Girdi yapan Nurköy

NEY KUYU ESRAR

Âsım Beyin fıkrasıdır. Telvihat-ı Tis’a münasebetiyle yazmış. Sevgili Üstadım; Ne diyeyim, müştâkı olduğum bu risale-i şerife, bu sözler, bu hakikat, bu nur, bu fakire lütuf ve kerem-i İlâhî olarak ihsan buyuruldu. هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى Cenâb-ı Kadir-i Mutlak Hazretlerine hadsiz ve hesapsız hamd ü senâ ediyorum ki, siz Üstadıma kavuştum ve binnetice bu nurları, bu […]

HARAM SEVMENİN İNSANA ZARARLARI

”Gençlik Rehberinde izah edildiği gibi, gençlik hiç şüphe yok ki gidecek. Yaz güze ve kışa yer vermesi ve gündüz akşama ve geceye değişmesi kat’iyetinde, gençlik dahi ihtiyarlığa ve ölüme değişecek. Eğer o fâni ve geçici gençliğini iffetle hayrata istikamet dairesinde sarf etse, onunla ebedî, bâki bir gençliği kazanacağını bütün semâvî fermanlar müjde veriyorlar. Eğer sefahete […]

ÜNİVERSİTELİ NURCU: MUSTAFA ORUÇ

Mustafa Oruç, 1926 Safranbolu doğumludur. Ortaokul talebesi iken Abdullah Yeğin ağabey tarafından Kastamonu’da Üstad’a götürülmüş ve Abdullah Ağabeyle beraber, “Muallimlerimiz Allah’tan bahsetmiyorlar.” gibi suallerin sahibidirler. İstanbul Tıp Fakültesinde okuyan Mustafa Oruç, Üstad’ın 1948’de talebeleriyle birlikte Afyon hapsine konmasını,33 arkadaşı ile yazdıkları bir yazı ile protesto ederler. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden 33 kişinin imzasını taşıyan bu yazıyla,Üstad […]

SAİD NURSİ’NİN HEDEFİ VE MÜCALESİ

Said Nursi Hazretlerinin hedefi nedir? Ne için mücadele yapmıştır? Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, sizin bu sorunuza Risale-i Nur Külliyatından Şualar adlı eserinde şu cevabı veriyor: “Birtek gayem vardır: O da, mezara yaklaştığım bu zamanda, İslâm memleketi olan bu vatanda bolşevik baykuşlarının seslerini işitiyoruz. Bu ses, âlem-i İslâmın iman esaslarını zedeliyor. Halkı, bilhassa gençleri imansız […]

NUR İSMİ, ONUN İÇİN İSM-İ AZAMDIR

Risale-i Nur’un tesvidinde çok hizmeti sebkat eden temiz kalbli, ihlâslı, güzel bir hafız, müdakkik bir hoca olan Hafız Halid’in bir fıkrasıdır. Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman, nâdire-i cihan, hâdim-i Kur’ân Said Nursî (r.a.) hakkında hissiyatımdan binden birini beyan ediyorum: Üstadım, kendisi Nur ism-i celîline mazhardır. Bu ism-i şerif, kendileri hakkında bir ism-i âzamdır. Kendi karyesinin adı […]

DİLİMİZ KAPICI MI, MÜFETTİŞ Mİ?

ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Sabık İkinci Nüktede, “Kuvve-i zâika kapıcıdır” dedik. Evet, ehl-i gaflet ve ruhen terakki etmeyen ve şükür mesleğinde ileri gitmeyen insanlar için bir kapıcı hükmündedir. Onun telezzüzü hatırı için isrâfâta ve bir dereceden on derece fiyata çıkmamak gerektir. Fakat, hakikî ehl-i şükrün ve ehl-i hakikatin ve ehl-i kalbin kuvve-i zâikası, Altıncı Sözdeki muvazenede beyan […]

KUR’AN YOLUNDA BİR ÖMÜR, SABRİ HALICI AĞABEY

1887 Erzurum doğumlu olan Sabri Halıcı Ağabey, Konya’da ikamet ettiğinden dolayı “Konyalı Sabri” veya “Kürt Sabri” olarak bilinir. Ciddi, otoriter bir mizaca sahip ve hitabeti çok güçlü olan Sabri Ağabeyimizin ismi, külliyatta çokça geçmektedir. Birçok kişiye Risale-i Nur’ları tanıtmıştır. Sabri Ağabey, 1943 Denizli ve 1948 yılında Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile birlikte Afyon Hapishanesinde beraber yatmıştır. […]

ÖKÜZE OT, ARSLANA ET

Risale-i Nur’da geçen ”öküze et, arslana ot atmaz” sözü ile anlatılmak istenen nedir? Hangi olaydan sonra bu sözler söylenmiştir? Risale-i Nur Külliyatından Kastamonu Lahikasında bahsi geçen bu mesele, Konya’lı alimlerden tefsir sahibi Hoca Vehbi’ye ihlas risalesinin verilmesidir. Bu sözle, bir Nur Talebesinin kimin hangi risaleye ihtiyacı varsa, ona o risaleyi vereceği anlatılmaktadır. Yani ot yiyen […]

İMAN NURUNU ARAYAN

Aziz ve müşfik üstadım efendim; Birgün âlem-i menamda bir sahrada gezerken, birçok kalabalık ahalinin içine girdim. Dersim olan kelime-i tevhide devam ediyordum. O ahâlinin cümlesi Nasârâ imiş. Biz âşikâre kelime-i tevhidi çektiğimizden, hepsi bize iştirak etti. Her yüz başında, “Muhammedün Resulullah” diyorum. O Nasâralar, “İsâ ruhullah” diyorlar. Onlara dedim ki:“Yahu, biz İsâ Aleyhisselâmı tasdik ediyoruz.” […]

YAĞMURUN YAĞMA ZAMANINI BİLME

”Rasathanelerde bir âletle yağmurun vakt-i nüzulü keşfediliyor. Onu da, Allah’tan başkası da biliyor. Hem röntgen şuâıyla rahm-ı mâderdeki cenînin müzekker, müennes olduğu anlaşılıyor. Demek Mugayyebât-ı Hamseye ıttıla kàbildir.” ”Elcevap: Yağmurun vakt-i nüzulü bir kaideye merbut olmadığı için, doğrudan doğruya meşiet-i hassa-i İlâhiye ile bağlı ve hazine-i rahmetten hususî iradeye tâbi olduğunun bir sırr-ı hikmeti şudur […]