak 1949 yılında Çermik Çarşı Camisine imam olarak tayin edilir. İmanlı bir neslin yetişmesi için gayret gösteren Abdülkadir Ekinci, hatıralarında 1948 ve 1949 yıllarında babasınında aynı ilçede Kur’an Kursu hocası olarak görev yaptığını anlatarak, ”Babam ara sıra bize, üzülmeyin, merak etmeyin, artık şafak atmış,güneş doğacak. Karanlık günler geride kalacak İslami hizmetler inkişaf edecek” derdi.

Kendisine Bediüzzaman Said Nursi ile alakalı sorulara ”Büyük bir alimdir” diye cevap verdiğini dile getiren Abdülkadir  Ekinci, ”Eserlere ait hiçbir bilgim yoktu. Sonra Hacı İbrahim isimli bir tanıdık İslam yazısı ile teksir edilmiş İhlas Risalesini bana verdi. Kitabı okuyunca çok istifade ettim. Daha sonra Zülfikar isimli eseri, On liraya satın aldım. Bu eserden de çok istifade ettim.

Risale-i Nurları okumazdan önce kendimi çok bilgi sahibi bir hoca zannediyordum. Ama Nur Risalelerini okuyunca, o eski bilgilerim çok sönük kaldı. O eski bilgilerim Risale-i Nur’ları öğrenmek için sanki bir merdiven olmuştu.”

Zülfikar isimli eseri okuduktan sonra eser sahibini görmek arzusu içine giren Abdülkadir Ekinci, o günleri şöyle anlatır:

”Üstad Bediüzzaman Hazretlerini sorduğum herkes bana, ”Aman gitme bu çok tehlikeli bir iştir.”diyorlardı. Ben de onlara ”Eğer Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret edenleri asacaklarını bilsem ben yine gidecegim.” diyordum.

Bu arzu içinde Ispartaya geldim. Bayram Yüksel Ağabey vasıtasıyla Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyarete muvaffak oldum. Üstad hasta yatıyordu. Elini öptüm. Bana niçin geldiğimi sordu. Ben de:

“Niçin geldiğimi bilmiyorum. Kendimi size teslime geldim. Bir sapan taşı gibiyim, nereye atarsan oraya gideceğim. Bana “Yemen’de Risale-i Nur’a hizmet edeceksin, haydi git.” deseniz, derhal Yemen’e giderim.’ dedim.”

Bu cevabım Üstad’ın hoşuna gitmişti. Çok memnun oldu. Yanımda bulunan ağabeylere, ‘Bakın Şark’ta böyle fedakârlar var.’ dedi. Bulunduğum yerde hizmet etmemi istedi.

Risale-i Nur’un neşriyatından çok memnun oluyordu; adeta bayram ediyordu. O sevinçli günlerinden birisinde kendisini Isparta’da görmüştüm. Ayak ayak üstüne atmış, sevinç ve sürur içindeydi.”(N.Şahiner’in Son Şahitler kitabından,derleme)

Abdülkadir Ekinci,zaman zaman Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmek için Çermik’ten yola çıkar,Isparta’ya gelir. Bu ziyaretlerine giderken iman ve Kur’an hizmeti Risale-i Nur’u duyan bilen kabiliyetli kişileri de yanında götürür. Bu ziyaretlerden birinde yolu Yalvaç’a düşer. Sabah namazını Devlethan camiinde kılar. Namaz bitince, ”Hocam vakit erken cemaate bir ders yapayım mı, müsaade edermisiniz?” diye sorar. İmam da cemaate sorar, cemaat yapsın deyince Ekinci, ders yapar. Dersi dinleyen İmam, Abdülkadir’in Risale-i Nur talebesi olduğunu anlar. Ve ona, ”Siz Risale-i Nur Talebesisiniz”deyince. ”Evet, burada Üstad Hazretleri var siz O’nu çoktan görmüşsünüz, O’nu ziyarete geldim”der. İmam Ali Osman,”Görmedim, kitaplarını altı aydan beri okuyorum, ama sıkıntı olur diye beni götürmüyorlar.” der. Abdülkadir, Ali Osman’a, ”Vaktin varsa düş arkama seni ziyarete götüreyim” der. Beraberce yola çıkarlar Isparta’da Üstad Hazretlerinin evinin kapısını çalarlar. Kapıyı Bayram Ağabey açar, Abdülkadir’e hoşgeldin der, sonra Hafız Ali Osman’a döner, ”Sen nerden geldin?”der,”Yalvaç’tan geldim” deyince, ”Üstad, Yalvaç’tan gelecek bir adamı bekliyor, fakat şimdi Emirdağ’a gitmek için hazırlanıyor.”der.

İki dakika sonra Üstad Hazretleri, aşağı iner, Abdülkadir ile birlikte elini öperler. Üstad, Ali Osman’a sorar. ”Sen nereden geldin.?” ”Yalvaç” deyince. ”Yalvaç” dedi. ”Evet” dedim. ”Sonra tekrar gelirsin, bizim şimdi işimiz var, Emirdağ’a gidiyoruz”dedi. Üstad Hazretleri’nin elini öpen ve ziyaretini yapan Abdülkadir, gönül rahatlığı ile memleketine döner.

İman Kur’an hizmeti Risale-i Nur Talebeliğine aşk ve şevkle devam eden Adülkadir Ekinci, 27 Mayıs 1960 İhtilalinde önce Sivas’a daha sonra da Çanakkale’ye sürgün edilir. Bir yıl hapis hayatından sonra beraat eder.

Çermik’in yetiştirdiği büyük alimlerden olan Abdülkadir Ekinci, 1996 yılında Diyarbakır’da vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

 

2 cevaplar
  1. Ramazan Ekinci
    Ramazan Ekinci says:

    Ellerinize sağlık güzel bir metin olmuş, babamın amcasıydı rahmetli Abdülkadir hoca ama yazınızın sonlarında iki defa ismi yanlış yazmışsınız,Abdullah değil Abdülkadir
    Teşekkürler…

    Cevapla

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir