GÖNENLİ HAFIZ MEHMED ÖĞÜTÇÜ

 

Balıkesir’e bağlı Gönen İlçesinde 1903 yılında dünyaya gelen Mehmed Öğütçü, Gönenli Hoca, Gönenli Mehmed Efendi olarak tanınmıştır. İlk öğrenimini ve hıfzını Gönen’de tamamladıktan sonra 1920 yılında İstanbul’a gelir. 1925 yılında kıraat ilminden icazet alır. Medreselerin kapatılması üzerine, İmam Hatip Mektebinin son sınıfına kabul edir ve bu okuldan mezun olur.

Gönenli Mehmed Efendi ilk görevine Gönen Merkez Camii İmam-Hatip’i olarak başlamış, daha sonra ise Kur’an’ı okumak, okutmak, yaşamak ve yaşatmak için beldeden beldeye koşmuştur. Gönenli Hafız Mehmed Efendi uzun yıllar Sultan Ahmed Camii imamlığı yapmış, Üsküdarlı Ali Efendi’nin vefatıyla boşalan Reisülkurra görevini de üstlenmiştir.

1943 yılında bir belde de yapılan aramalarda Gönenli Mehmed Efendi’nin de ismi geçince diğer Nur Talebeleri ile birlikte Denizli Hapsine atılır. O günleri Gönenli Mehmed Efendi şöyle anlatır:

”1943 yılında Denizli Hapsi arefesinde bir rüya gördüm. O rüyanın akabinde polisler geldi. ”Hocam sakın ters anlamayın. Bizim dine saygımız sonsuz. Size de hürmetimiz var. Fakat emir böyle, iki gün size müsaade, sonra gelip teslim olun.” dediler. İşte Denizli Hapishanesine gidişimiz böyle oldu. O zamana kadar Üstad Bediüzzaman Hazretlerini görmemiştim. İsmini duymuştum. Arabiye hocamız İhsan Bey’e, ”Nasıl bir zattır?” diye sormuş o da bize ”Vallahi kardeşim benim anladığım kadarıyla bu zat İbnü’l vakittir.”diye cevap vermişti.

Denizli hapsinde Üstad’ın yanına gelince bana,”Hoş geldin Muhammed Efendi!Hoş geldin. Sen burada lazımdın. Korkma! Korkma!” dedi. Ben de ”Korkum yok Efendim.” dedim. Beraber mahkemeye gidip, geldik, beraber kelepçelendik, bazen Üstad’a Kur’an okudum. İşte böyle Elhamdülillah.”

Hapisten sonra Üstad Hazretlerini kaldığı otelde ziyaret eden Gönenli Mehmed Efendi, yıllar sonra Üstad’ın İstanbul’a geldiğini duyunca hemen onu Fatih Camiine davet eder. Üstad, ”Başkalarına haber vermez ve beni halka göstermezse gelirim.” diye haber gönderir. Hemen Hünkar Mahfilini hazırlayan Gönenli Mehmed Efendi,”Üstad camiye geldi ve imamlığında namaz kıldık. Allah’a şükür, arkasında namaz kılmak da nasip oldu”.

Üstad Hazretlerini evine devat ettiğini fakat gelmediğini ve buna çok üzüldüğünü ve ”Ya Rabbi! Bediüzzaman Hazretlerinin bende hiç kısmeti yok mu?” diye dua ettiğini anlatan Göneenli Mehmed Efendi, o günlerdeki hatırasını ise şöyle dile getirir:

”Bir Kurban Bayramı günüydü. Sabah namazı sonrası kapı çalıntı. ”Muhammed kardaşım! Muhammed kardaşım!” diye bir ses, kapıya çıktım, baktım Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri. Boynuma sarıldı, ”Sen Kur’an’a çok hizmet ediyorsun. Benim yanıma gelenleri çok taciz ediyorlar. Seni taciz etmemeleri için benim yanıma gelmesin, diye haber gönderiyordum.” dedi. Sonra yanındaki talebesine işaret etti, ”Ver kabımı, kısmetimi versin.” dedi. Evde yumurta tatlısı vardı. Ondan verdim. Sonra şöyle konuştu.

”Bir müslüman bir belde de bulunduğu sırada bayram olsa, oranın din büyüğünü ziyaret etmek ona vaciptir. Madem ki bu kardaşımız Hazret-i Kur’an’a hizmet için ortaya çıkmış. Ben de onu bu beldenin Şeyhülislamı kabul ederek ziyarete geldim.” Elhamdülillah, Allah şefaatine nail eylesin. Cesaret ve kuvveti kendisinden aldım.”

”Şimdi siz, mâbeyninizde münakaşasız bir meşveret ediniz. Kararınızı kabul ederim. Fakat benim müdafaatım tâ Ankara’ya gitse ve medar-ı nazar olsa, buradaki mahkeme, kurtulması mümkün olanlar hakkında kararını vermek ihtimalini, hem şimdi bizimle uğraşan ve Abdülbâki ve Abdülhakîm ve Hacı Süleyman’ı nefyeden ve Yeşil Şemsi’yi tahliyeden sonra burada durduran adamlar, elbette Hâfız Mehmed ve Seyyid Şefik gibi salâbet-i diniyeleri ile ve onların ölmüş reislerine ve suretine baş eğmemesiyle ve ilhad ve bid’alara taraftarlıklarını göstermemesiyle beraber, serbest bırakmamak ihtimalini de, hem Risale-i Nur’un tesettür perdesinden çıkıp gayet büyük ve umumî bir meselede kendi kendine merkezlerinde mübarezesi zamanında şakirtlerini arkasında bulmak ve kaçmamakla sarsılmaz ve mağlûp olmaz bir hakikata bağlandıklarını mütereddit ve mütehayyir ehl-i imana göstermesi gayet lüzumlu olduğunu dahi nazarınıza ve meşveretinize alınız. Sakın, sakın birbirinizin kusuruna bakmayın. Hiddet yerinde hürmet ediniz, itiraz yerinde yardım ediniz.”(Şualar, 13 ncü Şua)

Ehl-i Kur’an, hafız,alim İslam hizmetkarı olan Gönenli Mehmed Efendi, 2 Ocak 1991 ‘de vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir