ABDULLAH AGABEY’DEN

Abdullah Yeğin Ağabey zaman zaman katıldığı derslerde, Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile ilgili bazı hatıralarını anlatırdı. Bunlardan bir ikisi şöyledir:

”Birgün lisenin bahçesinde teneffüse çıkmıştık bize o zaman “Bediüzzamancı” demeye başladılar. O zamanlar daha “Nurculuk” tabiri yoktu.”

” Üstadla şöyle bir hâtıramız geçti, (Abdullah ağabey bu hâtırayı Üstadımızdan aynen gördüğü gibi elini açarak, târif ederek tek tek parmaklarını kapatarak anlatırdı)
Üstad elini açtı. Baş parmağı göstererek: “Şu Hukullah’ı gösterir (başparmağı kapadı); şu hukuk-u Resûlullah (işâret parmağını kapadı); şu hukuk-u Üstad (orta parmağı kapadı); şu hukuk-u vâlide (yüzük parmağını kapadı); şu hukuk-u peder (serçe parmağını kapadı). Sonra elini tam kapatarak, yâni yumruk yaparak: “Bak bu başparmak hepsini karşılıyor mu? İşte bunlar hukukullah’a aykırı hiç bir şey emredemezler, (küçük parmaklar) emretseler de dinlenmez” dedi.”

”Bir gün Üstad dedi: “Memuriyete müsaadem yok, sadece üç şartla müsaadem var”
1. Memuriyeti; Risale-i Nura, dine, imâna hizmet’e vesile yapacak.
2. Memuriyeti dürüst yapacak aldığı maaşı helâl ettirecek, doğruluktan ayrılmayacak.
3. Aldığı maaşı iktisatla sarfedecek, zaruri masraflarına sarf edecek.
Bu üç şartı yerine getirenlere memuriyeti müsaade ediyorum dedi. Daha çok öğretmenliğe teşvik ederdi.”

”Üstad’ı Isparta’ya ziyarete gitmişken, Üstad’ı Urfa’ya davet ettim. Bana dedi: ‘Orada Risale-i Nur yok mu? Risale-i Nur varsa bana ihtiyaç yoktur, Risale-i Nur olan yerde Risale-i Nur benim vazifemi yapar.”

”Üstadım! ‘Urfa’ya geleceğim dediniz’ gelemediniz. Oradaki yatak vesair eşyalarınız ne olacak?’ demiştim.

“Sen ne yaparsan yap, seni vekil ediyorum’ dedi.

“Ben de ‘Satarım’ dedim.‘Sen bilirsin’ gibi cevaplar vermişti.

Tekrar sordum: ‘Üstad’ım, gelmeyecek misiniz?’ Hiç ses çıkarmadı, ne ‘geleceğim’ dedi, ne de ‘gelmeyeceğim’ dedi; sûkut etti. Ayrıldık, bir ay sonra hasta olarak geldi Urfa’ya.”

ÖNCE BİR-İKİ DAKİKA

”Sadece çarşıda pazarda birkaç dershaneyle olmaz. Her ev dershane-i Nuriye olmalı. Siz hemen yarım saat ders yapayım diye başlamayın evinizde. İlkin iki dakika, üç dakika derken yarım saate varacaksınız.. Alıştıra alıştıra olmalı. Emirdağ Lâhikası-II’de Üstad’ımızın ev derslerine tavsiyesi var. Çocukları sadece Kur’an kursuna göndermekle olmaz, tahkikî iman dersleri için Risale-i Nurları okumalılar.”

“Evet Üstad’ımız, ‘Onlar aramalı, onlar yalvarmalı’ diyor, ama ben kaç kere gözümle gördüm, Üstad vesile olmak için çalışıyordu. Gözüne kestirdiğini hemen yanına çağırırdı.”

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir