Girdi yapan Nurköy

NEFİS TERBİYE EDİLİR SUSTURULAMAZ

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ ”Aziz, sıddık kardeşlerim; Birbirinizi enaniyetle veya sadakatsizlikle ittiham etmemek için, bir hakikati beyan etmek ihtar edildi. Ben bir zaman enãniyetini bırakmış ve nefs-i emmâresi kalmamış büyük evliyadan şiddetli bir surette nefs-i emmâreden şikâyet ettiğini gördüm, hayrette kaldım. Sonra kat’î bildim ki, âhir ömre kadar mücahede-i nefsiyenin sevabdar devamı için, nefs-i emmârenin ölmesi üzerine […]

ZAHMET RAHMETE DÖNÜŞÜR

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ ” Aziz kardeşlerim, Meyvenin meselelerinin tekmil edilmesine meydan vermeyen mânilerin zevâliyle inşaallah yine başlanacak ki, birisi soğuk, birisi masonların onun kuvvetinden dehşet almalarıdır. Ben, bu musibette kader-i İlâhî cihetini düşünüyorum. Zahmetim rahmete inkılâp eder. Evet, Risale-i Kaderde beyan edildiği gibi, her hadisede iki sebep var: Biri zâhirîdir ki, insanlar ona göre hükmederler, çok […]

MEHMED FEYZİ AĞABEY

1912 yılında Kastamonu’da dünyaya gelen Mehmed Feyzi Pamukçu Ağabey, 1938 den 1943 senesine kadar Kastamonu’da Üstad Hazretlerine hizmet etmiştir. Denizli ve Afyon Mahkemelerinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile beraber hapis yatmış. Kastamonu ve Emirdağ Lahikasında çok sayıda mektupları, Şua’larda Afyon Mahkemesi müdâafası vardır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “ser kâtibliği” iltifatına mazhar olan Mehmed Feyzi Efendi, […]

ŞEYHÜLİSLAM MUSTAFA SABRİ

1869 yılında Tokat’ta doğan Mustafa Sabri Efendi, ilk eğitiminden sonra Kayseri’ye giderek medrese eğitimi alır. Daha sonra İstanbul’a giderek, Padişahın ders hocalarından Asım Efendi’den ilim tahsil ederek medrese eğitimini tamamlamıştır. Yirmi iki yaşında Fatih Camiinde ders vermeye başlayan Sabri Efendi, çok sayıda talebe yetiştirmiştir. 1908 yılında Tokat Mebusu olarak meclise girer ve istibdada karşı yola […]

ESKİ HALİMİ BULAMIYORUM

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ   وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ ”Aziz, sıddık kardeşlerim; Kastamonu’da ehl-i takvâ bir zât, şekvâ tarzında dedi: “Ben sukut etmişim.Eski halimi ve zevkleri ve nurları kaybetmişim.” Ben de dedim: “Belki terakki etmişsin ki, nefsi okşayan ve uhrevî meyvesini dünyada tattıran ve hodbinlik hissini veren zevkleri, keşifleri geri bırakıp, daha yüksek makama, mahviyet ve […]

İMAN KULU ALLAH’A BAĞLAR

”Bir vakit ihtiyarlık, gurbet, hastalık, mağlûbiyet gibi vücudumu sarsan ârızalar bir gaflet zamanıma rast gelip, şiddetli alâkadar ve meftun olduğum vücudum, belki mahlûkatın vücutları ademe gidiyor diye, elîm bir endişe verirken, yine Âyet-i Hasbiyeye müracaat ettim. Dedi: “Mânama dikkat et ve iman dürbünüyle bak.” Ben de baktım ve iman gözüyle gördüm ki, bu zerrecik vücudum […]

MANEVİ ŞAHSİYETİNİN BÜYÜKLÜĞÜ

”Rabbimizi bize tarif eden üç büyük, küllî muarrif var: Birisi şu kitab-ı kâinattır ki, bir nebze şehadetini on üç Lem’a ile Arabî Nur Risalesinden On Üçüncü Dersten işittik. Birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşandır. Şimdi, şu ikinci burhan-ı nâtıkı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmı tanımalıyız, dinlemeliyiz. Evet, o […]

SIKINTILARIN SONU FERAH VE SEVİNÇTİR

”Aziz, sıddık kardeşlerim; Bu yeni hâdise-i taarruziyeden müteessir olmayınız. Çünkü mükerrer tecrübelerle Risale-i Nur inayet altındadır. Hiçbir taife, şimdiye kadar böyle ehemmiyetli hizmette bizler kadar az meşakkatle kurtulan olmamış. Hem geçen Ramazan’daki hastalığım ve Eskişehir’deki musibetimiz gibi çok vâkıalarla, zâhirî sıkıntılı, meşakkatli hâlât altında Risale-i Nur’un fâidesine olarak inkişâfâtı ve daha tesirli fütuhâtı görülmüş. İnşaallah, […]

KİTAP YAZARINI GÖSTERİR

”Bir kitap el yazısıyla yazılırsa, yalnız bir adama ve bir kaleme ihtiyaç vardır. Fakat matbaada basılırsa, kalem işini gören pek çok demir kalemler lâzımdır. Ve o demir harfleri yapmak için ustalar ve âlât ve edevat ve mürettipler gibi çok şeylere ihtiyaç olur. Kezalik, şu kitab-ı kâinatta yazılı satırlar, kelimeler ve harflerin bir Vahid-i Ehadin kalem-i […]

İLK MEDRESE BARLA

Isparta ilimizin merkeze bağlı küçük bir beldesi olan Barla, Bediüzzaman Said Nursî’nin 1926’dan 1934’e kadar sekiz yıl boyunca sürgün hayatı yaşadığı yerdir. Bediüzzaman Said Nursi, Barla’ya sürgüne gönderildiğinde burası kuş konmaz kervan geçmez bir dağ köyü ve yolu olmayan, ancak sandalla ulaşılabilen kuytu bir yerdi. Üstad Hazretleri Barla’da sekiz sene kaldı. Kaldığı ev Nur’un ilk […]