”FIRINCI MUHAMMED” AĞABEY MEHMED NURİ GÜLEÇ
Mehmet Nuri Güleç (Fırıncı), 1928 yılında Bursa’nın İnegöl İlçesine bağlı Yenice Müslim Köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Ahmet Naci, annesi Hüsniye hanımdır. Asıl soyadı Güleç olmasına rağmen mesleğinden dolayı ”Fırıncı” lakabıyla tanınmıştır.
Mehmed Fırıncı, Bediüzzaman Said Nursi ismini ilk defa babası Ahmet Naci Efendi’den duyar. Ahmet Naci Efendi, 1908 yıllarında Çarşamba’da bulunan Kovacı Dede Medresesinde talebe iken Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin İstanbul’a geldiğini duyar. O yıllarda Bediüzzaman Hazretlerinin İstanbul’a gelişi, ”Şarktan genç bir alim geldi, hiç kimseye sual sormuyor, bütün suallere cevap veriyor.” şeklinde dilden dile dolaşan sözlerle işitir. Babası Mehmed Fırıncı’ya Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ”Dünya da bundan büyük bir alim yok, en büyük alim bu oğlum”diye anlatır.
1946 yılında Büyük Doğu Dergisinde Üstad Hazretlerinin hayatı tefrika edilmeye başlayınca babası gür bir sesle ”Dünyada bundan büyük bir alim yok, bütün meseleleri bilen zat bu!” diye haykırır.
Daha sonra Mehmed Fırıncı’nın Zonguldak’ta askerlik yapan abisi izinle İstanbul’a gelir. O da Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden bahseder. Bu iki şey Mehmed Fırıncı’yı Üstad Hazretlerini aramaya aklen kalben şiddetle sevk eder.
1949 yılında Nuru Osmaniye Camiine sık sık giden Mehmed Fırıncı, bir gün ”Cenab-ı Hakk’ın heryerde hazır, nazır ve mekandan münezzeh olması” sorusu ile Cami müezzini Enver Galip Ceylan’ın yanına gider. O da ona sorar, ”seni Risale-i Nur Talebeleri ile tanıştırayım mı?” Ve Medrese-i Nuriyeye gönderir. Üniversiteli iki talebe Muhsin Alev ie Yusuf Ziya Arun onu karşılar. Onlar 16 ncı Söz’de tafsilatlı bir şekilde anlatılan konuyu ona okurlar. Böylece, ”Fırıncı Abi”, ”Nurcu Abi” olarak geri döner ve Risale-i Nur yolculuğuna başlar.
Fırıncı Ağabey, onlara sorar ”Ben buraya her gün gelebilir miyim?” Onlarda ona ”İkindi namazından sonra her gün gelebilirsin.”derler. Bir gün 20 Lem’a İhlas Risalesinin girişinden bir bölüm okunur.
”Ehl-i hidayetin izzetindendir ihtilaflar, ehl-i dalaletin zilletindendir ittifakları” cümlesi Fırıncı Ağabey’in dikkatini çeker. Kendi kendine düşünür. Allah, Allah!. Ehl- hidayette ihtilaf, karışıklık var ama izzetten, onlara katiyen leke dokundurmuyor. Ehl-i dalalette ittifak var ama zilletten, alçaklıktan. Artık medreseye kayıt yaptırmış gibi, hergün Fırıncı Ağabey, devamlı oraya gider.
Fırıncı Ağabey, 1952 yılının ilk aylarında Gençlik Rehberi mahkemesi için İstanbul’a gelen Üstad Bediüzzaman Hazretlerini görmek için Akşehir Palas Oteline gider. Bir sabah namazı sonrası Muhsin Alev ile ziyaret eder. Muhsin Alev, Üstad Hazretlerine ”Bu Fırıncı Mehmed’dir.”diye takdim eder. Üstad ”Sen hoş geldin, safa geldin kardeşim”der. Üstad’ın elini öper, Üstad Hazretleri de onu başından öper.
Üstad adını sorar, ”Mehmed” der. Üstad, ”Muhammed” diye düzeltir.”Ne iş yapıyorsun?” der. ”Fırıncılık” diye cevap verir. Üstad, ”İnsanların ekmeğine hizmet etmek çok sevaptır.”der. Bu görüşmeden sonra Üstad Hazretleri, ona ”Fırıncı Muhammed”diye hitap eder. Böylece Mehmed Ağabey’in adı da ”Fırıncı” diye söylenir. Kimse onun soyadını bilmez.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri, İstanbul’dan Emirdağ’ına döner. Fırıncı Ağabey’de onu ziyaret için, Emirdağ’ına gelir. Üstad’ın evde olmadığını öğrenir ve onu aramaya çıkar. Kimseye sormadan masum çocukların rehberliğinde Üstad’ı bir ağacın altında taş yığınının üstünde otururken bulur. Üstad, onu görünce ”Fırıncı Mehmed’sin sen!” diye hitap eder. Üstad’ın elini öper, Üstad’ta onu başından öper.
1953 yılı Nisan Ayında Üstad Hazretleri,yeniden İstanbul’a gelir. Bir iki otele gider ama otellerde kalması ugun olmaz. Fırıncı Ağabey, bir sabah Muhsin Ağabey’le buluşur.Üstad’ın misafir kaldığı Bağlarbaşında ki, Şükrü Efendinin evine giderler. Üstad, onu görünce, ”Hoş gelmişsen Fırıncı Muhammed kardeşim!” der. Üstad’ın elini öper, o da onun başını öper. Fırıncı Ağabey, Üstad’ı Fatih Çarşamba’da bulunan iki katlı evlerine davet eder. Üstad, ”Peki”der. Hemen eve gelir, anne ve basına haber vermek istesede o zamana kadar Üstad eve gelir, evi beğenir, evde kalmaya karar verir. Böylece Fırıncı Ağabey’in annesi,babası ve kardeşleri de Üstad Hazrelerini görmüş olurlar. Üstad Bediüzzaman Hazretleri 1953 yılında üç ay kadar bu evde misafir kalır.
Fırıncı Ağabey,Üstad Hazretlerinin Ramazan Ayı usulünü ise şöyle dile getirir. Ramazan Ayı gelmişti. Üstad bütün Ramazan boyunca hiç yatmadı. Derdi ki, ”Ramazan’da insan oruçla ibadet halinde olduğundan, uykuda da olsa farz bir ibadeti ifa etmiş oluyor. Her dakikası bire bin verebilen bir ayda ibadetsiz bir zaman boşluğu bırakmak istemiyordu.”
Üstad Bediüzzaman Hazretlerini, Isparta’da Emirdağ’da birçok ziyaret eden Fırıncı Ağabey, baskısı yapılan Şualar kitabının yüz nüshasını 1960 yılının başında Emirdağ’a Üstad Hazretlerine teslim etmek üzere götürür. Bir gece burada kalır ziyaretini yapar. Üstad tarafından talebelere dağıtılmak üzere teslim edilen tayinatı da alarak İstanbul’a döner. Bu onun son ziyareti olur.
Fırıncı Ağabey, 20 yaşlarında başladığı iman Kur’an hizmetine 72 sene devam eder. Risale-i Nur eserlerinin neşriyatında, birçok dünya dillerine tercüme edilmesinde önemli hizmetlerde bulunur.
92 yıllık ömrünü iman Kur’an hizmetinde geçiren Fırıncı Ağabey, 3 Ekim 2020 yılında vefat eder. Cenazesi Eyüp Sultan Camiinde kılınır, Eyüp Sultan Camii haziresine defnedilir. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!