ALLAH’A DAYANMA VE GÜVENME

Tevekkül eden insan ile etmeyen insan arasında ne gibi farklar olur?

Tevekkül, Allah’a dayanma ve güvenmedir. Tevekkül için insanın önce güçlü bir imanı olması gerekir. Hakiki imanı olan insan tevekkül eder. Allah’a iman etmiş mümin bir insan olaylar karşısında her şeyin tedbir ve dizgininin Allah’ın kudret elinde olduğunu bildiği için endişe ve telaş etmez tevekkül eder. Ama iman etmeyen kafir insan ise herşeyi tesadüfe verdiği için endişe ve korku içinde titrer.

Tevekkül, yüksek bir haslet ve ulvi bir karakterdir. Kul ile, Rabbi arasında manevi bir bağdır. Allah’a tevekkül eden, O’na yönelmiş demektir. Burada en önemli bir konu ise tevekkülden önce bir müminin yapması gereken işlerdir. Müslüman dünya hayatı için lazım gelen şartlara ve sebeblere teşebbüs eder, yerine getirir,sebeblerin sonucunu Allah’tan ister ve hakkına razı olur. Zira dünya imtihan dünyası, sıkıntısız imtihan olmaz. Sevinç imtihanı kazananın hakkıdır.

Risale-i Nur’da, tevekkül öncesi yapılması gerekenler şöyle sıralanır:

”Demek, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni iktiza eder. Fakat yanlış anlama. Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbabı, dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-yı fiilî telâkki ederek, müsebbebatı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibarettir.”(Yirmi Üçüncü Söz)

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, tevekkül için önce sebebleri Allah’ın kudret elinin perdesi bilip ona riayet etmemizi, bunun da bir nevi fiili dua olduğunu neticeyi ise Allah’tan istenilmesini bize ders veriyor. Sebebleri yapmak, neticeyi Allah’a havale etmek tevekküldür. Sebeblerde değil, netice de tevekkül edilir. Tevekkül, hastalığa, musibete, ihtiyarlığa, ölüme en sağlam bir zırhtır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir