KARADENİZ TALEBELERİNDEN YUSUF OKUMUŞ

Rize’nin Çayeli ilçesi Yenice Köyünde 1926 yılında dünyaya gelen Yusuf Okumuş, kendi yöresinde ”Dehri Yusuf Hoca” diye tanınır.  Hatıralarında yaşadığı 1930 lu yılları anlatan Yusuf Hoca,  o günleri şöyle dile getirir:

”o dönemin tek parti devri, CHP iktidarda, Kur’an okumak yasak. Köyümüzdeki medresede Molla Feyzi Hoca ders verirdi. Biz Kur’an öğrenirken iki arkadaşımız gözcülük yapardı. Zira jandarma baskın yapıp dersi yasaklardı.Bir gün gözcü talebeler görevlerini yapmamış. Jandarmalar geldi, medrese’mizi bastı. Hocamız Molla Feyzi’ye kelepçe taktı. Bizleri de tokatlayıp kovdular. O esnada köyün zengini CHP’li Çağal Mahmut’a haber verilmiş. O da Hoca’mızın akrabası olurdu. O geldi, Hocanın kelepçelerini çözdüler, medreseyi kapatıp, mühürlediler, bizleri de evlerimize gönderdiler. Ondan sonra o medrese bir daha hiç açılmadı.”

Daha sonraki yıllarda sürekli dini kitaplar okuduğunu ve vaazlar verdiğini söyleyen Yusuf Okumuş, ”içimde devamlı bir boşluk vardı. Sürekli bir mürşid arıyordum. Kime gitsem beni tatmin etmiyordu. Bir gün İstanbul’da Beyazıt Camiin de namaz kıldıktan sonra yürümeye başladım. Hiç tanımadığım birisi bana dokundu. Ve, ”Kardeşim senin aradığın Risale-i Nur’dur, onları oku.” dedi.

Ben hayret içinde, ”Risale-i Nur nedir?” dedim. Bana kısaca anlattı. ”Peki, dedim. Ben İzmir’e gidiyorum. Orada varmı bu eserler?.” Var dedi ve bana bir kitabevinin adresini verdi. İzmir’e gittim, verilen adreste Risaleleri buldum. İlk olarak ”El Hüccetü’l Zehra” isimli eseri şevkle okudum. Eseri okuyunca içimdeki ruhi boşluğun dolduğunu hissettim. İmkan nisbetinde kitapların bir çoğunu okudum. Risaleleri okudukça bu eserleri yazan zatı merak etmeye başladım. İçimde Üstad Hazretlerini ziyaret arzusu doğdu. Çorum’lu arkadaşım İsmail Kuzucu ile birlikte ziyarete karar verdik. Burdur, Eğirdir üzerinden Barla’ya geldik. Üstad çok sıkı kontrol altındaydı. Bizi de iki tane jandarma sürekli takip etti. Üstad’ın evinin kapısını çaldık. Kapıyı Zübeyr Ağabey açtı.
”Üstad, ziyaretçi kabul etmiyor, ama ben yine de bir sorayım” dedi ve daha sonra tebessüm ederek bizi içeri aldı. Biz girince Üstad Hazretlerinin elini öptük. Bize, ”Kardeşlerim beni görmek isteyen, eserleri Risale-i Nur’ları çok okusun. Ben bütün fikrimle beraber eserlerde mevcudum” dedi. Sünnete son derece ehemmiyet vererek tatbik etmemizi, namazları vaktinden evvel hazırlıklı, abdestli karşılamamızı ve vaktinde kılmamızı, ibadeti ve dini konuları cemaat halinde yapmamızı, küçük te olsa bir medrese açmamızı bize nasihat etti. 10 dakika kadar kendisi ile görüştük.

Ben de kendisine eskimez yazı ile yazdığım ”Gençlik Rehberi” ni takdim ettim. MaşaAllah diyerek aldı ve ”Bu risaleyi yazan Yusuf Okumuş’u Cennetü’l- Firdevs’e nail eyle” manasında bir dua yazarak bana geri verdi.

Şaban ayındaydık, İsmail Kuzucu ile birlikte oruçluyduk. Üstad, Zübeyr Ağabey’e, ”İki tane pasta getir.” dedi. Üstad Hazretleri pastaları bize verirken,”Bunlarla iftar vaktinde iftar edersiniz kardeşlerim” dedi. Üstad bizim oruçlu olduğumuzu keşfetmişti. Bize de, ”hemen buradan gidin” dedi. Biz biraz oyalanalım derken, jandarmalar bizi yakaladı. Doğru Eğirdir Jandarma Karakoluna götürdüler, 14 gün sonra hakim karşısına çıktık. Mahkeme bizi serbest bıraktı. Ankara’ya işimizin başına döndük.”

Üstad Hazretlerini ikinci kez Eskişehir’de ziyaret ettiğini söyleyen Yusuf Okumuş, elini öptük bize iman hakikatlerinden bahsetti ve bana ”Evladım sen gittiğin yerde İslami hakikatleri anlatacaksın. Anne-baban bir Risale-i Nur talebesine anne-baba olmuşlardır, benden onlara selam söyle” dedi.

Uzun yıllar köylerde, camilerde çocuklara, isteyen herkese Kur’an-ı Kerim ve dini bilgiler öğreten Yusuf Okumuş, çok çeşitli engellerle karşılaşır. Köy halkına, komşularına vaaz ettiği bir dönemde 16 maddelik bir şikayet dilekçesi ile mahkemeye verilir. Şikayet maddesinin biri ise akıllara ziyan verecek cinsten, bir konuşmasında ”Türkiye’ye Müslüman, İslam devleti” demiş olmasıdır. 16 gün cezaevinde yatan Yusuf Okumuş, daha sonra mahkemede beraat eder.

Ömrünün kırk yılını iman Kur’an hizmeti ile geçiren Yusuf Okumuş, 24 Ocak 2013 te vefat etmiştir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir