,

TERCÜMAN-ÜL KUR’AN ABDULLAH BİN ABBAS(RA)

Abdullah bin Abbas, künyesi Ebü’l-Abbas Abdullah bin el-Abbas bin Abdülmuttalip el-Kureyşi’dir. Peygamber Efendimiz(ASM)ın amcası Abbas’ın oğludur. Hicretten üç yıl önce Mekke’de dünyaya gelmiştir. Annesi Ümmü’l- Fazl Lübabe’dir.

Rasulullah, birgün Ümmü’l-Fazl Lübabe’ye, ”Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!” buyurmuştur. Çocuk doğduğunda doğruca Rasulullah’a getirilir. Rasulullah kulağına ezan ve ikamet okuyup ismini Abdullah koyar.
”Allah’ım! Onu dinde fakih kıl ve kitabını ona öğret.” diyerek dua eder.

Rasulullah’ın duası bereketiyle Abdullah bin Abbas, ilimde yüksek derecelere ulaşır. Teyzesi Meymune binti Haris, Rasulullah’ın zevcesi olduğundan Abdullah küçük yaşlardan itibaren Peygamberimizin evine gidip gelmiştir. Abdullah, Rasulullah’ın abdest suyunu hazırlar birlikte namaz kılarlardı. Rasulullah, Abdullah’ın bir alim olarak yetişmesi için onu her vesileyle ders verip eğitmiştir.

Rasulullah’ın, ”Ya Rabbi! Bütün ilim ve hikmeti bu başa ver! Onları tevil ve tefsir edebilsin.” ve yine ”Allah’ım! İnsanoğluna ihsan ettiğin her ilim ve hikmeti bu güzel göğüste toplansın.” dualarına mazhar olmuştur.

Abdullah bin Abbas, 11-12 yaşlarında iken aklı,zekası, çabuk kavrayışı ile dikkat çekiyordu. Rasulullah vefat ettiği zaman 13-14 yaşlarındaydı. O yaşta Ashab-ı Kiramın büyüklerinin meclisinde bulundu. Hz. Ömer(RA)ın sohbetlerine ve ilim meclislerine devam edip onun Peygamberimizden aldığı ilme, feyze kavuştu.

Abdullah bin Abbas’ın, Kur’an-ı Kerim’in inceliklerini anlaması yorumlaması herkes tarafından kabul edilmiş, ”Hibrü’l-ümme, Tercümanü’l-Kur’an” unvanlarıyla anılmıştır. Hz. Ömer(RA) ilim meclislerinde yaşının küçük olmasına rağmen onu da bulundurur ve fikirlerine önem verirdi.

Abdullah bin Abbas, konuları ihlasla anlatır, herkesin anlayacağı şekilde açık konuşurdu. Kendisine iltifat etmek isteyenlere ise, ” Bu nimeti bana veren, Yüce Allah’tır. Rasulullah benim için ilim ve hikmet niyazında bulundu. Cenab-ı Hak da ihsan etti.” derdi.

Abdullah,dört halife devrinde fetvalar verdi. Hz. Osman devrinde yapılan Kuzey Afrika seferine katıldı. Bu seferde İslam ordusu adına elçilik görevinde bulundu. Daha sonra Hz. Osman’ın emriyle Hac Emirliği yaptı. Hz. Ali’nin halifeliği döneminde Basra valiliğinde bulundu. Seçkin ve üstün bir kişiliğe sahip olan Abdullah, siyasi ve sosyal olaylar karşısında ilmi otoritesini daima muhafaza etmiştir. Hayatı boyunca müslümanların birlik ve beraberliğini savunmuş, yetkilileri uyarmış, gerektiğinde eleştirmiştir.

Kur’an-ı Kerim’in tefsiri, ayetlerin izahında yüksek bir ilim ve üstün kabiliyeti yanında fıkıh ilminde de önemli bir yere sahip olan Abdullah bin Abbas, Mekke’nin fıkıh otoritesi kabul edilmiş fetvalarının çokluğu ile meşhur olmuştur. İslam miras hukuku alanındaki fetvaları müracaat kaynağıdır.

Kerbela faciasını haber alan Abdullah bin Abbas çok üzülmüş bir rivayete göre gözlerini kaybedecek derece ağlamış ve göz nimetini kaybetmesine karşılık, ”Allah gözümden ışığı aldı, fakat kalbim ve dilim nursuz kalmadı.” diye bu haline şükretmiştir.

Abdullah bin Abbas, yetmiş yaşlarında iken Taif’te vefat etmiştir. Cenaze namazını Hz. Ali(RA)ın oğlu Muhammed bin Hanefiyye kıldırmış ve ”Bugün ümmetin en alimi vefat etti.” demiştir.

Tercüman-ül Kur’an Abdullah bin Abbas’ın sık sık tekrarladığı bir duası şöyledir:

”Allah’ım, beni kanaatkar kıl. Verdiklerini benim için hayırlı eyle. Bilmediklerimden benim için hayırlı olanları bana ver.”

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir