Girdi yapan Nurköy

MAHREM BİR SUALE CEVAP

Mahrem bir suale cevaptır. Şu sırr-ı inâyet, eskiden mahremce yazılmış, On Dördüncü Sözün âhirine ilhak edilmişti. Her nasılsa ekser müstensihler unutup yazmamışlardı. Demek münasip ve lâyık mevkii burasıymış ki, gizli kalmış. Benden sual ediyorsun: “Neden senin Kur’ân’dan yazdığın Sözlerde bir kuvvet, bir tesir var ki, müfessirlerin ve âriflerin sözlerinde nadiren bulunur? Bazan bir satırda bir […]

ÜÇYÜZ BİN ALTIYÜZ YİRMİ HARF

Aziz, sıddık kardeşlerim; Sizi tebrik ediyoruz; hakikaten müdakkik hâfızlarsınız. Hüsrev’in yazdığı Kur’ân’da incecik sehivlerini bulmanız, hıfzınızın kuvvetine tam delâlet ediyor. Bizler size minnettar olduk ve teşekkür ediyoruz. Cenâb-ı Hak sizlerden ebeden râzı olsun. Bu münasebetle, Risale-i Nur’un bir kahramanı olan Hüsrev, Risale-i Nur’un hizmetinde gösterdiği harikaları nümune olmak için bir kısmını beyan edeceğiz. Şöyle ki: […]

ÜMMÜ FADL HATUN (R.ANHA)

Kinane kabilesine mensup olan Ümmü Fadl, Mekke’de doğmuştur. Asıl adı Lübabe’dir. Annesi Hind bint-i Avf, babası Haris İbni Hazendir. İlk çocuğu Fadl’dan dolayı Ümmü Fadl künyesi ile tanınmıştır. Peygamber Efendimiz’in amcası Abbas bin Abdülmuttalip’in hanımıdır. Hz. Hatice (RA)dan sonra Mekke’de İslamı kabul eden hanım sahabidir. İslamiyetin ilk yıllarında İslam’la şereflenen Ümmü Fadl’ın kız kardeşlerinden Esma, […]

ALLAH’IN RAHMET ESERLERİNE BAKMAK

Haşir Bahsi İHTAR: Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslâmiye ne kadar makul, mütenasip, muhkem, mütesanit olduğunu göstermektir. Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyat kabilinden, yalnız onlara delâlet ederler. Demek hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْـيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاؕ […]

MOLLA ABDÜLBARİ POLAT

Molla Abdülbari Polat, 1914 yılında Ağrı’da dünyaya gelmiştir. Eleşkirt ve Ağrı’da müftü olarak görev yapmıştır. Abdülbari Polat, din alimi ve mütefekkir olarak Ağrı’lı alimler arasında yer almıştır. 1957 yılında Ağrı’dan Molla Nazır ve Molla Muhammed adlı iki arkadaşı ile Isparta’da bulunan Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerini ziyaret ederek elini öpmüştür. Emekli Müftü Molla Abdülbari Polat, […]

KAYIŞZADE HAFIZ OSMAN EFENDİ

Kayışzade Hafız Osman Nuri Efendi, 1834 yılında Burdur’da doğmuştur. İlk öğrenimiyle beraber hıfzını Burdur’da tamamladıktan sonra medrese tahsili için İstanbul’a gelir. Dini ilimler tahsiline başlar. Yazdığı eserlerinde Burduri Kayışzade Es-Seyyid El-Hac Hafız Osman Nuri ibareleri yeralmaktadır. Medrese eğitimi sırasında Kazasker Mustafa İzzet Efendi’den sülüs ve nesih öğrenip icazet alır. Bir süre sıbyan mekteplerınde hüsn-ü hat […]

RAHAT-I KALB İLE KABRİME GİDEBİLİRİM

Aziz, sıddık kardeşlerim; Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür olsun ki, çoktan beri beklediğim bir ciddî yardım, Konya ulemasından görülmeye başladı. Evet, Risale-i Nur medreseden çıkmış, ilim içinde hakikate yol açmış, hakikî sahipleri ve taraftarları medreseden çıkan hocalar olduğuna binâen, umum Anadolunun eskiden beri parlak ve faal bir medresesi Konya şehri olduğundan, o mübarek medresenin şakirtleri kendi […]

İMAN ABİDESİ ZİNNİRE HATUN (R.ANHA)

Zinnire Hatun, Abdüddar veya Mahzumoğullarından birine ait Rum asıllı bir cariye olup, ilk müslümanlardandır. İslam tebliğinin başladığı ilk günlerde İslamiyeti kabul edip mümine hanımlar safına katılmıştır. İslamiyetin ilk yıllarıydı. Peygamber Efendimiz insanları İslamiyete davet ediyordu. Bir köle olan Zinnire de bu daveti duydu. Peygamber’e iman eden kişilerin işkenceler altında inim inim inlediğini birkaç kez görmüştü. […]

İNSANIN ÜÇ ŞAHSİYETİ

Şu Mebhas, bana daimî hizmet edenlerin, ahlâkımda gördükleri acip ihtilâftan gelen hayretlerine karşı, hem iki talebemin benim hakkımda haddimden fazla hüsnüzanlarını tâdil etmek için yazılmıştır. BEN GÖRÜYORUM Kİ: Kur’ân-ı Hakîmin hakaikine ait bazı kemâlât, o hakaike dellâllık eden vasıtalara veriliyor. Şu ise yanlıştır. Çünkü, me’hazın kudsiyeti, çok burhanlar kuvvetinde tesirat gösteriyor, onunla ahkâmı umuma kabul […]

BELAĞAT VE FESAHAT

İKİNCİ NÜKTE: Hazret-i Mûsâ Aleyhisselâmın zamanında sihrin revacı olduğundan, mühim mu’cizâtı ona benzer bir tarzda geldiği; ve Hazret-i İsâ Aleyhisselâmın zamanında ilm-i tıp revaçta olduğundan, mu’cizâtının galibi o cinsten geldiği gibi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın dahi zamanında Ceziretü’l-Arabda en ziyade revaçta dört şey idi: Birincisi: Belâğat ve fesahat. İkincisi: Şiir ve hitabet. Üçüncüsü: Kâhinlik ve […]