MUSİBET VE HASTALIKLAR

Musibetler, hastalıklar, sıkıntıların insana faydası olduğu söyleniyor, bu fayda nasıldır?

اَشَدُّ النَّاسِ بَلاَءً اَ ْلاَنْبِيَاۤءُ ثُمَّ اْلاَوْلِيَاۤءُ، ثُمَّ اْلاَمْثَلُ فَاْلاَمْثَلُ

”İnsanların en çok bela ve musibete maruz kalanları peygamberlerdir. Sonra evliyalar sonra da derecesine göre diğer salih insanlar gelir.” Hadis-i Şerif’e göre, başta enbiyalar,sonra evliyalar sonra salih insanlar, çektikleri musibet ve hastalıklara Allah rızası için yapılmış halis bir ibadet, Allah’ın kendilerine verdiği bir hediye nazarıyla bakıp, sabır içinde şükretmişler.

Bir marangoz ve onun eline aldığı kaba saba ağaç ve odunları düşünelim. Şimdi bu adam ne yapar, ağaçı,odunu eline alır, onu alet ve edevatı ile başlar işlemeye onu şekilden şekle sokar. Kırar, biçer,çekici orasına burasına vurur döver. Kabalıkları inceltir, törpüler üzerinde günlerce çalışır. Ağaç,çok sıkıntı çekmiştir. Ama neticede mükemmel, sanatlı, güzel bir eser olarak ortaya çıkmıştır. İlk haline göre de oldukça değer kazanmıştır. Marangozun elinde güzel bir sanat haline gelmiştir.

İşte insan da aynı o ağaç gibidir. Bünyesindeki mükemmel istidatlarının ortaya çıkması için işlenmeye muhtaçtır. Allah insanı çeşitli şekilde imtihan eder. Bu imtihanlar musibet olur, hastalık olur. Mümin insan çektiği bu musibet ve hastalıklarla olgunlaşır, sabrı artar imanı mükemmelliğe ulaşır. Dünyadaki musibetler hastalıklar,insanı olgunlaştırıp kemale götürür. İnsandaki iyi ve kötü yönler birbirinden ayrılır. Zayıf ve ham olan manevi bünyesini kuvvetli hale gelir. Sabır ve metaneti sayesinde manen yükselir. Kainata halife olur.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Lem’alar adlı eserinde bu konuda bizlere şöyle sesleniyor:

”Şu dâr-ı dünya, meydan-ı imtihandır ve dâr-ı hizmettir. Lezzet ve ücret ve mükâfat yeri değildir. Madem dâr-ı hizmettir ve mahall-i ubudiyettir. Hastalıklar ve musibetler, dinî olmamak ve sabretmek şartıyla, o hizmete ve o ubudiyete çok muvafık oluyor ve kuvvet veriyor. Ve herbir saati bir gün ibadet hükmüne getirdiğinden,şekvâ değil,şükretmek gerektir. (Lem’alar)

Allah hepimizi, inkar, bidat, günah, gaflet, dine ve dini değerlere saldırı gibi,”Dini musibetler” den korusun.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir