Girdi yapan Nurköy

SİYASET HİÇ ANLAMADIĞIM BİR İŞ

Şu fıkra Hulûsi’nindir. Esasen siyaset anlamadığım bir iş; şunun bunun âmâline hizmet, menfurum. Zilletle yaşamak, tahammül edemediğim hallerdir. Felillâhilhamd, Allah’ımız bir, Peygamberimiz bir, kitabımız bir, dînimiz bir, ilâ âhir. Bu bir birler, bize yekdiğerimizi Allah için sevmek kaydını sağlamlaştırmakla beraber, ruhî, kalbî, ebedî, lâyemût bir birlik temin etmektedir. Hamd ve şükürler olsun, mü’miniz. Hayatta tesadüf […]

İMRAN BİN HUSAYN (RA)

Peygamber Efendimizin davetine ilk uyan sahabilerden biri de İmran bin Husayn idi. İslam davasına gönül veren İmran, başına gelecek hertürlü çile ve ıstırabı peşinen kabul etmişti. O, İslam’la müşer­ref olduğu sırada, babası Husayn henüz müşriklerin safındaydı. İmrân, babasın­dan yüz çevirmesine rağmen, bir yandan babasının da Müslüman olmasını, putlara tapmaktan vazgeçerek, kâinatın sahibi Yüce Al­lah’a kul […]

ŞEFKAT AŞKLA KARIŞTIRILMAMALI

بِاسْمِهِ بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki, Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsrâ Sûresi, 44 ncü ayeti” اَلرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ isimleri بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ’e ”Rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Rahmân Allah. İnanan kullarına pek özel ikramları olan Rahîm Allah.” girdiklerinin ve her mübarek şeyin başında zikredilmelerinin çok hikmetleri var. […]

GÜL AİLESİNDEN, İBRAHİM GÜL

Risale-i Nur’un neşrine büyük katkı sağlamış evini teksir makinesine tahsis etmiş Savlı bir Nur Talebesi olan İbrahim Gül, 1892 yılında Sav’da dünyaya gelmiştir. El yazması ile çoğaltılan risaleleri, matbaaların basmaya yanaşmaması üzerine, 1953 yılında Risaleleri teksir makinası ile çoğaltmak için bir teksir makinası alınır. Makine için güvenli bir yer aranır.Hizmet denince kelle koltukta yürüyen İbrahim […]

KILIÇ İHTİYARA HÜRMET ETMEZ

Mevlana Hazretleri’nin Mesnevi adlı eserinde Hazret-i Hamza (RA) ın,ölüm hakikatı ile ilgili hayli enteresan ve oldukça ibretli şöyle bir hikâyesi yer almaktadır. Peygamber Efendimiz(ASV)ın amcası Hazreti Hamza(RA) gençlik çağında savaşa daima zırh giyerek girerdi. Son zamanlarında ise savaş saflarına zırhsız olarak katılır, göğsü açık ve vücudu çıplak olarak savaşırdı. Onun bu hâlini gören halk dediler […]

NURDAKİ RAHMET YAĞMURU

Aziz kardeşlerim; Risale-i Nur’un zuhurundan kırk sene evvel, geniş bir hiss-i kablelvuku, acip bir tarzda, hem bende, hem bizim köyde, hem nahiyemizde tezahür ettiğini şimdi bir ihtar-ı mânevî ile kat’î kanaatim gelmiş. Şefik ve kardeşim Abdülmecid gibi eski talebelerime bu sırrı fâş etmek isterdim. Şimdi Cenâb-ı Hak sizlerde çok Abdülmecid’leri ve çok Abdurrahman’ları verdiği için, […]

MUAMMER BİN ABDULLAH (RA)

İslamiyet’in ilk yıllarında müslüman olan Muammer bin Abdullah, ikinci kafileyle Habeşistan’a hicret edenler arasında yeraldı. Bir müddet Habeşistan’ta kaldıktan sonra Mekke’ye dönen Muaammer(RA) hicret emri üzerine Medine’ye hicret etmekte bi­raz gecikir, bu sebeple yapılan savaşlara iştirak edemedi. Medine de Peygamber Efendimiz (ASV)ın hizmetinde bulunan Muammer bin Abdullah(RA) Re­sû­lul­lah’ın devesi üzerinde bulunan “mahmil”i düzenlemekle vazifelendirilmiştir. Bir […]

CESARETİN KAYNAĞI İMAN

”Evet, her hakikî hasenât gibi, cesaretin dahi menbaı imandır, ubûdiyettir. Her seyyiât gibi cebânetin dahi menbaı dalâlettir. Evet, tam münevverü’l-kalb bir âbidi, küre-i arz bomba olup patlasa, ihtimaldir ki, onu korkutmaz. Belki, harika bir kudret-i Samedâniyeyi lezzetli bir hayretle seyredecek. Fakat, meşhur bir münevverü’l-akıl denilen kalbsiz bir fâsık feylesof ise, gökte bir kuyrukluyıldızı görse, yerde […]

MÜSLÜMAN İLE MÜMİN ARASINDAKİ FARK

Müslüman ile mümin arasında ne fark vardır? Müslüman insan mümin olmaz mı? İslamiyeti kabul edip kelime-işehadet getiren insan müslüman olur. Müslüman olan insan, Allah’ın emir ve yasaklarını ve imanı kalbine geçirirse o zaman mümin olur.Müslüman ile mümin arasındaki farklar, Kur’an’ı Kerim’de Hucurat Suresi 14 ncü ayet şöyledir : “Göçebe Araplar biz iman ettik, diyorlar. Onlara […]

RİSALE-İ NUR KENDİNİ MÜDAFAA EDER

Aziz, sıddık, metin, sarsılmaz, sebatkâr, fedakâr, vefadar kardeşlerim; Bilirsiniz ki, Ankara ehl-i vukufu Risale-i Nur’a ait kerametleri ve işaret-i gaybiyeleri inkâr edememişler. Yalnız, yanlış olarak o kerametlerde beni hissedar zannedip itiraz ederek, “Böyle şeyler kitapta yazılmamalıydı, keramet izhar edilmez” diye hafif bir tenkide mukabil, müdafaatımda onlara cevaben demiştim ki: Onlar bana ait değil ve o […]