AFYON MAZNUNLARINDAN RIFAT FİLİZER

l923 Konya’da dünyaya gelen Rıfat Filizer, l948 yılında Afyon Hapishanesinde Bediüzzaman Said Nursî ile birlikte hapis yatmıştır.

Anne tarafından Peygamberimiz (ASM)ın sülâlesine mensub olduğunu dile getiren Rıfat Filizer, “Dedem Muhammed Kudsî Efendi Konya’dan kalkıp, 60 gün kadar yol yürüdükten sonra Şam’a vâsıl olmuş ve Hicrî l2. asrın müceddidi Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî ile görüşerek, Anadolu halifeliğini almış. Tekrar memleketine dönerek irşad hizmetine devam etmiş.” diye hatıralarında anlatmıştır.

İman ve Kur’an tahsil ve terbiyesini Veyiszade Mustafa Kurucu Efendi’den aldığını da anlatan Rıfat Filizer, Ziya Arun ve Mehdi Halıcı vasıtasıyla Bediüzzaman Said Nursi ve Risale-i Nur’ları tanıdığını söylemiştir.

l942 yılında Sabri Halıcı vasıtasıyla Üstad Hazretlerine bir mektup gönderdiğini ifade eden Rıfat Filizer, ”Üstad mektubu alınca beni talebeliğe kabul ettiğini söylemiş. Bu esnada Gençlik Rehberi ile birlikte bazı risaleleri okumuş, çevreme de tanıtmaya çalışıyordum. Çevreme Risale-i Nur’u ve Üstadı tanıtmak için devamlı bir gayret içinde idim. Mesaimi daha ziyade gençler üzerinde teksif etmiştim.”

Pîrî Mehmed Paşa Camiine devam eden ve PTT’nin telgraf bölümünde çalışan Ermenekli Zübeyir Gündüzalp ile karşılaştıgına da hatıralarında yer veren Rıfat Filizer, ”Kendisi ile altı aya yakın meşgul oldum. Böylece, her sahadaki bilgisi ve kültürü ile temayüz etmiş olan Zübeyir Gündüzalp Risale-i Nur’u tanımış oldu. Bu hizmete vesile olmaktan dolayı kendimi gerçekten bahtiyar hissederim.”

l947 yılında asker olarak Ankara’ya gittiğini söyleyen Rıfat Filizer, Afyon Hapishanesi mecarasını ise şöyle dile getirir:

”l948 yılında, askerlik vazifem devam ettiği sırada, bir mektupta ismimin yeralması üzerine, görevli olduğum birliğe gelinerek, çantam ve karyolam aranmış, Risaleler ve Kur’ân-ı Kerîm bulunmuştu. Gece saat 3 civarında polisler beni alarak l. Şubeye getirdiler. İfadeden sonra bana ‘Nurcu olmadığını söyle, serbest bırakalım’ dediler. Nurculuğu reddedemeyeceğimi söyleyince beni kıt’ama iade ettiler. Dokuz gün kıt’ada mahpus kaldım. Sonra Ayaş’ta bir alaya götürdüler. Orada iki ay kaldım. İki ay sonra alay karargâhına çağırtılarak, iki jandarma nezaretinde önce Ayaş’tan Ankara’ya, sonra da Ankara’dan Afyon’a götürüldüm.

23 Nisan l948 ‘de Afyon’a indik. Doğruca Afyon hapishanesine götürüldüm, 2nci koğuşa yerleştirildim. Orada Ahmed Feyzi Kul ile birlikte altı ay kaldım. Ahmed Feyzi Kul bana Üstad’ın yerini tarif etti. Bir teneffüs esnasında, bahçeden, eserlerini tanıyışımdan altı sene sonra Üstadı görmek nasip oldu. Karşılıklı selâmlaştık.

Afyon hapishanesinde Nur talebeleri benimle birlikte l9 kişi olmuştu. Üstad bu rakam üzerine ‘Fesübhânallah! Afyon hapsinde bu l9 rakamı İsm-i Âzama tevafuk etti’ buyurdular. Hapishane idarecileri, defalarca müracaattan sonra, benim, Üstad’ın hizmetlerini görmeme müsaade ettiler. Her gün ikindiden sonra yanına çıkar, hizmetini yapardım. Bu hizmetlerim esnasında sayısız iltifatlarına mazhar oldum. İki mühim sözünü hiç unutamam. Birincisi şudur; ‘Rifat, seni yirmi ferik, üç miralay olarak kabul ediyorum.’ İkinci de şu idi: ‘Rifat, üstadlarım devamlı olarak (şehadet parmağını uzatarak) ‘Bu çocukla meşgul ol’ diye üzerinde durdular. Bunun sırrını anlayamadım. Şimdi senden soruyorum, sen kimlerdensin?’ demesi üzerine ben de, ‘Üstadım, Konya Ayân azasi Zeynelâbidin’in kardeşinin torunuyum’ deyince, ‘Fesübhânallah, demek üstadlarımın beni ikaz etmelerindeki sebep buymuş. Demek ki onlar seni bana teslim etmişler’ buyurmuşlardı.

Hayatını Kur’an ve iman hizmeti Risale-i Nur’a hizmete adamış  Rıfat Filizer, l993 yılı Ağustos ayında rahmet-i Rahmana kavuşmuştur. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir