“İ’lem eyyühe’l-aziz! “Sübhanallah”, “Elhamdü lillah”, “Allahu ekber” —bu üç mukaddes cümlenin faidelerini ve mahall-i istimallerini dinle: “1. Kalbinde hayat bulunan bir insan, kâinata, âleme bakarken, idrâkinden âciz, bilhassa şu boşlukta yapılan İlâhî manevraları görmekle hayretler içinde kalır. İşte bu gibi hayret ve dehşet-engiz vaziyetleri, ancak “Sübhanallah” cümlesinden nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi […]

”Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve şükürdür. Yani, celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek; hem, kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim etmek; hem, cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir.Demek, tesbih ve tekbir ve hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında, […]

“Kâinatta hiçbir şey yoktur ki hamd ile Allah’ı tesbih etmesin, Onu anmasın, Ona dua etmesin. Fakat siz onların bu tesbihlerini, zikirlerini, dualarını fark etmiyorsunuz.”(İsra Suresi, 44 Ayet) Bu ayeti kerime bize kainatta herşeyin Allah’ı tesbih edip, O’na ibadet ettiğini bildirmekte. Bu tesbih ve ibadette irade ve şuur sahipleri bilerek ve istiyerek tesbih ve ibadette bulunur. […]

”İnşaallah, demir gibi metin Nurcuların kahramanane sebatları ve tahammülleri ve mücahid-i ekber olan Nurun hakikatleri, onun elinde birer elmas kılıç bulunan şakirtlerin şahs-ı mânevîsinin pek harika fedakârlığı, onların bu plânını da akîm bırakacak. Evet, Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem dahi lüzumsuz değil.(T.Hayat, Afyon Hayatı) ”Sizin bu mübarek bayramın hediyesi olarak gönderdiğiniz nurlu kalem hediyelerinizi o […]

Risale-i Nur’larda geçen, ”Birimiz şarkta, birimiz garpta, birimiz cenupta, birimiz şimalde, birimiz âhirette, birimiz dünyada olsak, biz yine birbirimizle beraberiz.” cümlesini nasıl anlamalıyız? Risale-i Nur mesleğine sadakatle girmiş, Nur Talebelerinin farklı mekanlarda, farklı zaman dilimlerinde olması, onların kardeşliğine ve manevi münasebetine mani olmaz. Birisi batıda birisi doğuda birisi dünyada birisi ahirette de olsa, aralarındaki manevi […]

”Ehl-i dalâletin vekili der ki: “Ehâdisinizde dünya tel’in edilmiş, cîfe ismiyle yad edilmiş. Hem bütün ehl-i velâyet ve ehl-i hakikat dünyayı tahkir ediyor, ‘Fenadır, pistir’ diyorlar. Halbuki, sen bütün kemâlât-ı İlâhiyeye medar ve hüccet, onu gösteriyorsun ve âşıkane ondan bahsediyorsun.” “Elcevap: Dünyanın üç yüzü var.” “Birinci yüzü Cenâb-ı Hakk’ın esmâsına bakar. Onların nukuşunu gösterir. Mânâ-yı […]

Müfritane irtibat nedir? Nasıl anlamalıyız? Bu konuda ne yapıp nasıl hareket etmeliyiz? Nur Talebelerinin hem bir birlerine hem de iman hizmetine olan sağlam ve sarsılmaz bağlılıklarına, birlikte ve ortak hareket etmelerine müfritane irtibat denir. Müfritane irtibat, insanın birbirine ölçüsüz, çoşkulu ve şiddetli beraberlik halidir. Müfritane irtibat, aklımızla, kalbimizle, ruhumuzla, yani herşeyimizle dava ve hizmet ve […]

İbadeti terk eden adam, nefsine zulmeder. Zira nefis, hakkı ve batılı ayırt edecek bir yapıya sahip değildir. Akıl ile bu ayrım yapılır. İnsan da bu konuda yetkili ve mesuldur. Çünkü tercih etme hakkı, insana verilmiştir. Mesuliyette ona aittir. İbadet, insanın manevi duygularına bir gıda hükmündedir. Nasıl maddi cesedimiz gıdasız yaşayamaz ise, manevi duygularımız da  ibadetsiz […]

”Birinci hasâret: O kadar sevdiğin mal ve evlât ve perestiş ettiğin nefis ve hevâ ve meftun olduğun gençlik ve hayat zayi olup kaybolacak, senin elinden çıkacaklar. Fakat günahlarını, elemlerini sana bırakıp boynuna yükletecekler. İkinci hasâret: Emanete hıyanet cezasını çekeceksin. Çünkü en kıymettar aletleri en kıymetsiz şeylerde sarf edip nefsine zulmettin. Üçüncü hasâret: Bütün o kıymettar […]

”Her âzâ ve hasselerin kıymeti birden bine çıkar. Meselâ akıl bir alettir. Eğer Cenâb-ı Hakka satmayıp belki nefis hesabına çalıştırsan, öyle meş’um ve müz’iç ve muacciz bir alet olur ki, geçmiş zamanın âlâm-ı hazinanesini ve gelecek zamanın ehvâl-i muhavvifanesini senin bu biçare başına yükletecek; yümünsüz ve muzır bir alet derekesine iner. İşte bunun içindir ki, […]