AVRUPA, SEMAVİ TOKAT YEDİ

Aziz kıymettar, sadık ve sebatkâr kardeşlerim;

Fihristeyi, taksimü’l-â’mâl tarzında mütesanid heyetinizin şahs-ı mânevîsine tevdiiniz çok güzeldir. Tam ve daimî bir üstad buldunuz. O mânevî üstad, bu âciz kardeşinizden çok yüksektir; daha bana ihtiyaç bırakmıyor.

Sabri kardeş, senin rüyan mübarektir ve manidardır. İnşaallah zaman onu tabir edecek. Kardeşlerim, sizin hatırınız ve askerliğiniz endişesi için hâdisât-ı zamana baktım, kalbime böyle geldi:

Menfî esasata bina edilen ve Karun gibi اِنَّمَاۤ اُوتِيتُهُ عَلٰى عِلْمٍ “Bu servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir.” (Kasas Sûresi, 78 ayet) deyip, ihsân-ı Rabbânî olduğunu bilmeyip şükretmeyen ve maddiyun fikriyle şirke düşen ve seyyiatı hasenatına galip gelen şu medeniyet-i Avrupaiye öyle bir semavî tokat yedi ki, yüzer senelik terakkîsinin mahsulünü yaktı, tahrip edip yangına verdi.

Avrupa zâlim hükûmetleri zulümleriyle, Sevr Muahedesiyle âlem-i İslâma ve merkez-i Hilâfete ettikleri ihanete mukabil öyle bir mağlûbiyet tokadını yediler ki; dünyada dahi bir cehenneme girip çıkamıyorlar, azapta çırpınıyorlar.

Evet, bu mağlûbiyet, aynen zelzele gibi, ihanetin cezasıdır. Burada çok zâtlar kat’iyen hükmediyorlar ki, Risaletü’n-Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta ve Kastamonu vilâyetleri sair yerlere nispeten âfât-ı semâviyeden mahfuz kaldıklarının sebebi, Risaletü’n-Nur’un verdiği iman-ı tahkikî ve kuvvet-i itikadiyedir. Çünkü böyle âfatlar, za’f-ı imandan neşet eden hatâların neticesidir. Hadisçe, sadaka belâyı def ettiği gibi, o kuvve-i imaniye dahi o âfâta karşı derecesiyle mukabele ediyor.(Kastamonu Lahikası)

Üstad Hazretleri, her zaman olduğu gibi bu mektupta da nazarları, Kur’an tefsiri olan Risale-i Nur’a çeviriyor. “Tam ve daimi bir üstad buldunuz” tabiriyle Üstad Hazretleri, Risale-i Nur’u okuyan ve ona talebe olan bir insanın başka üstada ihtiyacı olmayacağını ifade ediyor.

Bir diğer dikkat çekilen konu da, Avrupa zalim hükümetlerinin İslama yaptıkları ihanetin karşılığını, İkinci Dünya Savaşı ile görmeleri. Bu savaşa hiçbir İslam ülkesi girmemiş ve savaşın en büyük darbesini de Avrupa kıtasındaki devletler çekmiştir. Avrupalılar adeta birbirlerini yoketmek için savaşmışlardır.

İkinci Dünya Savaşı ile Avrupa adeta bir kabus yaşamıştır. Sanayileşme ve teknoloji ile emperyalist bir ruh halini alan Avrupa, bütün dünyaya çok acı ve ıstıraplar çektirmiştir. İkinci Dünya savaşına bu gözle bakıldığı zaman zalimlerin ahiretten başka dünyada da bir hesablarının görüldüğü anlaşılır.İkinci Dünya harbi bu hesabın acı bir tablosudur. Avrupa, bu savaşla milyonlarca insanını kaybetmiş, kalanlar da dünyanın azaplı yüzüne şahit olmuşlardır.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir