Niçin Üstad Hazretleri, ”Benim cevabımı kader-i İlahi versin…” diyor, burada bakışımıza ne sunulmak isteniyor? Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, kendi ifadesiyle Eski Said döneminde, İslam’a hizmeti siyasetle olmuştur. Siyaseti dine alet ederek çalışmıştır. Bu konuda Tarihçe-i Hayatta hizmetleriyle alakalı bölümler bulunmaktadır. Sonra şartlar değişmiş, ülkede rejim degişikliği olmuş, dünyada dinsizlik yayılmaya başlamış, Üstad Hazretleri de,siyaseti […]

”Aziz kardeşlerim; Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlâhîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlâhiyeye karışmamaktır. Bizler âsâyişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz. Meselâ, kendimi misal alarak derim: Ben eskiden beri tahakküme ve terzile karşı boyun eğmemişim. Hayatımda tahakkümü kaldırmadığım, birçok hâdiselerle sabit […]

”Bir mesele daha var; o da çok ehemmiyetlidir. Hükm-ü Kur’âna göre, bu zamanda mimsiz medeniyetin icabatından olarak hâcât-ı zaruriye dörtten yirmiye çıkmış. Tiryakilikle, görenekle ve itiyadla, hâcat-ı gayr-ı zaruriye, hâcât-ı zaruriye hükmüne geçmiş. Âhirete iman ettiği halde, “Zaruret var” diye ve zaruret zannıyla dünya menfaati ve maişet derdi için dünyayı âhirete tercih ediyor. Kırk sene […]

  بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ  لسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ ”Muhterem Ahmed Hamdi Efendi Hazretleri; Bir hâdise-i ruhiyemi size beyan ediyorum: Çok zaman evvel zâtınız ve sizin mesleğinizdeki hocaların, zarurete binaen ruhsata tâbi ve azîmet-i şer’iyeyi bırakan fikirler, benim fikrime muvafık gelmiyordu. Ben hem onlara, hem sana hiddet ederdim. “Neden azîmeti terk edip ruhsata tâbi oluyorlar?” diye, […]

”Evvelâ, rıza-yı İlâhî ve iltifat-ı Rahmânî ve kabul-ü Rabbânî öyle bir makamdır ki, insanların teveccühü ve istihsânı, ona nisbeten bir zerre hükmündedir. Eğer teveccüh-ü rahmet varsa, yeter. İnsanların teveccühü, o teveccüh-ü rahmetin in’ikâsı ve gölgesi olmak cihetiyle makbuldür; yoksa arzu edilecek bir şey değildir. Çünkü kabir kapısında söner, beş para etmez. Hubb-u cah hissi eğer […]

”Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu […]

Risale-i Nur’da geçen, ”Kazaya rıza, kadere teslim İslâmiyetin bir şiârıdır.” cümlesi ile bizlere verilmek istenen mesaj nedir? Risale-i Nur Külliyatından Mektubat adlı eserin On Yedinci Mektub’unda, Çocuk Taziyenamesi adı ile de bilinen risalede bu tabir kullanılmaktadır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, evladının vefatı üzerine bir talebesine yazdığı mektub şöyledir: بِسْمِهِ – وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ […]

”Bu âyet  لاَيَضُرُّكُمْ مَنْ ضَلَّ اِذَا اهْتَدَيْتُمْ  ”Yâ eyyuhâllezîne âmenû aleykum enfusekum, lâ yadurrukum men dalle izâhtedeytum, ilâllâhi merciukum cemîân fe yunebbiukum bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne). ”Ey iman edenler, siz kendinize bakın. Siz doğru yolda olduğunuz müddetçe, sapıtanlar size bir zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır; yapmakta olduklarınızı O size haber verir.”(Maide Suresi, 105 nci ayet)ve usul-ü […]

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ ”Aziz kardeşlerim, Siz kat’î biliniz ki, Risale-i Nur ve şakirtlerinin meşgul oldukları vazife, rû-yi zemindeki bütün muazzam mesâilden daha büyüktür. Onun için, dünyevî merak âver meselelere bakıp, vazife-i bâkiyenizde fütur getirmeyiniz. Meyvenin Dördüncü Meselesini çok defa okuyunuz; kuvve-i mâneviyeniz kırılmasın. Evet, ehl-i dünyanın bütün muazzam meseleleri, fâni hayatta […]

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ  اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ ”Aziz, sıddık kardeşlerim; Bu yaz mevsimi, gaflet zamanı ve derd-i maişet meşgalesi hengâmı ve şuhûr u selâsenin çok sevaplı ibadet vakti ve zemin yüzündeki fırtınaların silâhla değil, diplomatlıkla çarpışmaları zamanı olduğu cihetle, gayet kuvvetli bir metanet ve vazife-i nuriye-i kudsiyede bir sebat olmazsa, Risale-i Nur’un hizmeti zararına bir […]