MÜSLÜMANLAR ARASINDA MERHAMET

Dünya tarihine adalet timsali olarak geçen Halife Hz. Ömer (RA),bir grup müslümanlar ile sohbet halindeydi. İki güçlü delikanlının bir kişiyi kolllarından tutup kendilerine doğru geldiklerini gördü:

”Nedir bu haliniz, bu adamı niye böyle getirdiniz?” diye sordu.

”Ya Ömer! Bu adam bizim babamızı öldürdü. Biz de adaletin gerçekleşmesi için bu adamı tutup sana getirdik. Sizden adaleti sağlamanızı istiyoruz.” dediler. Mahkeme kuruldu. Hz. Ömer, adama ”Gençlerin söylediklerini duydun. Sen bu hususta ne diyeceksin?”diye sordu.

Söylenenlere itiraz etmeyen genç, kendisininde söyleyecekleri olduğunu ifade ederek izin alıp konuşmaya başladı.
” Ben bir köylüyüm. Buraya Efendimiz (ASM)ın kabri şerifini ziyaret etmeye geldim. Medine civarına gelince abdest almak ve dinlenmek için müsait bulduğum bir hurmalık yakınında durdum. Abdest alırken atım hurma dallarına uzandı, onları yemeğe çalışırken ağacın dallarından birkaçını kırdı ve zarara sebeb oldu. Ben abdestimi bırakıp hemen atımın yanına koştum, onu önlemeye çalışırken. Karşıdan yaşlı bir adam bağırarak yanımıza geldi, bir şey söylememe fırsat vermeden elindeki taşı hızla atıma vurdu ve atım düşüp öldü.

Atımdan başka bineğim yoktu. O yaşlı adam ise hiç bir sebeb yokken onu öldürmüştü. Dayanamadım, atıma vurduğu taşı yerden aldım, kendisine fırlattım. Adamın eceli gelmişki, o da hemen oracıkta öldü. Bu duruma oldukça üzüldüm, azıcık bir öfke ile bir adamın ölümüne sebeb oldum. Bu yaşlı adamın kim olduğunu araştırdım. Ailesini buldum, durumu onlara anlattım. Ben şayet kaçacak olsaydım, o anda kolayca kaçardım. Ben Allah’a ve ahiret gününe inanmış bir kimseyim, cezam ne ise onu dünyada çekmeye razıyım. İlahi adalet ne ise uygulansın ve hak yerini bulsun.”

Genç’in anlattıkları orada bulunan herkesi etkiledi, Ancak adaletin tecelisi için hüküm ne ise o uygulanacaktı. Babaları ölen gençler diyet almaya razı olmuyor, kısas yapılmasını istiyorlardı. Karar verildi, kısas yapılacak ve genç adam idam edilecekti. Genç adam telaşlanmadı, itiraz da etmedi, hükme rıza gösterdi, bir ricası olduğunu söyledi.
”Benim bakımıyla ilgilendiğim bir yetim var. Onun bana teslim edilmiş olan altınlarını bahçem de bir yere gömdüm, yerini de benden başkası bilmiyor. Bana üç gün izin verirseniz ben bana emanet olarak verilen o yetimin altınlarını kendisine verir emanet vebalinden kurtulmuş olurum.”

Hz. Ömer, bu sözler üzerine genç adama, ”Şu anda sana nasıl müsaade edebiliriz ki? Zira sen suçlusun cezan infaz edilecek. Kaçmayacağına nasıl inanacağız?” diye sordu. Adam geri döneceğine kaçmayacağına yemin etti. Ama olmadı. Hz. Ömer, ”Ancak yerine bir kefil bulabilirsen serbest kalırsın.” diye bir yol gösterdi. Adam oranın yabancısıydı. Kimseyi tanımıyordu, kefil göstersin. Son çare olarak orada toplanmış insanlara baktı. Gözüne Ebu Zerr Hazretleri takıldı. Parmağıyla işaret ederek, ”Bu zat bana kefil olur” dedi. Hz. Ömer, Ebu Zerr’e dönerek,”Ya Ebu Zerr! Ne diyorsun, kefilliği kabul ediyor musun?” diye sordu. Ebu Zerr, hiç tereddüt etmeden, ”Bu adamın üç güne kadar döneceğine inanıyor ve kefil oluyorum.” dedi. Adamı serbest bıraktılar.

Medine’de artık gün boyu adamın dönüp dönmeyeceği konuşuldu. Birinci gün sonu, ”Acab sözünü tutacak mı?” sorusu sorulmaya başladı. İkinci günde böyle geçti, üçüncü günü öğle vakti, ”Bu genç acaba gelir mi?”dendi. Ölen adamın çocukları, ”Ya Ebu Zerr! Kefil olduğun adam ortalarda görünmüyor. Kim olduğunu bilmedigin birisine niye kefil oldun. Bu adam bizce gelmez.” dediler. Hz. Ömer, ise ”Ya Ebu Zerr! Kefil olan genç vermiş olduğumuz sürede gelmezse, emr-i ilahiyi tatbik eder, kısas hükmünü uygularım.” diye haber gönderdi. Akşam olmak üzereydi. Herkesi bir hüzün kaplamıştı. Eğer o genç gelmeyse kefili Ebu Zerr’e kısas uygulanacaktı. Herkes adamın geleceği yolu gözlüyordu. İşte bu anda Medine’nin girişinde bir adamın ortalığı toz duman ederek geldiği görüldü. Kan ter içinde gelen adam, idam edilecek genç’ti.

Hz. Ömer, genç adama, ”İdam edileceğini bile bile neden koşarak geri döndün?” diye sordu. Adam vakur bir şekilde, ”Elbette gelecektim! Benim için bir adam idam edilmeyi göze aldı. Ben, ”Müslümanlar arasında ahde vefa kalmadı” sözünü kimseye söyletmem. Bunu canım pahasına da olsa söyletmem.”

Hz. Ömer, Ebu Zerr’e döndü, ”Tanımadığın bir adama canın pahasına neden kefil oldun. Bu senin hayatına mal olabilir di.” dedi.

Ebu Zerr, Hz. Ömer’e dönerek, ”Elbette kefil olacaktım. Ben, ”Müslümanlar arasında söze itimat kalmamış. Bu dünya da fazilet ve güven kalmamış.” dedirtemezdim. Bu yüzden kefil oldum.” cevabını verdi.

Gözler birden ölen adamın çocuklarına döndü. Kimse bir şey demeden çocuklar, ”Ya Ömer! Biz babamızın katilini affettik.” dediler. Hz. Ömer, ”Neden?” diye sordu. Olayın bir kaza olduğu belli, adamın da pişman olduğu görülüyor. Bunun için biz de, ”Müslümanlar arasında merhamet ve insaf kalmamış” dedirtemeyiz.”dediler.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir