SIKINTILARIN SONU FERAH VE SEVİNÇTİR

”Aziz, sıddık kardeşlerim;

Bu yeni hâdise-i taarruziyeden müteessir olmayınız. Çünkü mükerrer tecrübelerle Risale-i Nur inayet altındadır. Hiçbir taife, şimdiye kadar böyle ehemmiyetli hizmette bizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış.

Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’deki musibetimiz gibi çok vâkıalarla, zâhirî sıkıntılı, meşakkatli hâlât altında Risale-i Nur’un fâidesine olarak inkişâfâtı ve daha tesirli fütuhâtı görülmüş. İnşaallah, bu sıkıntılı hâdise dahi, münafıkların aks-i maksuduyla, Risale-i Nur’un fütuhatını başka bir mecrâda teshile vesile olur.”

….. ….. …..

”Evet, Risale-i Nur, sefine-i Nuh gibi Anadolu’yu Cebel-i Cûdî hükmüne getirip, küre-i arzın yangınından ve tufanından kurtulmasına bir sebeptir. Çünkü, zaaf-ı imandan gelen tuğyan, ekseri musibet-i âmmeyi celb ettiği gibi, imanı fevkalâde kuvvetlendiren Risale-i Nur, o musibet-i âmmeyi dairesinin haricine bırakmaya rahmet-i İlâhiye tarafından vesile oldu.”

….. …..

”Bu ehl-i dünya, bu Anadolu halkı Risale-i Nur’a girmeseler de ilişmesinler. Eğer ilişseler, yakında bekleyen yangınlar, tufanlar, zelzeleler ve tâunların istilâsına uğrayacaklarını düşünsünler, akıllarını başlarına alsınlar. Madem biz onların dünyalarına karışmıyoruz, onların da lüzumsuz bir halde bu derece âhiretimize karışmalarında onlara felâket getirmek ihtimali kavîdir.”

….. …..

”İşte bu sekiz aydır, hususan ve heyecan veren bu hâdisenizle beraber; şimdi yanımdaki Feyzi ile Emin ve bütün bana temas eden dostlar şahittirler ki, bu sekiz ay zarfında bir tek defa ne Harb-i Umumîyi, ne siyaseti sormamışım. Ve odamdan işitilen radyoyu da üç senedir dinlemedim. Halbuki benim, binler adam kadar dünyaya bakmak münasebet var. Demek bize ilişen, doğrudan doğruya imana tecavüz eder. Onları Cenâb-ı Hakka havale ediyoruz.

Hem ehl-i siyasete hiç münasebetimiz olmadığı halde, kat’î bilsinler ki, bu memlekette, bu asırda, milleti anarşilikten, tereddî ve tedennî-i mutlakadan kurtaracak yegâne çaresi, Risale-i Nur’un esasatıdır. Bu hâdisede sıkıntı çeken mâsumlar ve üstadları bilsinler ki, ağır şerait altında bir saat nöbet, bir sene ibadet ve hakikî tefekkür-ü imaniye ile bir saati, bir sene tâat hükmüne geçtiği gibi, inşaallah onların sıkıntıları da öyle sevaba medar olur. Onlar da, merak ve teessürle değil, ferah ve sürurla karşılamalı.”(Risale-i Nur Külliyatı, Kastamonu Lahikası)

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri, Risale-i Nur’a ve talebelerine yapılan hücumlara karşı,talebelerinin üzülmemesini,daima Allah’a sığınıp dua ile mukabele edilmesini,zira Risale-i Nur’un inayet altında olduğunu söylemekte.

Kur’an’ın bu asırdaki manevi bir tefsiri olduğuna dikkat çeken Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Tufan Hadisesinde Hz. Nuh (AS)ın gemisinin ehli imanı kurtarması gibi,bu asırda da inkar ve küfür tufanlarına karşı Risale-i Nur, ehl-i imanı muhafaza edip kurtarmaktadır.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, çekilen sıkıntılara karşı ise ” ağır şeriat altında bir saat nöbet, bir sene ibadet ve hakiki tefekkür-ü imaniye ile bir saati, bir sene taat hükmüne geçtiği gibi,inşaallah onların sıkıntıları da öyle sevaba medar olur.” duasında bulunmakta.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir