BAYRAM AĞABEY : ÜSTAD NAMAZI HUŞU İÇİNDE KILARDI
Bayram Ağabey’in çeşitli zamanlarda Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri ile alakalı anlattığı hatıralarından bir kısmını Nurkoy olarak o yılları yaşamamıza vesile olması dileğiyle sizlere sunuyoruz.
”Kırlara gittiğimizde Üstadımız hiç boş durmazdı. Daima Cevşen, Evrad-ı Bahaiye, Delail-i Nur, Hülasatü’l-Hülâsa, Hizbi’n-Nuriye, Tahmidiye ve hususan Sekine’yi hiç bırakmazdı. Onu hergün okurdu. Hattâ bazen çay içerken bile okurdu. Risale-i Nurları ya tashih ederdi veya bizlere Risale-i Nurlardan okutur, kendisi dinlerdi. Tefekkür ederdi. Kırlara gittiğimizde en yüksek yerlere çıkardı. Bazen yüksek ağaçların ve taşların başına çıkardı. Namaz kılarken de yüksek taşların başını tercih ederdi. Kırlarda cemaatle namaz kıldığımızda bizlere imamlık ederdi. Namaz vakti girdiğinde muhakkak ezan okuturdu. Üstadımız bizlere, ‘Sizlerdeki gençlik bende olsa, şu dağlardan inmem’ derdi. Daima kitab-ı kebir-i kâinatı mütalaa ederdi.
Üstadımız bizlere her vesile ile, sadakat ve dikkat hususunda daima tahşidat yapardı. `Dikkat edin, ben sizlerin nefsinizi itham etmiyorum, ama aldanabilirsiniz. Sizler herkesten ziyade çok dikkat etmeniz lâzım ve elzem. Hususan Risale-i Nurun meslek ve meşrebine, benim tarz ve meşrebime sadık kalacaksınız` derdi.
Siz mecbursunuz, benim meslek ve meşrebimi ve Risale-i Nurun meslek ve meşrebini benden gördüğünüz gibi muhafaza etmeye. Ben sizinle iktifa ediyorum. Siz de Risale-i Nura kanaat ediniz. Siz zaten dünyada ücretinizi almışsınız. Başta Müslüman olduğunuz için, ikincisi Risale-i Nur Talebesi olduğunuz için, bana hizmetkâr olduğunuz için… Bilhassa çok dikkat etmeniz lâzım. Sizin hayrınız da çok azim, hatanız da… Onun için sizin daha çok dikkat etmeniz lâzım.
NAMAZI HUŞU İÇİNDE KILARDI
Üstadımız, namazı çok huşu içinde kılardı. Sûreleri okurken tane tane okurdu. Namaza dururken, tam huzura vardığında, niyet ederken, `Allahü Ekber` dediği zaman, bizler arkasında korkardık. Mübalağa olmasın, ahşap bina sarsılırdı. “Üstadımız namaz vaktinde çok dikkat ederdi. Namazı vaktinde kılardı. Meselâ, Isparta`dan çıktığımızda, Emirdağ`a beş dakika sonra varacak olsak bile, Üstadımız saate bakar, kış, fırtına olsa beklemez, hemen namazı vaktinde kılardı. Kırlarda olsun, yolculukta olsun, namazı vaktin evvelinde kılardı. Bu mevzuda şöyle buyuruyor:
“Namazı vaktinde kılmanın ne derece tükenmez, uhrevî bir sermaye olduğu anlaşılıyor ki, her namaz vaktinde âlem-i İslâm denilen muazzam camide, yüz milyondan fazla cemaat-ı kübra namaz kılıyor. O cemaatte herbir adam umum cemaate dua ediyor. “İhdine`s-sırata`l-müstakim` (Bizi doğru yola hidayet eyle) diyor. Herbiri umum cemaate hem şefaatçi, hem duacı olur.”O vakit, namaza iştirak etmeyen hissesine alamaz. Kaynayan mirî ve askerî kazanına karavanasını götürmeyen, tayinatını alamadığı gibi, cemaat-ı kübrânın mânevî matbahında kaynayan, mânevî erzakını alamaz. Belki namaza iştirakle o cemaatın ordusuna iştirak etmiş olmakla ve dualarına amin demek olan namazı vaktinde kılmakla alabilirsiniz.”derdi.
CAMİYE DEVAM EDERDİ
“Üstadımız Emirdağ’a ilk geldiğinde hem cumaya, hem de vakit namazına camiye devam ediyordu. Sonra yeni gelen kaymakam hem vakit namazından,hem de cumaya gitmekten men etmiş.” (Lahikalarda bu konu izah edilmekte.)
HAYVANLARA ÇOK ŞEFKATLİYDİ
Kırlarda kuşları,böcekleri hiç incitmez ve incittirmezdi.Bazen karıncaları görse veyahut bizler bir taş kaldırsak ve altından karınca çıksa, taşları gelip koydurur, ‘Hayvancıkların rahatını bozmayın’ derdi. Kırlarda avcıları gördüğünde, ‘Tavşanları ve keklikleri vurmayın’ derdi. Ve, ‘Diğer hayvanları incitmeyin’ der ve nasihatte bulunurdu. Hattâ çok kişileri avcılıktan menetti.
Kırlarda çobanlara rast geldiğinde onları çağırır, konuşurdu. ‘Beş vakit namazınızı kıldığınız zaman, sizin her vakit saatiniz ibadet yerine geçer. Bu da beşeriyete hizmettir. Bundan hasıl olan eti, yünü, sütü, yoğurdu her kim yerse yesin, size sadaka hükmüne geçer. Bu hayvancıkları incitmeyin’ diye çobanlarla çok şefkatli konuşurdu.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!