HER BİR NAMAZ VAKTİ

”EY BİRADER! Benden, namazın şu muayyen beş vakte hikmet-i tahsisini soruyorsun. Pek çok hikmetlerinden yalnız birisine işaret ederiz. Evet, herbir namazın vakti, mühim bir inkılâp başı olduğu gibi, azîm bir tasarruf-u İlâhînin âyinesi ve o tasarruf içinde ihsânât-ı külliye-i İlâhiyenin birer mâkesi olduğundan, Kadîr-i Zülcelâle o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.”(Sözler, Dokuzuncu Söz)

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, herbir namaz vaktini:

1. Müthiş bir inkılap (büyük  ve derin bir dönüşüm),

2. Azim bir tasarrufu ilahi (akıllara durgunluk verecek ilahi bir icraat) ve

3. İhsanat-ı külliye-i ilahiyenin (bizi şükran ve minnetle iki büklüm edecek kadar hesapsız nimetlerin yansıma yeri) dir, diye üç ana konu da izah etmektedir.

Şimdi bu üç ana konu ile sabah namazını ele alalım. Sabah  vakti tan yerinin ağarmasından güneş doğana kadardır. Gecenin karanlık örtüsünün kalkmaya başlaması olan günün ağarışını düşünelim. Sonra güneşin doğuşa hazırlanması. Bütün dünyayı aydınlatan ve tüm varlıkları ısıtan ve tüm canlıların hayat kaynağı olan güneşin çıkışını,doğuşunu düşünelim. Güneş nasıl bitmez tükenmez bir enerji kaynağı, ne büyük bir nimettir. Yaradan, dünyamızdan bir milyon üç yüz bin defa büyük kütleyi bize hizmetkâr yapmış.

Sonra güneşin doğuşa hazırlanması, baharın uyanmaya başlaması sonra, insan ömrü içinde insanın anne rahmindeki doğuma hazırlandığı zamana da işaret eder. Rabbimizin bizi bir damlacık sudan nasıl bir muhteşem sanatla inşa ettiğini, ne paha biçilmez alet ve duygularla donattığını düşündürür. Bu akıllara durguluk veren yaratış ve gözleri kamaştıran nimetler insanı secdeye davet etmez mi?

Dünyamız kendi etrafında ve güneşin etrafında nasıl bir hızla dönüyor ve bizi hiç sarsmıyor. Güneşe ve dünyamızın bu muhteşem seyahatini emrimize veren Rabbimizin sergilediği bu dehşetli inkılap ne kadar ibretli, hayrete ve hayranlığa değer değil mi? Bunların hepsi de nimet olduklarından şükran, minnettarlık ve mahcubiyet hisleri ile karşılamak gerekmez mi?

Yine aynı şekilde, gecenin karanlık örtüsünün kalkmaya başlaması olan günün ağarışı, kışın beyaz örtüsünden sıyrılışı baharın ilk günlerini hatırlatır. Bahar denilen muhteşem ilahi sanat fuarındaki gözler kamaştıran, akıllara durgunluk veren yaratılış mucizelerini ve serilen muhteşem ziyafet sofralarını göz önüne getirir. Bu büyük inkılap ve nimetlere karşı nasıl bir hürmet ve şükran hisleri taşımamız gerektiğini hatırlatır.

Baharın uyanması ve insanın doğuma hazırlanmasından başka, kâinatın doğuşunun ilk günlerini de hatırlatır, tüm kâinatın muhteşem bir kader planıyla muazzam bir kudretin tasarrufuyla varlık sahasına çıkışının ilk anlarını akla getirir.

Bir namaz vaktinden diğerine kadar, “dünya üzerinde saatlerce yaptığımız seyahatten, nefes alıp vermemize, hücrelerimizin değişmesinden kanımızın temizlenmesine kadar sonsuz nimetlere mazhar oluyoruz. Cenâb-ı Hak, rahmetiyle bu iki vakit arasında toplanmış bütün bu nimetlere şükür olarak o kıldığımız farz namazı kabul ediyor.

Diğer namaz vakitlerinin de benzer tefekkür güzellikleri ve manzaralarını açtığını belirten, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Dokuzuncu Söz’de hayranlık uyandıracak bir güzellik ve akılları susturan bir şekilde bizlere namazın beş vaktini izah edip anlatıyor.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir