Girdi yapan Nurköy

BİŞR BİN BERA (RA)

Künyesi, Bişr bin el-Bera bin Marur el-ensari el-Hazreci olan Bişr bin Bera, Medine’nin Hazrec kabilesi Selemoğlu kolu mensubudur. Hicretten önce müslüman olmuştur. Babası Bera bin Marur ile birlikte İkinci Akabe biatına katılmıştır. Bişr bin Bera, Bedir Gazvesinde bulunmuş, Uhud’da ileri saflarda okçu olarak çarpışmıştır. Daha sonra Hendek Gazvesi, Hudeybiye Musalahası ve Hayber’in fethinde bulunmuştur. Bişr […]

İMAN HAKİKATLERİ İÇİN HAPİS YATMAK

Aziz kardeşlerim; Yakınınızda bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizle ara sıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki, mümkün olsaydı, bütün sıkıntılarınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben, sizin yüzünüzden Isparta’yı ve havâlisini taşıyla, toprağıyla seviyorum. Hattâ diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükümeti bana ceza verse, başka bir vilâyet beni beraet ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet, […]

YALVAÇLI FAHRİ TÜRKMEN

Ankara’da Risale-i Nur hizmetlerinde büyük gayret gösteren tanınmayan hizmet erlerinden birisi de Fahri Türkmen’dir. Ankara hizmetlerinde bulunan emekli müezzin Mehmed Mandal’ın o yıllarda hizmetlerde beraber bulundugu Fahri Türkmen ile alakalı hatıraları ise şöyle: 1930 yılında Isparta Yalvaç’ta dünyaya gelen Fahri Türkmen, Veteriner Başçavuş’tur. Bekar olup, hiç evlenmemiştir. Çok zeki bir insan olan Fahri Türkmen devamlı […]

DÜNYA GEMİ GİBİ YÜZÜYOR

“Cennet ve Cehennem pek çok uzaktırlar. Haydi, ehl-i Cennet, lütf-u İlâhî ile, berk ve burak gibi uçarak haşirden geçerler, Cennete giderler. Fakat ehl-i Cehennem, sakil cisimleri ve büyük ve ağır günahların yükleri altında nasıl gidecekler? Hangi vasıta ile?” İşte hatıra gelen şudur: Nasıl ki, meselâ Amerika’da, bütün milletler umumî bir kongreye davet edilse, her millet […]

GAYBİ ESRARI AÇACAK

Kardeşlerim; Bugünlerde Rumuzat-ı Semaniyeye ait iki risaleyi ehemmiyetli talebelere bir yere gönderdim. Yol kapandı, gitmedi. O iki risaleyi tekrar dikkatle mütalâa ettim. Fikren dedim ki: “Bu zevkli, güzel, meraklı, şirin bir maksada giden bu tevafuklu yolda ne için sevk edilmeden perde indi, başka yolda sevk edildik, çalıştırıldık?” Birden ihtar edildi ki: O gaybî esrarı açacak […]

BERA BİN MARUR (RA)

Medineli olan Bera bin Marur, Hazrec kabilesinin Selime koluna mensup olup, İkinci Akabe Biatında Rasulullah’a ilk biat eden sahabidir. 622 yılının Hac mevsiminde Rasulullah’ı Medine’ye davet etmek üzere Mekke’ye gelen heyet içinde Bera bin Marur’da vardı. Medineli müslümanlar geceleyin Akabe vadisinde toplanmış Rasulullah’ı bekliyordu. Çok geçmeden Rasulullah yanında amcası Abbas bin Abdülmuttalip ile birlikte vadiye […]

KÜÇÜK IŞIK KAFA FENERİ

SEKİZİNCİ SURET Gel, ondan gelen bu fermanları sana okuyacağım. Bak, mükerrer vaad ediyor ve şiddetli tehdit ediyor ki, “Sizleri oradan alıp makarr-ı saltanatıma getireceğim ve muti’leri mes’ud, âsileri mahpus edeceğim. O muvakkat yeri harap edip müebbed sarayları, zindanları hâvi diğer bir memleket kuracağım.” Hem o vaad ettiği şeyler ona gayet rahattır; raiyetine gayet mühimdir. Vaadinde […]

VAN’LI TALEBE FAHRETTİN SAYI

1936 yılında Van’da dünyaya gelen Fahrettin Sayı, Risale-i Nurlarla ilk tanışması 1954 yılında Molla Hamid Ağabey’in kendisine verdiği Gençlik Rehberi adlı eserle başlar. Daha sonra Asa-yı Musa adlı eseri okur. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini de Isparta’da ziyaret eder. 26 Kasım 1956 yılında Isparta’da Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ziyaret eden Fahrettin Sayı, o günleri […]

ALAH’I BİLMİYOR Kİ, ONA DAYANSIN

İnanan insanların birlik olamamaları, inanmayan insanların ise birlik olup birbirlerine sıkıca sarılmaları neden? İnanan insanların birlik meydana getirememeleri onların zayıflığından değil, iman ehli kuvveti Allah’tan bilir, ”Ben Allah’a iman etmişim, kimseye ihtiyacım yok” düşüncesi içindedir. Kalbinde Allah’a dayanma var. İman ve itikat açısından bu güzel ve doğrudur. Birlik ve beraberlik içinde olmakta ilahi bir kanundur. […]

NUR TALEBESİNİN EN ÖNEMLİ VAZİFESİ

Aziz, sıddık kardeşlerim; Sizin bu defa müteaddit mektuplarınıza, rahatsızlık mecburiyetiyle, birtek mektupla iktifa ediyorum. Evvelâ: Risale-i Nur’un kahramanı Hüsrev, benim bedelime ölmek ve benim yerimde hasta olmak samimî ve ciddî istiyor. Ben de derim: Telif zamanı değil, şimdi neşir zamanıdır. Senin yazın, benim yazımdan ne derece ziyade ve neşre fâideli ise, hayatın dahi hizmet-i Nuriyede […]