Girdi yapan Nurköy

ATABEYLİ HAFIZ KÜÇÜK LÜTFÜ

Risale-i Nur’un Lahika Mektuplarında ismi sıkça geçen Küçük Lütfü, 1900 yılında Isparta’ya bağlı Atabey’de doğmuştur. Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin, ”has talebelerin içinde letâfet-i kalbiyle mümtaz Küçük Lütfi” iltifatına mazhar olan Lütfü, 1934 yılında Eskişehir Hapsinde Üstad Hazretleri ile beraber hapis yatmıştır. Hafız olan Küçük Lütfü, Risale-i Nur’un saff-ı evvel talebelerinden olup Atabey’de çocuklara Kur’an ve Risale-i […]

ÜSTADINIZ LAYUHTİ DEĞİL …

Risale-i Nur eserlerinin Müellifi Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini, bazıları hatasız ve kusursuz olarak görüyor? Bu konudaki görüsünüz nedir? Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerine bakarken “hatasız ve kusursuz bir insandır” diye bakmamak gerektiğini, bizzat Üstadımız kendisi şöyle ifade ediyor: “Aziz kardeşlerim, Üstâdınız lâyuhtî değil… Onu hatâsız zannetmek hatâdır.” Barla Lahikalarında yer alan bu konudaki mektub şöyledir: ”Kardeşim […]

HAKİM DEĞİLİZ MAHKUMUZ

Risale-i Nur talebelerinin hasları olan sahip ve vârisleri ve haslarının hasları olan erkân ve esasları olan kardeşlerime bugünlerde vuku bulan bir hâdise münasebetiyle beyan ediyorum ki, Risaletü’n-Nur hakaik-i İslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor. Kat’î ve çok tecrübelerle anlaşılmış ki,imanı kurtarmak ve kuvvetlendirmek ve tahkikî yapmanın en kısa ve en kolay yolu […]

MÜSTAZ’AFUN GRUBUNDAN EBU FÜKEYHE(RA)

Mekke’de İslamiyeti duyunca ilk kabul edenlerden biri olan Ebu Fükeyhe, Yemen’in Ezd kabilesine mensup olup Kureyş’in ileri gelenlerinden Safran bin Ümeyye’nin kölesiydi. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette, ”müstaz‘afun” zayıf bırakılmış kimseler olarak nitelendirilen Bilal-i Habeşi, Ammar bin Yasir, Amir bin Füheyre, gibi kimsesiz, ezilmiş müslümanlar grubuna Ebu Fükeyhe de dahildi. Bunların Mekke’de yakınları bulunmadığı gibi koruyucuları […]

ALEM-İ MADDİ İLE ALEM-İ RUHANİ

BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME Fütûhât-ı Mekkiye sahibi Muhyiddin-i Arabî (k.s.) ve İnsan-ı Kâmil denilen meşhur bir kitabın sahibi Seyyid Abdülkerim (k.s.) gibi evliya-yı meşhure, küre-i arzın tabakat-ı seb’asından ve Kaf Dağı arkasındaki arz-ı beyzâdan ve Fütuhat’ta “meşmeşiye” dedikleri acaipten bahsediyorlar, “Gördük” diyorlar. Acaba bunların dedikleri doğru mudur? Doğru ise, halbuki bu yerlerin yerde yerleri yoktur. Hem […]

KULEÖNLÜ İBİŞOĞLU MEHMED

İbişoğlu Hacı Mehmed, Isparta’nın Atabey ilçesinin Kuleönü köyünde 1900 yılında doğmuştur. Kuleönü de Risale-i Nur’un ilk talebeleri arasında yeralan İbişoğlu Mehmed’in mesleği demirciliktir. Risaleleri hem yazan hemde etrafına yazdırmaya gayret eden İbişoğlu Mehmed’in Lahika mektublarında birçok fıkrası bulunmaktadır. ”Kuleönü karyesinden İbişoğlu Mehmed’in bir fıkrasıdır Muhterem Üstadım Efendim! Kardeşim Mustafa, risaleleri yazmaya başlayalı beş sene oldu. […]

SEKİZ YIL SÜREN AFYON MAHKEMESİ

Risale-i Nur’un Üçüncü Medrese-i Yusufiye ismi verilen Afyon Mahkemesi safahatı nasıl başlamış ve nasıl sonuçlanmıştır? Üstad Bediüzzaman Said Nursi, 1944 yılında mecburi ikamete tabi tutulduğu Afyon’un Emirdağ ilçesinden alınarak, 1948’de 53 talebesiyle birlikte Afyon Ağır Ceza Mahkemesince tutuklanır. Hapis müddeti içerisinde büyük sıkıntılara maruz kalır, Afyon’un en şiddetli soğuğunda kırık camlı, sobasız bir odada, bazan […]

RİSALE-İ NURA BİR BEŞİK

Münazarat namındaki eserde, bazı lâtife suretinde bazı kayıtlar, haşiyecikler bulunur. O eski zaman telifinde zarifü’t-tab’ talebelerine bir mülâtafe nev’indendir. Çünkü onlar, o dağlarda beraberindeydiler. Onlara ders suretinde beyan ediyormuş. Hem bu Münazarat risalesinin ruhu ve esası hükmünde olan hâtimesindeki Medresetü’z-Zehrâ hakikatı ise, istikbalde çıkacak olan Risale-i Nur’a bir beşik, bir zemin izhar etmek idi ki, […]

YEMENLİ DIMAD BİN SALEBE (RA)

Yemen’in Ezd-i Şenue kabilesinin reisi olan Dımad bin Salebe, Peygamber Efendimiz ile Cahiliye döneminden dostluğu vardı. Tıp ve kehanetle uğraşır ve ilim elde etmeye çalışırdı. Dımad bin Salebe, bir defasında umre yapmak için Mekke’ye gelmişti. Mekke’de bir sokak başında bir araya gelmiş müşrik ileri gelenleri dertleşiyordu. Ebu Cehil, Utbe bin Re­bia ve Ümeyye bin Halef […]

ÜSTAD HAZRETLERİNİN ÜÇ ŞAHSİYETİ

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin üç şahsiyetinin olduğu anlatılır, bu üç şahsiyeti nedir? Üstadımız Bediüzzaman Hazretleri, kendisinin üç şahsiyetinin olduğunu ve bunlarında birbirinden uzak olduğunu eserlerinde bahseder. Mektubat, adlı eserinin Yirmi Altıncı Mektub’ta bu üç şahsiyet anlatılır. Adı geçen eserden beraberce bu üç şahsiyeti okuyalım: “İşte, bu biçare kardeşinizde üç şahsiyet var. Birbirinden çok uzak, hem de […]