AHİRETTE, CENNETTE REKABET YOK

“Fakat, âhirette tek bir adama beş yüz sene mesafelik bir cennet ihsan edilmesi ve yetmiş bin kasır ve huriler verilmesi ve ehl-i Cennetten herkes kendi hissesinden kemâl-i rıza ile memnun olması işaretiyle gösteriliyor ki, âhirette medar-ı rekabet bir şey yoktur ve rekabet de olamaz. Öyleyse, âhirete ait olan a’mâl-i salihada dahi rekabet olamaz; kıskançlık yeri değildir. Kıskançlık eden ya riyâkârdır; a’mâl-i saliha suretiyle dünyevî neticeleri arıyor.

Veyahut sadık cahildir ki, a’mâl-i saliha nereye baktığını bilmiyor ve a’mâl-i salihanın ruhu, esası, ihlâs olduğunu derk etmiyor. Rekabet suretiyle evliyaullaha karşı bir nevi adâvet taşımakla, vüs’at-i rahmet-i İlâhiyeyi itham ediyor.” (Lem’alar, Yirminci Lem’a)

Sadakat, insanın inandığı bir şeyde şiddetli sebat gösterip bağlanmasıdır. Hak yolda sarsılmadan, taviz vermeden, her türlü olumsuzluğa rağmen sebat gösteren kişidir.

İlim ehli olan sadakatli kişi,salih amel ile cennet arasındaki bağı bilir ve o hususta rekabet ve riya yapmaz. Cennet hususunda rekabet ve riyanın neden olamayacağı hususunu, Üstad Hazretleri, burada çok güzel bir şekilde izah ediyor. İşte bu bağı göremeyip, ibadet hususunda rekabet ve riyaya düşen adam, sadık cahillerden oluyor. İbadetin ruhu, esası ihlastır.

Sadık cahil, doğru, dürüst ama tecrübesiz, bilgisiz insana verilen isim. Sadakati var, sadakatin gerekleri nelerdir, nerde, nasıl hareket edeceğini bilmeyen kişi. Cahil olduğu için fayda vereceğim derken, çoğu zaman zarar verir.

Böyle sadık cahiller, kendi mesleğinin daha üstün,daha güzel görmesi adına, başka meslekte olan alim ve evliyalara karşı bir düşmanlık besleyebilirler.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir