Girdi yapan Nurköy

HİDAYET VE VAHDET YOLU

”Hatıra gelen ikinci nükte: Sâni-i Kadîr, Fâtır-ı Hakîm, Vâhid-i Ehad, kemâl-i kudretini ve cemâl-i hikmetini ve delil-i vahdetini göstermek için, pek az birşeyle çok işleri görmek, pek küçük birşeyle pek büyük vazifeleri gördürmeyi âdet etmiştir. Bazı Sözlerde demiştim ki: Eğer bütün eşya tek bir Zâta isnad edilse, vücub derecesinde bir suhulet, bir kolaylık peydâ eder. […]

SAHABİ KİME DENİLİR

Sahabi, kimlere denir, kimler sahabi sayılır? Sahabe, sahabî kelimesinin çoğuludur. Dostlar, arkadaşlar manalarına gelir. Sohbet ve sahip kelimelerinden türetilmiştir. Ashab kelimesi ise, “sâhib” (dost, arkadaş) kelimesinin çoğuludur. Sahabî, Hazreti Peygamber Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i, peygamberliği sırasında gören, O’nunla konuşup görüşen, O’na iman eden ve müslüman olarak ölen kimselere verilen isimdir. Sahâbî’nin tanımı alimlere göre farklı […]

MÜBAREK GÜN VE GECELER

Aziz, sıddık kardeşlerim; Sual: “Tevafukla bu keramet nasıl kat’î sabit oluyor?” diye kardeşlerimizden birisinin sualine küçük cevaptır. Elcevap: Birşeyde tevafuk olsa, küçük bir emâre olur ki, onda bir kasıt var, bir irade var; rastgele bir tesadüf değil. Ve bilhassa tevafuk birkaç cihette olsa, o emâre tam kuvvetleşir. Ve bilhassa, yüz ihtimal içinde iki şeye mahsus […]

DÜNYA BİR YOLCU GEMİSİDİR

Birincisi: Birkaç gün evvel bir misafirim bana sual etti. O şüpheli sualin esası şudur: “Cennet ve Cehennem pek çok uzaktırlar. Haydi, ehl-i Cennet, lütf-u İlâhî ile, berk ve burak gibi uçarak haşirden geçerler, Cennete giderler. Fakat ehl-i Cehennem, sakil cisimleri ve büyük ve ağır günahların yükleri altında nasıl gidecekler? Hangi vasıta ile?” İşte hatıra gelen […]

İNSANIN İKİ TÜRLÜ FİİLİ VAR

İnsanın kaç türlü fiili, yani işi vardır, hangisinden sorumludur? İnsanda iki türlü fiil cereyan eder, birisi ihtiyarî(insanın istegine bırakılmış) diğeri ise ızdırarî(uyması mecburi olan iş).Birincisinin ortaya çıkmasına insan iradesi şart kılınmış, ikincisi ise tamamen onun iradesi dışındadır. İkincisinde kulun hiçbir rolü, hiçbir vazifesi yoktur. Dileyen de Allah’tır yaratan da. Organlarımızın çalışması, cinsiyetimiz, boyumuz, rengimiz, ırkımız […]

BU NEHİRDE AZİM ŞİFALAR VAR

”İşte, o risaleler ki, herbiri başlı başına menbaları ve mecraları ayrı ve fakat bir bahr-i muhît-i ummana dökülen nehirler gibidir. Sonsuz olan bu nehirlerin, hangisine varsa nasıl doyuncaya kadar su içmez? El ve yüzlerini temizlemek isteyenler, nasıl oluyor da, bu enhardan istifade etmez? Veyahut arazilerini iska için cetveller yaparak hangi tarafa götürülse, azîm cemaatler nasıl […]

NEFSİ TERBİYE ETME YOLU

Halimi, istirahatimi düşünen ve her musibete karşı sabırla sükûtumu istiğrap eden dostlarımın şöyle bir sualleri var ki: “Sana gelen zahmetlere, sıkıntılara nasıl tahammül ediyorsun? Halbuki eskiden çok hiddetli ve izzetli idin; ednâ bir tahkire tahammül edemezdin.” Elcevap: İki küçük hâdiseyi ve hikâyeyi dinleyiniz, cevabını alınız. Birinci hikâye: İki sene evvel benim hakkımda bir müdür sebepsiz, […]

HER MAHLUKUN BİR GAYESİ VAR

İnsan ile hayvan ve mahlukat arasındaki farkı kısaca nasıl özetleyebiliriz? Kainatta, her varlığın bir vazifesi ve gayesi vardır. Tavuk yumurta yapmakla vazifelidir. İneğin işi süt vermektir. Ağacın işi meyve vermektir. Hayvanlar ve diğer mahlukatın çok sade bir hayatları vardır. İlâhî ilhamla görevlerini yerine getirirler. İnsan dışındaki bütün mahlukatın yapacağı işler ve rızıkları İlâhî ilham ile […]

ZAMAN İMAN KURTARMA ZAMANIDIR

بِاسْمِهِوَ  اِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَةُ اللهِ وَبَرَكَاتُهُ بِعَدَدِ حُرُوفِ رَسَاۤئِلِ النُّورِ وَمَعَانِيهَا الْمُتَمَثِّلَةِ فِى الْهَوَاۤءِ وَفِى اْلاَفْهَامِ اِلٰى يَوْمِ الْقِيَامِ Aziz, sıddık ve sadık kardeşlerim; Bu defa pek çok alâkadar olduğum zâtların dört adet mektupları beni o kadar mesrur etti ve Risale-i Nur hesabına o kadar memnun eyledi ki, güya […]

İNSAN DUYGULARINI SÖKÜP ATAMAZ

“DÖRDÜNCÜ SUAL: Mahbuplara olan aşk-ı mecazî aşk-ı hakikîye inkılâp ettiği gibi, acaba ekser nasta bulunan, dünyaya karşı olan aşk-ı mecazî dahi bir aşk-ı hakikîye inkılâp edebilir mi?” Elcevap: Evet. Dünyanın fâni yüzüne karşı olan aşk-ı mecazî, eğer o âşık, o yüzün üstündeki zeval ve fenâ çirkinliğini görüp ondan yüzünü çevirse, bâki bir mahbup arasa, dünyanın […]