SELAM VERİNCE İKİ GÜN SORGULANAN, ÇAPRAZZADE ABDULLAH

 

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Barlalı talebelerinden olan Çaprazzade Abdullah Efendi, l884 yılında Barla’da dünyaya gelmiştir. Ticaretle uğraşan Çaprazzade Abdullah Efendi, Üstad Hazretleri ile 1926 yıllarında Barla’da iken tanışmıştır.

l943 ylında Üstad Bediüzzaman Hazretleri Kastamonu’dan Ankara’ya, oradan da Isparta’ya getirilirken, Ankara-Isparta arasında trende Üstad Hazretleri ile görüşmüştür. Çaprazzade Abdullah Efendi, bu görüşmesinden dolayı Isparta’ya vardıklarında iki gün nezarette tutulmuş ve kendisine Üstad Bediüzzaman’la ne için görüştüğü sorulmuştur.

Ankara’ya bir ticarî iş için gittiğini anlatan Çaprazzade Abdullah Efendi, Üstad Bediüzzaman Hazretlerini, 1926 yılında Barla’da aynı mahallede oturdukları için tanıdığını, bundan dolayı trende sohbet ettiğini söyleyince iki gün sonra serbest bırakılmıştır.

Risale-i Nur Külliyatından Lem’alar adlı eserde bir soru münasebetiyle ismi ve bahsi geçmektedir. Bahse konu soru şöyledir:

”Kardeşlerimizden Çaprazzâde Abdullah Efendi gibi bazı adamlar, ehl-i keşiften rivayeten, bu geçen Ramazan’da Ehl-i Sünnet ve Cemaat için bir ferec, bir fütuhat olacağını haber verdikleri halde, zuhur etmedi. Böyle ehl-i velâyet ve keşif neden hilâf-ı vâki haber veriyorlar? Benden sordular.

Ben de, birden, sünuhat kabilinden olarak verdiğim cevabın muhtasarı şudur:

Hadis-i şerifte vârit olmuştur ki, “Bazan belâ nâzil oluyor; gelirken karşısına sadaka çıkar, geri çevirir.”1

Şu hadisin sırrı gösteriyor ki, mukadderat, bazı şerâitle vukua gelirken geri kalır. Demek, ehl-i keşfin muttali olduğu mukadderat mutlak olmadığını, belki bazı şerâitle mukayyet bulunduğunu ve o şerâitin vuku bulmamasıyla o hâdise de vukua gelmiyor.

Fakat o hâdise, ecel-i muallâk gibi, Levh-i Ezelînin bir nevi defteri hükmünde olan Levh-i Mahv-İsbatta mukadder olarak yazılmıştır.2 Gayet nadir olarak Levh-i Ezelîye kadar keşif çıkar. Ekseri oraya çıkamıyor.

İşte bu sırra binaen, geçen Ramazan-ı Şerifte ve Kurban Bayramında ve daha başka vakitlerde, istihraca binaen veya keşfiyat nev’inden verilen haberler, muallâk oldukları şerâiti bulamadıkları için vukua gelmemişler ve haber verenleri tekzip etmiyorlar. Çünkü mukadder imiş, fakat şartı gelmeden o da vukua gelmemiş.

Evet, Ramazan-ı Şerifte bid’aların ref’ine Ehl-i Sünnet ve Cemaatin ekseriyetle hâlis duası bir şart ve bir sebeb-i mühim idi. Maalesef camilere Ramazan-ı Şerifte bid’alar girdiğinden, duaların kabulüne sed çekip ferec gelmedi.

Nasıl ki, sabık hadisin sırrıyla, sadaka belâyı ref’ eder; ekseriyetin hâlis duası dahi ferec-i umumîyi cezb eder. Kuvve-i cazibe vücuda gelmediğinden, fütuhat da verilmedi.” (Lem’alar, On Altıncı Lem’a)

Çaprazzade Abdullah Efendi, l947 yılında hac vazifesi için gittiği Hicaz’da vefat etmiştir.

 

 

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir