Girdi yapan Nurköy

NURUN AVUKATI AHMED HİKMET

1912 Afyon doğumlu olan Ahmet Hikmet Gönen, Üstad Bediüzzaman Hazretleri ve talebelerinin 1948 Afyon Mahkemesi avukatlığını yapmıştır. Risale-i Nur’da, ‘Avukat Hikmet’ olarak adı geçen Ahmet Hikmet Gönen, Afyon Baro Başkanlığı görevinde de bulunmuştur. Ahmet Hikmet Gönen, 1948 yılında,adliyeye Üstad Bediüzzaman’ı ziyarete gitmiş, ilk defa adliye koridorunda karşılaşıp selamlaşmıştır. Avukat olduğunu söyleyince, Üstad Bediüzzaman Hazretleri, “Allah […]

AKREBİYET VE KURBİYET-İ İLAHİYE

Akrebiyet-i İlahiye ile, Kurbiyet-i ilahiye arasındaki fark nedir? Akrebiyet, Allah’ın kula olan yakınlığı hissedip bu noktada marifet kazanmak iken,Kurbiyet, kulun kendi gücü ve çalışması ile Allah’a yaklaşma çabasıdır. Güneş ısı ve ışığı ile bizim göz bebeğimize kadar girmiştir; biz bunu hissedip bu noktadan güneşe baksak güneşi hakiki anlamda tanıyabiliriz. Lakin güneşi tanımak için güneşin üzerimizdeki […]

NURANİ TOHUMLARIN MAHSULATI

Aziz, sıddık kardeşim; Camide az görüştük, lüzumlu bazı şeyler söyleyeceğim, hatırında kalsın. Evvelâ: Bedre’deki yüz senelik vazifeyi on sene zarfında gören Sabri kardeşimizin samimî dostları olan Hakkı, Hulûsi, (?) Mehmed ve Barla’da Şamlı, Süleyman, Bahri gibi kıymettar kardeşlerimize benim tarafımdan çok selâm ediyorum. Saniyen: Küçük Ali’nin büyük kardeşi mübarek Mustafa’nın Abdurrahman’dan irsiyet aldığı vazifesini, kahraman […]

SUFFE ASHABINDAN AMİR BİN FÜHEYRE(RA)

Amir bin Füheyre, İslamı ilk duyunca,kelime-i şehadet getirip müslüman olan kölelerdendir. Peygamber Efendimizin,ilk daveti ile, İlahi aşka tutulan Amir bin Füheyre köle olmasına rağmen,kalbinde duyup,vücudunun bütün zerrelerinde hissettiği îman lezzetini açıkca ilan etti. Amir, “Bu vücut mutlaka birgün toprak olacak, nefsin elinde bir oyuncak olan bu beden mutlak çürüyecek, öyleyse bu dünyada bu kadarcık işkenceye […]

TELAŞ, MERAK, ENDİŞE HASTALIĞI ARTTIRIR

İKİNCİ MESELE: Maddî musibetleri büyük gördükçe büyür, küçük gördükçe küçülür. Meselâ, gecelerde insanın gözüne bir hayal ilişir. Ona ehemmiyet verdikçe şişer, ehemmiyet verilmezse kaybolur. Hücum eden arılara iliştikçe fazla tehacüm göstermeleri, lâkayt kaldıkça dağılmaları gibi, maddî musibetlere de büyük nazarıyla, ehemmiyetle baktıkça büyür. Merak vasıtasıyla o musibet cesetten geçerek kalbde de kökleşir, bir mânevî musibeti […]

MÜBAREKLERLER KAHRAMANLARINDAN HAFIZ AHMED

Mübarekler Heyetinden Kuleönlü Mustafa Hulusi’nin oğlu  olan Hafız Ahmed 1929 yılında Kuleönün de doğmuştur. Büyük Ruhlu Küçük Ali’nin de yeğenidir. Hafız Ahmed, Risale-i Nur’da peder ve amcaları sisteminde Risale-i Nur’a hizmet etmiş bir nur talebesi olarak ismi geçmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, bir mektubunda Hafız Ahmed’in Risale-i Nur’a hizmet etmesini yeniden Abdurrahman’ın dünyaya gelmesi gibi kendisini […]

NUR TALEBESİ KERAMET İSTEMEZ

Risale-i Nur Talebeleri manevi keşfiyat ve kerametleri dünyada aramıyorlar acaba neden? Bir Nur Talebesinin en büyük hedefi, vazifesi tahkiki imanı elde edip, sonra başka muhtaç gönüllere ulaştırmaktır. Şahsı için manevi keşif ve keramet peşinde koşmak Risale-i Nur Talebelerinin ihlasla yapmaya çalıştıkları iman hizmetine uygun olmaz. Bu sebeble, Risale-i Nur şakirtleri manevi zevk ve manevi kerametleri […]

ÜSTADIMIN YANINDA OLSAYDIM

Zeki’nin fıkrasıdır. Ben istiyorum ki, bir an evvel bir yere çekileyim de, mesâiden hariç zamanlarımı, o ulvî ve mukaddes hazine-i hakikat ve âsâr-ı giran-bahâ hizmetinde devama başlayayım. Fakat bugünlük bu yüce emelimin husulünden, bizzarure ve bilmecburiye mahrum kalıyorum. Hiç olmazsa şu günlerde elimde, o mütalâası gönüllere ve kalblere bir safâ-yı sermedî ve câvidânî bahşeden kitab-ı […]

EBU SEBRE BİN EBU RÜHM(RA)

Peygamber Efendimiz(ASM)ın halası Berre bin Abdulmuttalip’in oğlu Ebu Sebre bin Ebi Rühm, Mekke’li ilk müslümanlardandır. Müşriklerin her gün biraz daha şiddetini artıran eziyet, hakaret ve işkence­leri neticesinde Mekke, Müslümanlar için yaşanmaz bir şehir haline gelmişti. Günden güne artan bu eza ve cefalar,dini ibadetlerini de yapmalarına imkan vermiyordu.Ebu Sebre’de bu işkence ve  hakaretlere uğrayanlardandı. Müşriklerin, bu […]

SAĞLAM İMAN VESVESEYE DÜŞMEZ

Şu nevi vesvesenin en mühimi budur ki: Vesveseli adam, imkân-ı zâtî ile imkân-ı zihnîyi birbiriyle iltibas eder. Yani, birşeyi zâtında mümkün görse, o şeyi zihnen dahi mümkün ve aklen meşkûk tevehhüm eder. Halbuki, ilm-i kelâmın kaidelerindendir ki, imkân-ı zâtî ise yakîn-i ilmîye münâfi değil ve zaruret-i zihniyeye zıddiyeti yoktur. Meselâ, şu dakikada Karadeniz’in yere batması, […]