Siirt’in Pervari ilçesinde 1932 yılında dünyaya gelen Abdurrahim Kaya, 16 sene boyunca medreselerde sarf, nahiv, mantık,fıkıh, tefsir, hadis ilimleri tahsil eder. 1955 yılında Van’ın Boyaroğlu Camiine imam tayin edilir.

Çatak,Beytüşşebap,Gürpınar,Muradiye, Pervari, Hani ilçelerinde 26 yıl müftülük görevinde bulunan Abdurrahim Kaya 1982 yılında emekli olur ve Medine’ye gider. Medine’de 17 sene özel dersler veren Abdurrahim Kaya, Van’a gelir ve buraya yerleşir.

1958 yılında bir gece rüyasında Peygamber Efendimiz (ASM)ı gören Kaya’ya Efendimiz ”Bediüzzaman’a git sana nasihat etsin” buyurur. O yıl Diyanet’in açtığı Müftülük imtihanına katılmak için bir arkadaşı ile birlikte Ankara’ya giden Abdurrahim Kaya, açılan imtihanı kazanır. Bu arada Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret etmek için Ankara’dan yola çıkar.

Arkadaşı ile birlikte Üstad Hazretlerini ziyaret için önce Eskişehir’e giderler. Üstad’ın orada bir gece kalıp Emirdağ’a gittiğini öğrenirler. Ve onlarda Emirdağ’ına giderler. Emirdağ’dan Afyon’a giderler. Abdurrahim Kaya arkadaşı ile birlikte bir hafta boyunca Üstad Hazretlerini takip ederler. Afyon’dan da trenle Isparta’ya gelirler. Tarifle Üstad Hazretlerinin kaldığı evi bulurlar ve zili çalıp beklemeye başlarlar. Kapıyı Bayram Yüksel Ağabey açar ve onlara kapıya yapıştırılmış olan yazıyı okur. Yazı şöyledir:

”Ben çok hastayım. Risale-i Nur Talebeleri dünyanın her tarafında bulunmaktadır. Uzakta bulunanlar ile yakında bulunanlar arasında hiçbir fark yoktur. Arzu ederdim, fakat çok hastayım. Beni ziyaret etmek isteyenler Risale-i Nur okusun. Her bir risale on Said hükmündedir.”

Bayram Ağabey’e dönen Abdurrahim Kaya, ”Üstad’ın emri başımın üstüne. Beni Fahr-i Kainat Efendimiz (ASM) gönderdi, biz Van’dan geliyoruz, sen lütfen durumu Üstad’a bildir.” Bayram Ağabey ismimizi, nerden geldiğimizi bir kağıda yazdı, bize de beklememizi söyledi. On dakika sonra Ceylan Ağabey geldi, ”Buyrun kabul edildiniz.” müjdesini verdi.

Abdurrahim Kaya o anları şöyle anlatır: ”İçeri girdik bize 10-15 dakikadan fazla kalmayın tenbihi yapıldı. Üstad, somyada yatağının üzerine yastığa dayanmış oturuyordu. Başında beyaz yeşil karışımı bir sarık vardı. Üstad yavaş yavaş konuşarak, ”Beni 19 defa zehirlediler, hastalık devam ediyor.”dedi. Yanına Zübeyr Ağabey’i çağırdı, o konuşuyor, Ağabey’de bize tercüme ediyordu. Yarım saat sonra Zübeyr’e git dedi, Bayram’ı çağırdı. Üstad bize uzun bir süre ders verdi.

Üstad bana nereli olduğumu kimleri tanıdığımı sordu. Ben Van deyince, ”Ben Nurşin’de, Erek Dağında kalmışım” dedi. Ne iş yaptığımızı sordu. İmam olduğumu söyledim, bana dönerek, ”Namazı kıldırırken maaşı düşünerek kıldırmayın, ihlas zedelenir, namaz zaten farz, kıldırırken maaşı düşünmeyin böyle yaparsanız ihlasınız kırılmaz.” Sonra ”dinsizler sizi aldatmasın”dedi.

”Yol paranız var mı, yoksa ben vereceğim.”buyurdu. Biz, ”Var, Efendim.”dedik. Yeni yazı okuma yazma bilip bilmediğimizi sordu. Bildiğimizi söyleyince, ”Sözlerden çıkarken alın. Isparta’da kalmayın, istasyona gidin, ikindi namazını kılın tren gelir, siz de gidersiniz, selamımı tebliğ edersiniz, bu yanımda olan talebelerim gibi sizi de kabul ediyorum. Siz de beni duanıza katın.” dedi.

Ziyaretimiz bitmişti. Ben Üstad’ın elini öpmek istiyordum, çıkarken elini öpmeye çalıştım, ama öptürmedi, ellerini kaldırdı, beni elleriyle sardı ve alnımdan öptü. Arkadaşıma da aynısını yaptı. İstemeye istemeye yanında ayrıldık.”(Derleme, Ö. Özcan, Ağabeyler anlatıyor)

Medresede yetişmiş alim bir zat olan Abdurrahim Kaya, uzun yıllar Kur’an’a hizmet ile ömrünü geçirmiş ve 12 Ağustos 2016 yılında Van’da vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir