NUR’UN İÇİNE GİRMEYEN

”Bu acip asrın hayat-ı dünyeviyeyi ağırlaştırması ve yaşamak şeraitini ağırlatması ve çok etmesi ve hâcât-ı gayr-ı zaruriyeyi görenekle, tiryaki ve müptelâ etmekle hâcât-ı zaruriye derecesine getirmesiyle hayatı ve yaşamayı, herkesin her vakitte en büyük maksat ve gayesi yapmıştır. Onunla hayat-ı diniye ve ebediye ve uhreviyeye karşı ya set çeker, veya ikinci, üçüncü derecede bırakır. Bu hatâsının cezası olarak öyle dehşetli bir tokat yedi ki, dünyayı başına cehennem eyledi.

İşte bu dehşetli musibette, ehl-i diyanet dahi büyük bir vartaya düşüyorlar ve kısmen anlamıyorlar. Ezcümle:

Ben gördüm ki, ehl-i diyanet, belki de ehl-i takvâ bir kısım zâtlar bizimle gayet ciddî alakadarlık peyda ettiler. O bir iki zâtta gördüm ki, diyaneti ister ve yapmasını sever, tâ ki hayat-ı dünyeviyesinde muvaffak olabilsin, işi rastgelsin. Hattâ tarikatı, keşf ve keramet için ister. Demek âhiret arzusunu ve dinî vezâifin uhrevî meyvelerini dünya hayatına bir dirsek, bir basamak gibi yapıyor. Bilmiyor ki, saadet-i uhreviye gibi saadet-i dünyeviyeye dahi medar olan hakaik-i diniyenin fevâid-i dünyeviyesi, yalnız müreccih (tercih edici) ve teşvik edici derecesinde olabilir. Eğer illet derecesine çıksa ve o amel-i hayrın yapmasına sebep o fâide olsa, o ameli iptal eder; lâakal ihlâsı kırılır, sevabı kaçar.

Bu hasta ve gaddar ve bedbaht asrın belâ ve vebasından ve zulüm ve zulmetinden en mücerreb bir kurtarıcı, Risale-i Nur’un mizanları ve muvazeneleriyle, neşrettiği nur olduğunu kırk bin şahit vardır. Demek Risale-i Nur’un dâiresine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.” (Kastamonu Lahikası)

Her dönem ve asrın, galip düşünce yapısı o döneme damgasını vurur. Üstad Bediüzzaman Hazretleri içinde yaşadığımız bu asrın düşünce yapısının, dünyevileşmek hastalığı olduğuna dikkat çekiyor. İnsanların ihtiyacından fazlasına sahip olma arzusunun hayatı ve yaşamayı, herkesin en büyük gaye ve maksat yaptığını söylüyor.

İnsanlarda, din ve diyaneti isteyip yapmasının dünya hayatında başarılı olmak, işinin rastgitmesi için istediğine de dikkat çeken, Üstad Hazretleri, ” o amel-i hayrın yapmasına sebeb o faide olsa, o ameli iptal eder, laakal ihlası kırılır, sevabı kaçar.” diyerek sadece, Allah rızası için din ve diyaneti isteyin, diyor.

En dikkat çeken konu ise, bu asrın bela ve vebasından, zulüm ve zulmetinden kurtulmanın yolunun Risale-i Nur olduğunu söyleyen Üstad Bediüzzaman Hazretleri, ”Risale-i Nur’un dâiresine yakın bulunanlar içine girmezse, tehlike ihtimali kavîdir.” diyerek, bizleri ikaz ediyor.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir