İNEBOLU’NUN SEMBOLÜ AHMED NAZİF ÇELEBİ

1891 yılında İnebolu’da dogan Nazif Çelebi, Kastomunu’da Nur hizmetlerinin ilk talebelerindendir.İnebolu’nun sembol ismidir. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin takdir, sena ve dualarına mazhar olmuş Ağabeylerdendir.
İnebolu eşrafından olan Ahmed Nazif Çelebi, celalli, haşmetli biri olarak tanınır, ahali tarafından hürmetle karşılanır ve saygı görürdü.

ÜSTAD’LA KARŞILAŞMASI

Üstad Bediüzzaman Said Nursi ile nasıl tanıştığını Nazif Ağabey Kastamonu Lahikasında şöyle anlatmakta:
” Onyedi yaşında bulunduğum ve çok cahil ve çocukluk devresinde iken bu mübarek isim kalbimde yer tutmuş. Ve bu kalbi muhabbet hürmeti için olacak ki, 1908 (1326) senesinde Hazret-i Üstad’ın, Bediüzzaman Said-i Kürdi lakabı altında Karadeniz seyahatında iki hizmetkarıyla İnebolu’yu ziyaret ettiği sırada tesadüfen çarşıda karşılaştığım çok derin muhabbet hissiyle bu mübarek zata selam durarak mütebessim ve nurani simasıyla ve keskin nazarlarıyla selamlarına ve manevi nazarlarıyla iltifatlarına mazhar olduğum gündenberi..”
Uzun yıllar beş vakit namazlarından sonra yaptığı niyazlarında ”Ya! Rab! Bana bir mürşid-i kamil buyur” diye dua eden Nazif Çelebi,otuz sene sonra İnebolu’da bir kahvehanede sarhoş bir zatın konuşmasını duyar.Sarhoş kişi kahvede kendi, kendine şöyle konuşmaktadır :

” Allah’ın evliyasından ne istiyorlar? Getirip karakolun karşısındaki eve hapsetmişler. Ayıptır, günahtır.. Yahu..”

Bunun üzerine Nazif Çelebi hemen Üstad’ın ziyaretine gider.Üstad’ı ziyaretinde Dördüncü Şua olan, Ayet-i Hasbiye Risalesini beraberinde getiren Nazif Ağabey, risaleyi çogaltıp oğlu Selahaddin ile Üstad’a gönderir.
Üstad büyük hizmetler başaracak olan genç Selahaddin’e Bir’den Dokuz’a kadar Küçük Sözleri yazmasını ister. Ayrıca kendisi içinde Onbirinci ve Onikinci Sözleri yazması için verir. Böylece Risale-i Nur’lar İnebolu’ya girer.
Üstad’la beraber 1943 Denizli ve 1948 Afyon hapislerinde bulunur. 1944 ylında Denizli Hapinden sonra bir İstanbul seyahatinde teksir makinesi ile tanışır. Merakla sorar ve bunun yazılanları çoğaltan bir makine olduğunu öğrenince hemen satın alıp İnebolu’ya getirir.
İlk defa teksir makinesi ile Risale-i Nur’lar İnebolu’da başlamıştır. Daha sonra Tahiri Ağabey bir teksir makinesi alıp Isparta’ya getirir, ve burada da teksir edilmeye başlanır.
İlk teksir eser Yedinci Şua olan Ayet-ül Kübra risalesidir.Artık risaleler elle yazım ile birlikte teksir makinasıyla da neşredilir. İnebolu’da teksir edilen risaleler ciltlenir, kasalar içinde Anadolu’ya sevk edilmeye başlar. Malum o yıllarda mal sevkiyatının önemli merkezlerinden biri İnebolu’dur. Gemilerle gelen mallar buradan karayolu ile Anadoluya sevk edilir.
Keza ilk teksir risalesini gören Üstad,çok sevinir ve eserin sonuna şu duayı ekler :

” Ya! Rab! Bir kalemle beşyüz nüsha yazan Nazif Çelebi ve mübarek yardımcılarını Cennet ül Firdevste mesud kıl.”

İnebolu kahramanı Ahmed Nazif Çelebi Ağabey 1964 yılında vefat etti. Kabri İnebolu’dadır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir