Girdi yapan Nurköy

KUR’AN’A İMANA HİZMET ETMEK

Hulûsi Beyin fıkrasıdır. Üstad-ı muhteremim efendim; Bu mektubun mühim bir hususiyeti var. O da, tarik-ı velâyet serlevhasını taşıyan ve çok ehemmiyetli bir mevzuu ihtiva etmesidir. Evet, اَلاٰۤ اِنَّ اَوْلِيَاۤءَ اللهِ لاَخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَهُمْ يَحْزَنُونَ “Bilin ki, Allah’ın dostları için ne bir korku vardır, ne de onlar mahzun olurlar.” Yûnus Sûresi, 62 nci ayeti) âyet-i celilesine […]

VEHB BİN SAD BİN EBİ SERH (RA)

Miladi 590 yılında Mekke’de doğan Vehb Bin Sad Bin Ebi Serh, Beni Malik bin Huseylilerdendir. Annesi Eşarilerden Muhane Bint-i Cabir’dir. İslamiyetin ilk yıllarında iman edip müminler arasına katılan ve Sahabe olan Vehb Bin Sad Bin Ebi Serh, İkinci Habeşistan hicretine katılmıştır. Uzun yıllar Habeşista’ta kalan Vehb Bin Sad Bin Ebi Serh, buradan Medine’ye hicret etmiştir. […]

SÜNNETİ EKSİKSİZ YERİNE GETİRMEK

DOKUZUNCU NÜKTE Sünnet-i Seniyyenin herbir nev’ine tamamen bilfiil ittibâ etmek, ehass-ı havassa dahi ancak müyesser olur. Ona bilfiil olmasa da, binniyet, bilkast, taraftarâne ve iltizamkârâne talip olmak, herkesin elinden gelir. Farz ve vâcip kısımlara zaten ittibâa mecburiyet var. Ve ubudiyetteki müstehap olan Sünnet-i Seniyyenin terkinde, günah olmasa dahi, büyük sevabın zayiatı var. Tağyirinde ise büyük […]

MURADİYELİ TERZİ KAMİL ACAR

Kamil(Kemal) Acar, Van’nın Muradiye ilçesinde 1918 yılında dünyaya gelmiştir. Muradiye de terzi esnafı olarak tanınmıştır. Van ve civarında Nur Talebeleri ile iman ve Kur’an hizmetinde bulunan Kamil Ağabey, çeşitli zamanlarda Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret edip elini öpmüştür. Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ilk defa 1952 yılının Haziran Ayında bir Ramazan günü Emirdağ’da ziyaret eden Kamil Ağabey, o […]

İ’CAZ-I KUR’AN’DA İKİ MEZHEP VAR

Eğer denilse: Bazı muhakkik ulema demişler ki: “Kur’ân’ın bir sûresine değil, birtek âyetine, hattâ birtek cümlesine, hattâ birtek kelimesine muaraza edilmez ve edilmemiş.” Bu sözler mübalâğa görünüyor ve akıl kabul etmiyor. Çünkü beşerin sözlerinde Kur’ân cümlelerine benzeyen çok cümleler var. Bu sözün sırr-ı hikmeti nedir? Elcevap: İ’câz-ı Kur’ân’da iki mezhep var: Mezheb-i ekser ve râcih […]

DÜNYAYA DİNE TERCİH

Evvelce, hayat-ı dünyeviyeyi hayat-ı uhreviyeye tercih etmeye dair yazılan iki parçaya tetimmedir. Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye […]

MİSBAH BİN ÜSASE (RA)

Kureyş Kabilesinin Muttalib oğulları koluna mensup olan Misbah bin Üsase, Mekke’de doğmuştur. Asıl ismi Avf olmasına rağmen lakabı Misbah ile tanınmıştır. Annesi Ümmü Misbah bint-i Ebu Ruhm, Hz. Ebubekir (RA)ın teyzesinin kızıdır. Babası Üsase bin Abbad’tır. Küçük yaşta babasını kaybettiği için yetim büyümüştür. Misbah, Peygamber Efendimiz’in Mekke’de insanları gizli olarak İslama davet ettiği dönemde davete […]

HARİKA VE CİHANGİR BİR ZAT

Üçüncü Hakikat Müdebbiriyet ve idare hakikatidir. Yani, gayet dehşetli ve sür’atli ecram-ı semâviyeyi ve gayet istilâcı ve karıştırıcı unsurları ve gayet ihtiyaçlı, zaafiyetli mahlûkat-ı arziyeyi kemâl-i intizam ve muvazene ile idare etmek, birbirlerine muavenettar yapmak ve imtizaçkârâne idare etmek ve tedbirlerini görmek ve bu koca âlemi bir mükemmel memleket, bir muhteşem şehir, bir müzeyyen saray […]

OSMAN YÜKSEL SERDENGEÇTİ

Osman Yüksel Serdengeçti, 15 Mayıs 1917 yılında Antalya’nın Akseki ilçesinde dünyaya gelmiştir. Asıl ismi Osman Zeki Yüksel’dir. Akseki Müftülerinden Salim Yüksel’in oğlu, Eski Diyanet İşleri Başkanlarından Ahmed Hamdi Akseki’nin de yeğenidir. İlkokulu Akseki’de, ortaokulu Antalya’da, liseyi de Ankara’da okumuş, Dil Tarih Cografya Fakültesi Felsefe bölümü son sınıfında okurken 3 Mayıs 1944 de meydana gelen talebe […]

KUR’AN’LA MUARAZA KABİL DEĞİL

Eğer denilse: “Nasıl biliyoruz ki, kimse muaraza edemedi ve muaraza kàbil değil?” Elcevap: Eğer muaraza mümkün olsaydı, herhalde teşebbüs edilecekti. Çünkü muarazaya ihtiyaç şedit idi. Zira dinleri, malları, canları, iyalleri tehlikeye düşüyor; muaraza edilseydi kurtulurlardı. Eğer muaraza mümkün olsaydı, herhalde muaraza edecektiler. Eğer muaraza edilseydi, muaraza taraftarları kâfirler, münafıklar çok, hem pek çok olduğundan, herhalde […]