Girdi yapan Nurköy

BİR NUR BİR IŞIK

İKİNCİ MESELE Kardeşlerim, Eskişehir hapishanesinde, ahirzamanın hâdisatı hakkında gelen rivayetlerin te’villeri mutabık ve doğru çıktıkları halde, ehl-i ilim ve ehl-i iman onları bilmemelerinin ve görmemelerinin sırrını ve hikmetini beyan etmek niyetiyle başladım. Bir iki sahife yazdım; perde kapandı, geri kaldı. Bu beş senede, beş-altı defa aynı meseleye müteveccih olup muvaffak olamıyordum. Yalnız o meselenin teferruatından […]

ABDULLAH BİN ÜMMÜ MEKTUM (RA)

İslam’ın ilk yıllarında iman saadetine eren,Abdullah bin Ümmü Mektûm (RA)Peygamberimizin müezzinlerinden ve Medine’ye ilk hicret eden Muhacirlerdendir. Peygamberimiz(ASV) tarafından Medine’de 13 defa vekil bırakılarak Müs­lümanlara namaz kıldıran Hz. Abdullah (RA), göz nimetinden mahrumdu. İbni Ümmü Mektûm’un asıl ismi “Amr”dır, fakat “Abdullah” ismi ile anılıyordu. Kendisi de anne­sine nispetle “Ümmü Mektûm’un oğlu” manasında “İbni Ümmü Mektûm” […]

İMANDAN MAHRUM BİR GÖZ

İKİNCİ ALÂMET VE HÜCCET ki, لاَ شَرِيكَ لَهُ “Onun hiçbir ortağı yoktur.” kelimesini intaç ediyor. Bütün kâinatta, zerrelerden tâ yıldızlara kadar herşeyde kusursuz bir intizam-ı ekmel ve noksansız bir insicam-ı ecmel ve zulümsüz bir mizan-ı âdilin bulunmasıdır. Evet, kemâl-i intizam, insicam-ı mizan ise, yalnız vahdetle olabilir. Müteaddit eller birtek işe karışırsa, karıştırır. Sen gel, bu […]

SENETÜ’L-HÜZÜN, HÜZÜN YILI

”Hüzün yılı” ne demektir, hangi yıla bu isim verilmiştir? Peygamber Efendimiz,Peygamberliğinin 10. yılında ard arda yaşanan acı hadiseler ve derin üzüntü ve elem sebebiyle, bu yıla “senetü’l-hüzün (hüzün yılı)” olarak isimlendirmiştir. Onuncu yılda, Resûlullah Efendimiz(ASV)ın amcası Ebû Tâlib hastalandı ve ölüm döşeğine düştü. Resûl-i Ekrem Efendimiz, kendisini küçük yaşından beri bağrına basıp himâyesinde büyüten, kendisini […]

DAİMA ŞÜKÜR ELHAMDÜLİLLAH

Aziz, tam sıddık kardeşlerim, Benim, bu dünyada medâr-ı tesellîm ve sürurum sizlersiniz. Eğer sizler olmasaydınız, bu dört sene azaba dayanamazdım. Sizin sebat ve metanetiniz, bana da kuvvetli bir sabır ve tahammülü verdi. Birden hatıra gelen dört nokta: Birincisi: Kardeşlerim, bu zelzele benim itikadımda “şakk-ı kamer” gibi bir mu’cize-i Kur’ân’dır; en mütemerridi dahi tasdike mecbur eder […]

ABDULLAH BİN SÜHEHL (RA)

İslamiyet’in ilk yıllarında Müslüman olan Abdullah bin Süheyl (RA), müşriklerin dayanıl­maz işkencelerine maruz kaldı. İlk kafile ile birlikte Habeşis­tan’a hicret etti. Bir müddet orada kaldıktan sonra,her türlü çile ve işkenceyi göze alıp Mekke’ye döndü. O sıralar müşrik olan babası, oğlunun Müslüman olmasına ve hicret etmesine çok öfkelenmişti. Oğlunun geri dönmesiyle birlikte hemen harekete geçti. Önce […]

GÜL GONCASI YAPRAKLARI

BİRİNCİ ALÂMET VE HÜCCET ki, وَحْدَهُ kelimesi onun neticesidir. Herşeyde bir vahdet var. Vahdet ise, bir vâhide delâlet ve işaret eder. Evet, vâhid bir eser, bilbedahe vâhid bir sâniden sudur eder. Bir, elbette birden gelir. Herşeyde bir birlik bulunduğundan, elbette birtek zâtın eseri ve san’atı olduğunu gösterir. Evet, bu kâinat bin birlikler perdeleri içinde sarılı […]

KUR’AN’DA EFENDİMİZ (ASV)IN İSMİ

Peygamber Efendimiz (ASV)ın ismi Kur’an-ı Kerim’de hangi surelerde geçmektedir? Kur’an-ı Kerim’de Peygamber Efendimiz (ASV) ın ismi dört surede geçmektedir. Kur’an’ın 47. suresinin adı Muhammed Suresidir. Bu surenin İkinci ayetinde Efendimiz (ASV)a indirilene, yani Kur’an’a inanılması gerektiği emredilir. Muhammed sûresi 2. âyette, وَالَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَاٰمَنُوا بِمَا نُزِّلَ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَهُوَ الْحَقُّ مِنْ رَبِّهِمْۙ كَفَّرَ […]

SABRİ EFENDİ VE ON DOKUZUNCU MEKTUB

Hulûsi-i Sânî ve büyük bir âlim olan Sabri Efendinin fıkralarıdır. Meb’us-u Âlem Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz Hazretlerinin insanları hayrette bırakan ve cüz’î şuûru olana iman-ı kâmil bahşeden, fevkalhad ve hârikulâde mânen bin envâ-ı mu’cizat-ı Ahmediyeyi ihtiva eden ve pek âli ve azîm kıymeti müsbet ve müsellem bulunan On Dokuzuncu Mektubun dördüncü cüz’ünü, nazar ve teveccüh-ü fâzılânelerinde […]

MİKDAD BİN ESVED(RA)

İslamın insanlara tebliğ edildiği, müşriklerin büyük baskı ve zulümlerinin başladığı o ilk yıllarda Mikdad bin Esved (RA) hiç tereddüde düşmeden iman edip müslüman olmuştu. Mekke’li Esved bin Abdüyegûs’ün evlatlığı olduğu için, Mik­dad bin Esved adıyla tanınmıştır. Mikdad (RA), herkesin endişe ettiği o dönemde imanını daha fazla gizleyemedi. İnancı uğrunda çile­nin her türlüsüne razıydı. Hiçbir müşrikten […]