KÜNYESİ İLE MEŞHUR OLAN SAHABİ EBU SELEME (RA)

Ebu Seleme, Mekke’de doğup büyüyen,Mahzum oğulları kabilesine mensub, cesur bir gençtir. Abdullah ibni Abdulesed olan adıyla degil künyesi olan Ebu Seleme ile meşhur olmuştur. Annesi, Rasul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi Vesellem Efendimizin halası Berre binti Abdulmuttalib’dir. Ebu Seleme Rasulullah ve dayısı Hazreti Hamza ile süt kardeştir.

Ebu Seleme, “(Önce) en yakın akrabanı uyar” ayet-i celilesi nazil olunca, İslamın ulvi mesajını alanlar birer birer cehaleti bırakıp Kur’ân kalesine giriyor, dünya ve ahiret saadetine erme bahtiyar­lığına ulaşıyorlardı. Ebû Seleme, beraberinde Ebû Ubeyde bin Hâris, Erkam bin Ebi’l-Erkam ve Osman bin Maz’un olduğu hâlde Peygamberimizin ya­nına geldiler. Peygamberimiz, kendilerine İslam’ın esaslarını anlattı, bir miktar da Kur’ân okudu. Kalplerine hidayet güneşi doğan bu gönüldaşlar İki Cihan Güneşi Efendimiz’in davetine icabet ettiler ve iman edip ilk safa katıldılar.

Ebu Seleme, İslam düşmanı Velid ibni Muğıre ve Ebu Cehil’in çok büyük eziyetlerine uğradı. Fakat imanından asla taviz vermedi. Eza, cefalara karşı direndi. Müslümanlığından vazgeçmedi. Zorda kaldığında dayısı Ebu Talib’e sığınmak zorunda kaldı. O da Ebu Seleme’yi himayesi altına aldı.

İmanı uğrunda bütün zorluklara göğüs geren Hz. Ebû Seleme’nin hayatı hep mücadele ve mücahede içinde geçti. Müşriklerin zulüm ve baskısı artınca Ha­beşistan’a hicret başladığında, Ebû Seleme, hanımı Ümmü Seleme ile birlikte hicret kervanına katıldı. Uzun müddet orada yaşadılar. Çocuklarının dördü de Habeşistan’da doğdu. Sonunda muhacirler tekrar Mekke’ye döndüler. Hz. Ebû Seleme, Mekke’ye geldikten sonra yine müşriklerin zulmüne uğ­radı. Bunun üzerine Peygamberimiz, kendisinin Medine’ye hicret etmesini tav­siye edince Medine’ye hicret etti.

Ebu Seleme, son derece cesur ve iyi komuta kabiliyeti olan biriydi. Bedir ve Uhud savaşlarına katıldı. Uhud’da sol cenah komutanlığı yaptı. Hücum sırasında ağır bir yara aldı ve çok kan kaybetti. Bir süre tedavi gördü ve yarası kapandı.

Rasul-i Ekrem Efendimiz yarasının iyileştiğini görünce onu Katan Seferinde Beni Esed kabilesi tarafına gönderilen orduya seriyye komutanı yaptı. Ebû Seleme’nin 150 kişilik ordusunda Ebû Ubeyde bin Cerrah ve Sa’d bin Ebû Vakkas gibi sahabilerin ileri gelenleri de bulunuyordu. Ordu, ıssız ve sapa yollardan giderek Esed oğullarının toplandıkları Katan’a geldiler. Ebu Seleme, bir sabah vakti, Esed oğulları ile savaştı, onları mağlup ederek çok miktarda ganimet alarak Medine’ye döndü. Medine’ye dönen Ebu Seleme’nin yarası yeniden kanamaya başladı ve gittikçe ağırlaştı nihayet yataktan kalkamaz hale geldi.

Rasul-i Ekrem Efendimiz onu sık sık ziyaret ediyor, halini hatırını soruyor ve iyileşmesi için çareler arıyordu. Fakat o Rabbine doğru yönelmiş ve ruhunu teslim etmek üzereydi. Hz. Ebû Seleme vefat ettiğinde gözleri açık kalmıştı. Hanımı Hz. Ümmü Se­le­me’nin anlattığına göre, Peygamberimiz geldi, fedakâr sahabisinin yanına oturdu, göz­lerini kapadı. Daha sonra şöyle buyurdu:

“Şüphesiz, ruh çıktığı za­man göz onu takip eder.”

Bu sırada Ebû Seleme’nin aile fertlerinden bazıları bağıra çağıra ağlamaya başladılar. Bunun üzerine Rasûlullah(SAV)

“Kendinize hayırdan başka bir şeyle dua etmeyin. Çünkü melekler dualarınıza âmin derler” buyurdu. Sonra şöyle dua etti:

“Allah’ım! Ebû Seleme’yi bağışla. Derecesini hidâyete ermişler seviyesine yükselt! Geride bıraktıkları için de sen ona vekil ol! Ey âlemlerin Rabbı! Bizi de onu da bağışla!. Kabrini genişlet ve nurla doldur!”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir