KONYA TALEBELERİNDEN MUSTAFA ÖZSOY

1933 yılında Karaman’nın Sarıveliler kazasına bağlı Adiller köyünde dünyaya gelen Mustafa Özsoy, Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Konya Risale-i Nur Talebeleri arasında yeralmıştır.

İvriz Köy Enstitüsünden mezun olan Mustafa Özsoy, 1955 yılında Diyarbakır’ın Dicle ilçesine bağlı Birsin köyüne öğretmen olarak tayin edilir. Köylülerle iç içe bir hayat yaşamaya başlayan Özsoy’a onların dini hayatı tesir eder. Ölüm aklına gelince içinden çıkamadığı sorularla boğuşmaya başlar. Bu sırada gördüğü bir rüya onun hayatının dönüm noktası olur. Özsoy artık kendisine yol gösterecek bir rehber arar. Birgün Diyarbakır’a arkadaşının yanına gider. Arkadaşı ona Said Nursi Hazretlerinin talebelerinden tanıdığı olduğunu söyler, onlarla tanışmasını ister. Bu teklifi kabul eden Özsoy arkadaşı ile birlikte Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerinden Mehmet Kayalar’ın yanına giderler.

Gittiği ortam Özsoy’un dikkatini çeker. Temiz giyimli insanlar insanın mahiyeti üzerine müzakere halindedirler. Hayli etkilenen Özsoy’a ayrılırken Yirmi Üçüncü Söz, Gençlik Rehberi,Hanımlar Risalesi hediye edilir. Köye dönen Özsoy, elde ettiği yeni bilgilerini köylülerle paylaşır. Namaz kılmaya başlar. Teravih namazında onu da saflar arasında gören köylüler mutlu olur.

Teravih Namazı sonrası Özsoy Öğretmen, köylülere Yirmi Üçüncü Sözü okur:

”İnsan nur-u iman ile alayıilliyine çıkar, cennete layık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile esfel-i safiline düşer, cehenneme ehil bir vaziyete girer.”

Artık Özsoy Öğretmen için yeni bir hayat başlar. Akşam namazı sonrası köy camiinde risaleleri okur. Bu kafi gelmeyince köy odasında derslere devam eder. Köyde bir anda büyük bir faaliyet başlar. Köylüler okunanı anlamak için Türkçe öğrenmeye, Özsoy’da okuduğunu daha iyi anlatabilmek için köylülerden Kürtçe öğrenmeye başlar. Bu eğitim iki yıl sürer.

1957 yılında tayini Konya merkeze bağlı Çamurluiğrete çıkar. Özsoy burada da köylülere risale dersleri yapar. Bu arada okuduğu kitapların Müellifini merak eder. Emirdağ ilçesinde mecburi ikamete tabi tutalan Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ziyaret eder. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ona şöyle hitap eder:

”Kardeşim benim nazarımda iki sınıf çok ehemmiyetlidir,birisi subay, diğeri öğretmenler. Bence bir öğretmen yüz vaiz kadar bu memlekete faydalı olabilir. Dindarbir subay Türk Ordusunun en sağlam temeli ve unsurudur. Bu iki sınıfa çok önem veririm.”

Özsoy’un dini hayatını yaşamak ve etrafına da dini telkinler vermesi ise bazı memurları rahatsız eder. 1959 yılında Bulduk köyüne sürgün gönderilir. Burada da Risale-i Nur hizmetine devam eden Özsoy Öğretmen için takipli, sıkıntılı, sürgünlü yeni bir dönem başlar. Hakkında yasak kitap okuduğu gerekçesi ile şikayetler artar. 1960 İhtilali ile baskı ve soruşturmalar hız kazanır. Adapazarı Subatağı köyüne sürgün gönderilir. Özsoy, yine camide köylülerle namaz kılar, onlara risale dersi yapar. Öğrencilerine de uygulamalı din dersleri verir.

Jandarma takibi, baskınlar evinin aranmaları Özsoy’u yolundan döndürmez. Kendisine düşmanlık yapan bir öğretmen birgün okuldaki büstü kırıp, Özsoy Öğretmenin çekmecesine koyar, sonra da şikayet eder. Mahkemeye çıkarılan Özsoy, hakimin bu konudaki sorusuna şu cevabı verir:
”Bir katil öldürdüğü kişiyi sandığında saklar mı?” sözü ile bu iftiradan beraat eder.

1966 yılında, ”koltuğunda Risale-i Nurları taşımak ve köylülerle dini sohbet yapmak” suçlamalarıyla öğretmenlikten ihraç edilir. Bundan sonra Özsoy’un hayatında tutuklamalar ve hapisler başlar. Konya’da, Hadim’de, Çumra’da cezaevlerinde kalır. Bu sırada af çıkar, ondan faydalanır. Ankara’da misafir kaldığı medrese polis tarafından basılır,55 gün tutuklu kalır. Daha sonra Ankara’da, Mersin’de cezaevlerinde hapis yatar.

Konya’ya dönen Özsoy diyanette murakıplık yapmaya başlar. Bu arada fotoğraf sanatına merak eder. Minyeli Abdullah romanını kendini başrolde kurgulayarak oğlu Abdülkadir ile birlikte çekmeye çalışır. 1979 yılında Konya Halk Eğitim Müdürü görevine getirilir. 9 ay sonra askeri darbe olur, dindarlığı sebebiyle yeniden tutuklanır. 7 ay tutuklu kalır. Çıktığı ilk mahkeme de beraat eder. Öğretmenlik görevine iade edilir. 1983 yılına kadar bu görevi sürdürür, ve emekli olur.

Risale-i Nur yolunda yılmadan, meşakkatli bir hayat süren Mustafa Özsoy, 14 Şubat 2001 yılında vefat eder. Kendisine Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir