Yirmi Altıncı Mektubun İkinci Mebhasının Âhiridir. (Benimle görüşen veya görüşmek arzu eden dostlara bir düsturdur ki, uzakta bulunan bir kısım kardeşlere yazılmıştır.) Benimle görüşmek arzunuzu hissettim. Kardeşlerim, benimle görüşmek iki cihetle olur: Ya dünya cihetiyle, yani hayat-ı içtimaiye-i insaniye itibariyledir. Şu cihetteki kapıyı kapamışım. Veya hayat-ı uhreviye ve hayat-ı mâneviye cihetiyledir. O da iki vecihledir. […]

Hulûsi Beye hitaptır. بِاسْمِ مَنْ (تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ) وَعَلَيْكُمُ السَّلاَمُ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ عَاشِرَاتِ دَقَائِقِ عُمْرِكُمْ عَمَّرَكُمُ اللهُ بِالسَّلاَمَةِ وَالْعَافِيَةِ ”Öyle bir zâtın adıyla ki: “Yedi gökle yer ve onların içindekiler Onu tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki Onu övüp tesbih etmesin.” (İsrâ Sûresi, […]

(Ehemmiyetlidir.) Risale-i Nur talebelerinden bir kısım kardeşlerimin, benim haddimin çok fevkinde hüsn-ü zanlarını ve ifratlarını tâdil etmek için ihtar edilen bir muhaveredir. Bundan kırk elli sene evvel, büyük kardeşim Molla Abdullah (rahmetullahi aleyh) ile bir muhaveremi hikâye ediyorum. O merhum kardeşim, evliya-i azimeden olan Hazret-i Ziyaeddin’nin (k.s.) has müridi idi. Ehl-i tarikatça, mürşidinin hakkında müfritane […]

Ehemmiyetli, fakat bir derece mahremdir. Aziz kardeşlerim; Mahrem sırr-ı   اِنَّاۤ اَعْطَيْنَا  “Biz verdik.” (Kevser Sûresi,1 ayeti) da, cifirle istihracım aynen Münâzarat risalesinde, “Bir nur çıkacak ve göreceğiz?” diye gaybî müjdeler gibi, ilhamî ve hak bir hakikati fikrimle olan tatbikatımda bir kusur vardı. O kusur beni düşündürüyordu. Münâzarât ve Sünuhat gibi risalelerdeki müjde-i nuriyeyle Risale-i […]

Gayet ehemmiyetlidir. بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ     وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَ Şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden biçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfat vardır ki, o musibet […]

Hulûsi Beyin fıkrasıdır. Bu defa, Kenzü’l-Arş duasının feyzinden gelen İkinci ve Üçüncü Nüktelerle, zeylini hâvi mübarek mektubunuzu almakla cidden bahtiyarım. Bu âciz kardeşiniz, gelen mektubunuzun, gerek muhterem Üstadıma ve gerekse o havâlideki kıymetli arkadaşlarıma olan tesiri bana ait olmadığına ve belki benim bir vasıta olduğuma delildir. Çok tecrübe ettim, zât-ı fâzılânelerine mektup yazmak için, bazan […]

Âsım Beyin fıkrasıdır. Telvihat-ı Tis’a münasebetiyle yazmış. Sevgili Üstadım; Ne diyeyim, müştâkı olduğum bu risale-i şerife, bu sözler, bu hakikat, bu nur, bu fakire lütuf ve kerem-i İlâhî olarak ihsan buyuruldu. هٰذَا مِنْ فَضْلِ رَبِّى Cenâb-ı Kadir-i Mutlak Hazretlerine hadsiz ve hesapsız hamd ü senâ ediyorum ki, siz Üstadıma kavuştum ve binnetice bu nurları, bu […]

Risale-i Nur’un tesvidinde çok hizmeti sebkat eden temiz kalbli, ihlâslı, güzel bir hafız, müdakkik bir hoca olan Hafız Halid’in bir fıkrasıdır. Risale-i Nur’un müellifi Bediüzzaman, nâdire-i cihan, hâdim-i Kur’ân Said Nursî (r.a.) hakkında hissiyatımdan binden birini beyan ediyorum: Üstadım, kendisi Nur ism-i celîline mazhardır. Bu ism-i şerif, kendileri hakkında bir ism-i âzamdır. Kendi karyesinin adı […]

Aziz ve müşfik üstadım efendim; Birgün âlem-i menamda bir sahrada gezerken, birçok kalabalık ahalinin içine girdim. Dersim olan kelime-i tevhide devam ediyordum. O ahâlinin cümlesi Nasârâ imiş. Biz âşikâre kelime-i tevhidi çektiğimizden, hepsi bize iştirak etti. Her yüz başında, “Muhammedün Resulullah” diyorum. O Nasâralar, “İsâ ruhullah” diyorlar. Onlara dedim ki:“Yahu, biz İsâ Aleyhisselâmı tasdik ediyoruz.” […]

بِاسْمِهِ   وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ Aziz, sıddık, sadık, çalışkan kardeşim, hizmet-i Kur’ân’da arkadaşım Re’fet Bey; Senin gördüğün vazife-i Kur’âniyenin hepsi mübarektir. Cenâb-ı Hak sizi muvaffak etsin, fütur vermesin, şevkinizi artırsın. Senin vazifen yazıdan daha mühimdir. Yalnız, yazıyı terk etmeyiniz. Uhuvvet için bir düsturu beyan edeceğim ki, o düsturu […]