Girdi yapan Nurköy

SAFRANBOLU’LU BERBER HIFZI BAYRAMOĞLU

1907 yılında Safranbolu’da dünyaya gelen Hıfzı Bayramoğlu, evladı Hüsnü Ağabey’i genç yaşta Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetine vermiştir. Mesleği berberlik olan Hıfzı Bayramoğlu, risalelerde Berber Hıfzı, Hıfzı, Hıfzı Bayram isimleriyle yer almıştır. Safranbolu’da berberlik yapan Hıfzı Bayram, Kastamonu’da sürgün olan Üstad Bediüzzaman Hazretlerini 1942 yılında ziyaret eder. Ziyarette, Üstad Hazretlerinin sorusu üzerine “iki tane oğlu” olduğunu […]

ŞAHS-I MANEVİ NİÇİN ÖNEMLİ

Her zaman sıkça karşılaştığımız, şahs-ı manevi nedir? Niçin çok önemlidir? Risale-i Nur Külliyatında sıkça yeralan bir tabir olan şahsı manevi kısaca, “Aynı gaye için çalışan bir topluluğun manevî kişiliği” yani insanların “Manevi kar için ortak çalışma yapan fertlerin kazanç şirketi” şeklinde anlatılabilir. Emirdağ Lahikasında yer alan : “Bu zaman, cemaat zamanıdır. Ferdî şahısların dehası, ne […]

EZA CEFA VE İŞKENCELERE

İkinci Mesele: Bayramın ikinci gününde, teneffüs için kırlara çıktığım zaman, ehemmiyetli bir memur tarafından beş vecihle kanunsuz bir taarruza mâruz kaldım. Cenâb-ı Hak, rahmet ve keremiyle, belime, başıma yüklenen Risale-i Nur eczalarını ve ruhuma ve kalbime yüklenen şakirtlerinin haysiyet ve izzet ve rahatlarını muhafaza için, fevkalâde bir tahammül ve sabır ihsan eyledi. Yoksa, bir plân […]

SÜHEYL BİN BEYDA (RA)

Annesinin adıyla anılan Süheyl bin Beyda, İslamın ilk yıllarında İlahi davete uyanlardandır. İlk müslümanlar arasında yeralan Süheyl bin Beyda, Müslümanlığını açıkca ilan ettiği için pek çok zulüm ve işkencelere maruz kalmıştır. Mekke de müşriklerin işkence ve zulümlarının artması üzerine Peygamber Efendimiz’in, Habeşistan’a hicret emrine uyan Süheyl bin Beyda, kendi ile beraber onbeş kişilik ilk kafileyle […]

KABİRDE BEKLEYEN RUHLAR

BEŞİNCİ SUALİNİZİN MEÂLİ: Kıyametin hâdisâtından ervâh-ı bâkiye müteessir olacaklar mı? Elcevap: Derecatlarına göre müteessir olacaklar. Melâikelerin tecelliyât-ı kahriyede kendilerine göre müteessir oldukları gibi müteessir olurlar. Nasıl ki bir insan, sıcak bir yerde iken, hariçte kar ve tipi içinde titreyenleri görse, akıl ve vicdan itibarıyla müteessir olur. Öyle de, zîşuur olan ervâh-ı bâkiye, kâinatla alâkadar oldukları […]

NUR ŞAKİRDİ AHMED KUREYŞİ(ÖZKAN)

Kastamonu Nur Talebeleri arasında yeralan Ahmed Kureyşi, 1909 yılında Devrakani ilçesinde dünyaya gelmiştir. Hatıralarında, Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Kastamonu’da sürgün olduğu dönemde Kastamonu’da iki dükkânı olduğunu, birisinde imal, diğerini satış yeri olmak üzere kullandıklarını anlatan Ahmed Kureyşi (Özkan),gördüğü bir rüya üzerine imalatını yaptıkları cevizli ezmeden bir miktar alarak Üstad Hazretlerini ziyarete gittiği ifade ederek, ”Üstad bana, […]

VEFAT EDEN BİR KİMSENİN ARKASINDAN

Vefat eden bir kimsenin yanına gidilği zaman ne yapıp nasıl davranmalıyız? İnsanlar, ölüm olayı karşısında ilk anlarda ne yapacaklarını ne söyleyeceklerini şaşırırlar. İşte o şaşkınlık anında paniğe kapılmadan, teslimiyet göstererek güzel temennilerde bulunmak çok önemlidir. Herşeyimizde rehber aldığımız Peygamber Efendimiz (ASM)in bu konuda hadis kitablarında yeralan Ebu Seleme Abdullah İbni Abdülesed el-Mahzumî(RA)ın vefatı üzerine yapmış […]

MUSİBET VE BELALAR

”Bir zaman, eski Harb-i Umumîde, düşmanların ehl-i İslâma ve bilhassa çoluk ve çocuklara ettikleri katl ve zulümlerinden pek çok müteellim oluyordum. Fıtratımda şefkat ve rikkat ziyade olduğundan, tahammülüm haricinde azap çekerdim. Birden kalbime geldi ki, o maktul masumlar şehîd olup veli olurlar; fâni hayatları, bâki bir hayata tebdil ediliyor. Ve zâyi olan malları sadaka hükmünde […]

AMİR BİN RABİA (RA)

Amir bin Rabia, Hanımıyla birlikte İslamın davetini duyar duymaz kabul edip ilk müslüman olanlardandır. Müşriklerin baskıları yüzünden hanımıyla beraber iki defa Habeşistan’a hicret eden Amir bin Rabia, daha sonra Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret ettiğini öğrenir öğrenmez hemen Medine’ye hicret ederek ilk muhacirler arasında yer aldı. Amir bin Rabia, Hz. Hamza ve Abdullah bin Cahş kumandasındaki […]

KULUN MUTLAK TEVEKKÜLÜ

Aziz kardeşim; senin birinci sualin ki, “Sahabeler nazar-ı velâyetle müfsitleri neden keşfedemediler? Tâ, Hulefâ-yı Râşidînin üçünün şehadetini netice verdi. Halbuki, küçük Sahabelere, büyük velîlerden daha büyük deniliyor.” Elcevap: Bunda iki makam var. Birinci Makam Dakik bir sırr-ı velâyetin beyanıyla sual halledilir. Şöyle ki: Sahabelerin velâyeti, velâyet-i kübrâ denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarikine uğramayarak, doğrudan […]