,

NAMAZ TESBİHATININ ÖNEMİ

Namaz sonunda nasıl tesbihat yapmalıyız?

Namazı gerek yalnız başımıza, gerekse cemaatle kıldıktan sonra tesbihat yapmak Sünnet-i Seniyyedir. Allah’ı zikretmek, noksanlıklardan uzak tutmak şükretmek namazın aslı ve özüdür. Peygamber Efendimiz ”Bizim namazımız tesbih, tekbir ve Kur’an’ı okumaktan ibarettir, onda dünya kelamı konuşulmaz.” buyurmaktadır. (Nesai, Kitab’us Sehiv 20)

Tesbihat, hadis kitaplarında şu ifadelerle yeralmaktadır. Ebu Derda (RA), bir defasında Rasulullah’a şöyle bir sual sorar:

”Ya Rasulullah! Zenginler dünyayı da ahireti de kazandılar. Onlar hem namaz kılıyor, hem oruç tutuyorlar, hem de sadaka veriyorlar.Fakat biz fakir olduğumuz için sadaka veremiyoruz”

Peygamber Efendimiz (ASM) şöyle buyurdu:

”Sana bir şey söyleyeyim mi? Sen onu yaptığında kavuştuğun şeye, ancak onu yapanlar kavuşabilirler, yapmayanlardan hiçbiri de başka yolla ona yetişemezler. Her namazdan sonra 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa da Allahü Ekber de.”(Müsned 5,196)

Tesbihatla ilgili bir başka hadisi şerif ise şöyledir:

”Ben size bir şey öğreteyim mi? Onunla sizi geçenlere yetişir, sizden sonrakileri de geçersiniz. Hem hiç kimse sizden daha faziletli olamaz. Meğer ki, sizin yaptığınız gibi yapmış olsunlar. Her namazdan sonra 33 defa Sübhanallah, 33 defa Elhamdülillah, 33 defa Allahü Ekber, ve daha sonra da ”Lailaheillallahü vahdehu la şerike leh, lehül mülkü ve lehül hamdü ve hüve ala külli şeyin kadir” derseniz günahlarınız denizin köpüğü kadar da olsa, affolur.”(Müslim, Mesacid 146)

Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ise Kastamonu Lahikasında yeralan bir mektubunda dikkatimizi bu konuya şöyle çekiyor:

”Birincisi: Kardeşlerimizden birisinin namaz tesbihatında tekâsül göstermesine binaen dedim: Namazdan sonraki tesbihatlar tarikat-ı Muhammediyedir (a.s.m.) ve Velâyet-i Ahmediyenin (a.s.m.) evradıdır. O noktadan ehemmiyeti büyüktür. Sonra, bu kelimenin hakikati böyle inkişaf etti:

Nasıl ki, risalete inkılâp eden velâyet-i Ahmediye (a.s.m.) bütün velâyetlerin fevkindedir. Öyle de, o velâyetin tarikatı ve o velâyet-i kübranın evrad-ı mahsusası olan namazın akabindeki tesbihat, o derece sair tarikatların ve evradların fevkindedir. Bu sır dahi şöyle inkişaf etti ki: Nasıl zikir dairesinde bir mecliste veyahut hatme-i Nakşiyede bir mescidde birbiriyle alâkadar heyet-i mecmuada nuranî bir vaziyet hissediliyor.”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir