BERA BİN MALİK(RA)

Yemen’den Medine’ye gelip yerleşen iki büyük kabileden biri olan Hazrec kabilesinin Neccaroğullarına mensup olan Bera bin Malik’in künyesi el-Bera bin Malik bin Nadr el-Hazreci’dir. Hicretten sonra İslamiyetle şereflendi. Ünlü sahabi Enes bin Malik’in kardeşidir. Cesaret ve kahramanlığı ile meşhurdur. Bedir Gazvesi hariç bütün gazvelerde Rasulullah’la beraber savaşmıştır.

Nübüvvet nuru ile nurlanan Bera bin Malik, harp meydanlarında düşman saldırılarını püskürten şecaat ve cesareti ile gözünü kırpmadan şehadete koşan bir İslam kahramanıdır. Onun bu vasfını bilen Hz. Ömer (RA) onu hiçbir savaşta komutan tayin etmemiş ve ordu komutanlarına gönderdiği mektuplarda bu tip görevler verilmemesini istemiştir.

Bera bin Malik, Efendimiz (ASM)ın ”Saçı başı dağınık olduğu, eski elbiseler giydiği için kendisine önem verilmeyen öyle kimseler vardır ki, şöyle olsun diye dua etseler Allah isteklerini geri çevirmez. Bera bin Malik de bunlardandır.” (Tirmizi, Menakıb 55) iltifatına mazhar olmuştur.

Bera bin Malik cesaretini, kahramanlığını, ölümü hiçe sayışını Halid bin Velid komutasında Müseylime’ye karşı Yemame savaşında açıkça göstermiştir. Necid bölgesinin Yemame adı verilen yerde karşı karşıya gelen iki ordu arasında başlayan savaşta önce Müseylime’nin askerleri Hz. Halid’in çadırına kadar geldi. Hz. Halid orduyu yeni bir düzene koydu ve harp yeniden kızıştı.

Zeyd bin Hattab, ”Ey insanlar! Savaş anında dişlerinizi sıkın düşmana öyle vurun. Müseylime yenilinceye veya ben Allah’a kavuşuncaya kadar asla konuşmuyacağım.” diye seslenirken, Bera bin Malik:

”Ey Ensar, Ey Medine ahalisi! Kimse artık Medine’ye dönmeyi düşünmesin, zira sizin bugünden sonra Medine diye bir şehriniz yok. Bugün sizin için sadece ve sadece Allah rızası vardır, cennet vardır.” diye konuştu.

Bera bin Malik, böyle bir yerde ve zamanda Allah’tan başka hiçbir şeyin düşünülmemesini, bütün güç ve kuvvetin Allah’ta olduğunu, sadece O’na güvenip sığınılarak harp edilmesini insanlara bildiriyordu. Bu inançla ordu yeniden hücuma geçti. Müslümanlar düşman saflarını yardı ve Müseylime’nin ordusunu bozguna uğradı. Kaçmaya başlayan Müseylime ve ordusu bir bahçeye sığındı. Çok geniş ve yüksek duvarları olan bahçeden İslam ordusuna ok yağdırmaya başladılar.

”Ölüm bahçesi” denilen ve çetin savaşın devam ettiği bu bahçeye girme imkanı hemen hemen yoktu. İşte bu durumda iken Bera bin Malik’in gür sesi ortalığı inletti:
”Arkadaşlar! Beni bir kalkanın üzerinde mızraklarınız ile kaldırıp bahçeye fırlatın. Ya şehid olurum, ya da kapıyı sizlere açarım.”

Önce şaşıran Sahabeler ve askerler, Bera’nın dediğini yaptılar. Bir kalkan içerisinde onu mızraklarıyla bahçeye attılar. Düşman askerleriyle çarpışan Bera bin Malik sonunda kapıyı açtı, müslümanlar içeri girdi. Müseylime ve askerleri öldürüldü savaşı müslümanlar kazandı.

Şehid olma arzusuyla yaşayan Bera bin Malik, bu hasretle İran fethine katıldı. Tuster fethinde yine büyük kahramanlıklar gösterdi. Savaşın ilk anlarında mücahit ordusu güç durumdaydı. Müslümanlar ona başvurarak Allah’tan zafer talep etmesini istediler.O, Rasulullah’ın senasına mazhar bir sahabiydi. Bera ellerini açtı ve kendisi için şehidlik mücahitler için zafer duasında bulundu.

Mücahit ordusu ile birlikte yapılan duanın sonunda Bera bin Malik sahabelerle hücuma geçti. İran ordusu bozguna uğradı. Düşman komutanı öldürüldü, Tuster fethedildi. Şehidlik aşkıyla yanan Bera bin Malik de bir İranlının kılıcı ile şehadet şerbetini içti.

Allah, Ondan razı olsun.

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir