CESARETİN KAYNAĞI İMAN

”Evet, her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi cebânetin dahi menbaı dalâlettir. Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayretle seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyrukluyıldızı görse, yerde titrer, “Acaba bu serseri yıldız arzımıza çarpmasın mı?” der, evhâma düşer. (Bir vakit böyle bir yıldızdan koca Amerika titredi. Çokları gece vakti hanelerini terk ettiler.)

Evet, insan nihayetsiz şeylere muhtaç olduğu halde, sermayesi hiç hükmünde bir şey… hem nihayetsiz musibetlere maruz olduğu halde, iktidarı hiç hükmünde bir şey. Adeta sermaye ve iktidar dairesi, eli nereye yetişirse o kadardır. Fakat emelleri, arzuları ve elemleri ve belâları ise, dairesi, gözü, hayali nereye yetişirse ve gidinceye kadar geniştir. İşte bu derece âciz ve zayıf, fakir ve muhtaç olan ruh-u beşere ibadet, tevekkül, tevhid, teslim, ne kadar azîm bir kâr, bir saadet, bir nimet olduğunu, bütün bütün kör olmayan görür, derk eder.”(Sözler)

İnsanın fıtratında korkaklık ve cesaret birliktedir. İnsan hem korkak, hem de cesur olabilir. Cesaret ve korkaklığın kaynağı farklıdır. Cesaretin kaynağı Allah’a iman ve kulluktur. Her türlü kötülük, küfür ve dalaletten geldiği gibi, korkaklık da aynı kaynaktan çıkmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de “Onların ecelleri geldiğinde, bir an geri kalmazlar, öne de geçmezler.” ayetinin bildirdiği ve “Ecel birdir, değişmez.” gerçeği mümin insan için en büyük cesaret kaynağıdır. Ölüm gerçeğine inanmıyan insan da bu cesaret olmaz. Mümini cesur yapan, Kur’an ayetleridir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir