YANLIŞ SABIRLA DÜZELTİLİR

”Hem Âtıf’ın parlak hizmeti tevakkufa uğraması (HAŞİYE) ve gerilemesi ve merhum Mehmed Zühtü Bedevî’nin, yüksek ve geniş hizmetinin perdelenmesini, düşünmesi beni ziyade mahzun ettiği hengâmda, elime bir mektup verildi. O mektup, o endişemi izale etti. Risale-i Nur hizmetinde bir kapı kapansa, daha mühim kapılar açılır diye kaide, yine hükmünü icra etti ki,….

HAŞİYE : Âtıf’a muâraza eden ve hücum eden tarikatçı müftü ve taassuplu vâiz ve hoca ve ehl-i tarikat, ehemmiyetli ehl-i ilim ve tarikat, bu muarazada, en son perdesini rejim hesabına ve tarafgirliğe ve himayesine dayanıp, Âtıf’ın müdafaa ettiği sünnet-i seniye mesleğine taarruz suretine girdiğini; ve Risale-i Nur’a muâraza eden, bilerek veya bilmeyerek zındıkaya yardım ettiğine bir delil, bu defa adliyece benden sordular ki:

“Kürt Âtıf rejim aleyhine çalışıyor. Demek onun muârızları rejime dayandılar.”

Ben de dedim:

Rejimi reddetmek ne vazifemizdir, ne de kuvvetimiz var. Ve ne de düşünüyoruz ve ne de Risale-i Nur izin veriyor. Fakat biz kabul etmiyoruz, amel etmiyoruz, istemiyoruz. Red başka, kabul etmemek başkadır, amel etmemek daha başkadır. Hazret-i Ömer’in (r.a.) taht-ı hükmünde, kanun-u adalet-i şer’iyesini reddetmeyen ve ilişmeyen Yahudilere, Nasârâya ilişmiyordular. Demek, kabul etmemek, tasdik etmemek, idarece bir cünha, bir suç teşkil etmiyor ki, o çeşit muhalifler ve münkirler, en kuvvetli padişahların idaresi ve siyaseti altında bulunmuşlar. İşte, bu nokta-i nazardan, Risale-i Nur’un şakirtlerinden en müthiş bir muhalif, rejim müessesesini tel’in de etse, bilfiil idareye ilişmese, onun mefkûresine kanunen ilişilmez. Hürriyet-i vicdan ve hürriyet-i fikir, onları tebrie eder.”
(Kastamonu Lahikası, 170 nci Mektub)

Üstad Hazretleri, Kastamonu Lahikasında yer alan bu mektubla talebelerine, rejim konusunda nasıl bir mücadele metodu takip etmeleri gerektiğini tarif ediyor. Üstad Hazretleri, İslam toplumunda bir yanlış ya da dine zıt bir hal varsa, bunu düzeltmenin yolunun asayişi bozmak, kargaşa çıkarmak tarzında olamayacağına dikkat çekiyor.

İslam toplumunda yanlış, sabır ve tavsiye ile düzeltilir. Dahilde kavga ve siyasi gerilimlerle mücadele tarzı doğru olmaz. Asayişi bozmamak, toplumun zarar görmemesi için şiddet ve kavgadan uzak durmak, o yanlışı desteklemek ve taraf olmak anlamına gelmez.

Üstad Hazretlerinin burada verdiği asıl mesaj, ”yanlışı ne kabul edin ne de düzelteyim derken başka şeyleri kırıp dökmeyin” ve Ehl-i sünnetin prensibi olan “dahilde müspet hareket etmek” bizim asıl düsturumuzdur” diyor.

Üstad Hazretleri, cumhuriyetin şekilde ve isimde kaldığını, hakiki olarak uygulanmadığını ve bu isim adı altında keyfi ve cebri bir yönetim anlayışının yattığını ve buna da itaat etmeyeceğini deklare ediyor, ve bir sivil itaatsizlik metodu ortaya koyuyor. Üstad Hazretlerinin kabul etmediği ve red ettiği rejim, kemalist anlayıştır, yoksa cumhuriyet ve demokrasi değildir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir