MEHMED FEYZİ AĞABEY

1912 yılında Kastamonu’da dünyaya gelen Mehmed Feyzi Pamukçu Ağabey, 1938 den 1943 senesine kadar Kastamonu’da Üstad Hazretlerine hizmet etmiştir. Denizli ve Afyon Mahkemelerinde Üstad Bediüzzaman Hazretleri ile beraber hapis yatmış. Kastamonu ve Emirdağ Lahikasında çok sayıda mektupları, Şua’larda Afyon Mahkemesi müdâafası vardır.

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin “ser kâtibliği” iltifatına mazhar olan Mehmed Feyzi Efendi, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini  nasıl tanıdığını hatıralarında şöyle anlatıyor:

” İlk defa 1937 senesinde İstanbul’da Kastamonulu bir adam ‘Kastamonu’ya bir hoca geldi’ diye Üstad Bediüzzaman Hazretlerinden bahsetmişti. Daha sonraları Kastamonu’ya geldikten bir sene kadar geçmişti ki, Üstad Hazretlerini
tanımak şerefine erdim.

Beni nurlara celbeden Otuz İkinci Söz olmuştu. Daha evvel Arapça bildiğim için Hizbü’n-Nurî’yi vermişti. Otuz İkinci Söz’ü okuduğum zaman yattığımda bir rüya görmüştüm. Büyük bir şose, hava ise sümbülî, alakaranlık. Kalabalık insanlar. Bu asrın vazifeli şahsiyeti geliyor. Ekin biçildiği zaman çıkan tırpan sesi işitiyorum. Hışırtı devam ediyordu. Daha sonraki senelerde Üstad’la beraber tevkif edilip Denizli’ye gittiğimiz zaman aynen o yolu orada gördüm. Nazif Çelebi’deki Üstad’ın abası rüyadaki aynı aba idi.”(Son Şahitler-2 s. 127)

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin Kastamonu’da kaldığı süre içinde ona fedakârâne hizmet eden Mehmet Feyzi Efendi’nin,Üstad Bediüzzaman Hazretlerine ve Risale-i Nur’a olan bağlılığı ömrü boyunca devam eder. Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de onu takdir ve tebrik eder, hizmetlerini alkışlar. Üstad Bediüzzaman Hazretleri,Lahika mektuplarında Mehmet Feyzi Efendiden şöyle bahsetmektedir:

“Kastamonu Hüsrevi ve Süleyman Rüştüsü olan Mehmed Feyzi ve Emin’in, Üstadlarının Kastamonu’daki hayatımın bir tarihçesini, hüsn-ü zanla haddimden çok fazla senalarını tebdil etmeyerek kabulümün sebebi şudur ki: ….Feyzi ve Emin’in sadakatlerinin bir kerameti olduğuna kanaat ettiğimdir.” (Emirdağ Lahikası)

SADAKAT

“Risale-i Nur’un serkâtibi Mehmed Feyzi’nin, oraca çok müşkilat ve manialara rağmen harika sadakatini ve Nurlara faik alâkasını, sarsılmadan imana hizmetini bir kaç cihette yapması gösteriyor ki, o küçük bir Hüsrev olduğu gibi, tam bir Hasan Feyzi’dir.” (Emirdağ Lahikası)

“Kastamonu fedakârları namına Kastamonu’nun Hüsrevi ve Rüştüsü olan Feyzi ve Emin’in tebrikli mektubu ve Feyzi’nin malum hadisede hiçbir endişe verecek bir hâl vuku bulmadığını, bilakis bir teşvik kamçısı hükmüne geçtiğini yazması, bizim endişemizi izale etti.” (Emirdağ Lahikası)

“Safranbolu kahramanları Mehmed Feyzi ve Emin’in şehnamelerine iştirakleri ve merkez-i hükumette umumî bir Arabî hattı ve hurufu kursu açılması ve Asa-yı Musa risalesinin fütuhatına ve kerametine alâmet olmasını müjdelemeleri, pek büyük bir inşirah vermesiyle bu kışın bütün çektiğim sıkıntıları hiçe indirdi.” (Emirdağ Lahikası)

NURLARA ÇALIŞMA

“Kastamonu’nun Hüsrevi Mehmed Feyzi’nin hiç sarsılmadan kemal-i iştiyakla Nurlara çalışması ve çalıştırılması ve okutmasını gösteren Nihad’ın ve Abdurrahman İhsan’ın mektupları gösterdiği gibi, oradan gelenler de aynı haberi veriyorlar. Tam şakirtliğini yapıyor, Allah muvaffak eylesin. Âmin.” (Emirdağ Lahikası)

Mehmed Feyzi Efendi’nin Afyon Ağır Ceza Mahkemesindeki müdafasının bir kısmı ise şöyledir:

” İddianâmede beni Üstadım Said Nursî’nin hem sır kâtibi, hem kendisiyle hem Risale-i Nur’la şiddetli alâkalı, hem çok hizmet ettiğimi bahisle bu hareketimi medar-ı mes’uliyet saymış. Ben de buna karşı, bütün kuvvetimle bu ithamı kabül edip iftihar ediyorum. Çünki fıtratımda ilme karşı, gayet kuvvetli bir iştiyak var. Bir delili şudur ki: Denizli hâdisesinde menzilim taharri edildiği vakit beşyüzseksen aded mütenevvi kütüb-ü ilmiye ve Arabiye evimde bulunduğu resmen sabit olmuştur. Benim fakr-ı hâlimle ve gençliğimle ve lisân-ı Arabîde noksaniyetimle beraber bu zamanda binde bir şahısta bulunmayan bu mütenevvi beşyüz seksen cilt kitabı bana toplattıran fevkalâde bir talebelik şevki ve hârika bir aşk-ı ilmîdir. İşte bu fıtrî istidat ile daima hakikî bir Üstad arıyordum. Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükür olsun ki, uzakta aradığımı pek yakında elime verdi.”

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin, Mehmed Feyzi Efendiye yazdığı ve O’nun şahsında bütün Nur Talebelerine hitap ettiği bir mektub ise kısaca şöyle:

“Feyzi kardeşim, (…) Bu hakikata binaen, bu şehre bir kutup, bir gavs-ı âzam gelse, ‘Seni on günde velayet derecesine çıkaracağım’ dese, sen Risale-i Nur’u bırakıp onun yanına gitsen, Isparta kahramanlarına arkadaş olamazsın.” (Kastamonu Lâhikası)

4 Mart 1989 yılında ahirete göç eyleyen Mehmed Feyzi Efendinin kabri Kastamonu’da Gümüşlize mezarlığındadır. Nurkoy olarak, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerine ve talebesi Mehmed Feyzi Efendi’ye Cenab-ı Hak’tan rahmet diliyoruz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir