SAFRANBOLU’LU AHMED FUAD EFENDİ

Lahika Mektublarında ismi sıkça geçen Ahmed Fuad Efendi, 1897 yılında Kastamonu’ya bağlı Eflani’de doğmuştur. Gençlik yıllarında imamlık yapan Ahmed Fuad (Güven), daha sonra eğitim alarak öğretmen olmuştur. 1941 yılında Dadaylı Hacı Hasan Efendi vasıtasıyla Risale-i Nur’ları tanıyan Ahmed Fuad, daha sonra 1943 yılında Üstad Hazretlerini Kastamonu da ziyaret ederek ona talebe olmuştur.

Mustafa Sungur Ağabey’in Risale-i Nur’ları tanımasına da vesile olan, Ahmet Fuat Ağabey, Emirdağ Lâhikası’nda yeralan bir mektuptan anlaşıldığı üzere, tıpkı Hafız Ali ve Hasan Feyzi gibi “baki kalan ömrünü Üstad’ına bağışlayanlardan” Bu meseleyle alâkalı Üstad Hazretlerinin mektubu şöyle:

“O beş Ahmet’ten Safranbolu’da Hasan Feyzi’nin tam yerine geçen tam vârisi Safranbolulu Ahmet Fuat’ın gayet samimî ve fedakârane mektubunda, benim bedelime, aynen Hasan Feyzi, Hafız Ali gibi, baki kalan hayatını bana verip, benden evvel berzaha gitmek için dua ediyor.” (Emirdağ Lâhikası)

Emirdağ Lâhikası’nda yeralan bir mektupta Ahmed Fuad Efendi’nin, “Nurların neşri ve tab’ı için âdeta sermayesinin kısm-ı âzamını teberru etmek istiyor”, ifadesiyle, O’nun nefsi gibi malını da feda etmek istediği şöyle dile getiriliyor:

“Safranbolu Eflâni nahiyesi Mülayim köyünde mütekait muallim bir kardeşimiz ve Nur’un has şakirdi, Nurların neşri ve tab’ı için âdeta sermayesinin kısm-ı âzamını teberru etmek istiyor, kabulünü rica ediyor. Ben bu halis ve has kardeşimizin fedakârane ve halisane ricasını reddedemiyorum ve dünya malları kaide-i şahsiyeme girmediği ve muavenetleri kendime kabul etmediğim için bu işteki maslahatı da bilemiyorum. İki Isparta’nın kahramanlarına ve Hüsrev ve Tahiri ve arkadaşlarına ve Nazif ve refiklerine bu meseleyi havale ediyorum. Nur’un neşri için böyle çok büyük bir hayır ve sevaba mâni olamam. Sizler ya bütün niyet ettiği miktarı veyahut bir kısmını iki hisseyle, biri büyük Isparta’nın, biri küçük Isparta’nın makinelerine verilsin. Onun istediği gibi ya teberru veya ileride başka muavenet edenler gibi bir mukabele nev’inde, ya Nurlardan veya başka bir istediği ne varsa vermek suretiyle o has kardeşimizi memnun edersiniz.” (Emirdağ Lâhikası)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Emirdağ Lâhikaları’nın çok yerinde Ahmet Fuat Ağabeyden sitayişle bahsetmektedir. İşte onlardan bazıları:

Salisen: Merhum Hasan Feyzi’nin berzaha gitmesi ve vazifesi münhal kalması ve mekteplileri Nurlara sevk eden yüksek muallimlik ve mekteb-i fünunda mütefenninlik sıfatları çok mekteplilere bir parlak nümune-i iktida olması cihetini teessüfle düşünürken, birden, aynı sistemde hem muallim, hem iki mahdumuyla Nurcu, hem Hasan namında, hem bu iki Hasan’lar gibi müstesna ve fedakâr bir muallim olan Ahmed Fuad’ı Nur dairesine girmeye vesile bulunan Dadaylı Hafız Hasan’ın üç seneden beri hiç mektubunu almadığım ve halini ve Nurlara devamını bilemediğim halde, bir mektubunu aldım. Dedim: Bir Muallim Hasan gitti, yerine bir Muallim Hasan ve çok fedakâr diğer bir Muallim Ahmed geldi.(Emirdağ Lahikası)

Risale-i Nur’un Zülfikar ve sair mecmuaların intişarı için büyük yardımlarda bulunan ve merhum şehid Hafız Ali’nin en mükemmel tarzda yazdığı ve Nur fabrikasında tam çalışkan bir arkadaşı ve sadık bir vârisi olan Hafız Mustafa’nın eline emanet bırakılan bütün Risale-i Nur eczaları onun eline geçmesini temin eden Ahmed Fuad’ı ve emaneti ona teslim eden kardeşimiz Hafız Mustafa’yı ve Safranbolu memleketini ve oradaki kardeşlerimizi ruh u canımızla tebrik ediyoruz. İnşâallah Zülfikar’a verdiği herbir banknota mukabil, bin kâr görecek, binler hayırlara medar olacak. Hem ona, hem kardeşlerinden Hatip İbrahim’e, hem yeni bir fedakâr muallim olan Mustafa Sungur’a ve küçük bir Selâhaddin olan Rahmi’ye ve başta Mustafa Osman ve Hıfzı olarak oradaki bütün kardeşlerimize selâm ederiz.(Emirdağ Lahikası)

13 Temmuz 1985 tarihinde vefat eden Ahmed Fuad Efendi’ye Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir