İNEBOLULU SALİH UGURTAN
1905 yılında İnebolu’da dünyaya gelen Salih Uğurtan, İnebolu Nur Kahramanlarındandır. 1930 yıllarında Salih Ağabey, arkadaşları olan diğer Ağabeylerle birlikte okudukları eski kitaplardan kıyamet ile ilgili bazı manalar anlayarak bunu uygulamaya çalışmışlardır. O günler Kur’an öğrenmenin, Allah demenin, ezan okunmanın yasak olduğu dönemlerdi.
Salih Ugurtan ve arkadaşları, harp aletleri topluyor, koca koca kılıçlar yaptırıp haftada birkaç kez biraraya gelip bunları biletiyorlar ve Mehdi’nin gelmesini bekliyorlardı. Hedefleri kendilerini zinde tutup, Mehdi’ye asker olmaktı. Derken İnebolu’da bir söylenti yayıldı. ”Kastamonu’ya bir Hoca Efendi gelmiş, esaret altında çeşitli işkencelere maruz bırakılıyor.” Önce arkadaşları Ziya Dilek, Hoca Efendi olarak tanınan Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret eder, daha sonra Salih ve arkadaşları ziyaret edip elini öperler.
Salih ve arkadaşları Üstad Bediüzzaman Hazretlerine, hadiste geçen deccalın eşeğinin kulaklarının fil kulağı gibi kocaman olacağı, ayaklarının yumuşak olacağı, yürürken de arkasından şiddetli bir ses ve koku bırakacağı rivayetini sorarlar. Üstad Bediüzzaman Hazretleri, onlara şu cevabı verir:
”Kardaşım, şu bindiğiniz otomabil bir parça o tarife benzemiyor mu? Bunun da kapıları fil kulağı gibi, ayakları lastikleri yumuşak ve giderken arkasından hem pis koku, hem de ses çıkarıyor.”
Bu cevaptan sonra, Üstad Bediüzzaman Hazretleri, onlara muhtelif konularda ders verir, asrın cihad tarzının topla, tüfekle kılıçla değil fikirle, ilimle ikna yolu ile olduğunu anlatır, ayrılmak üzere ayağa kaltıklarında da.
”Kardeşlerim, maddi kılıçlar kınına girsin. Artık zamanın mücahedesi manevi kılıçlarladır.” diyerek yazmaları için ellerine birer kitap tutuşturur. Dışarı çıkan Salih ve arkadaşları şaşkın şaşkın birbirlerine sorarlar.
”Hoca Efendi, bizim kılıç bilediğimizi nerden biliyordu?”
Salih ve arkadaşları, böylece Nur’a talebe olup, onun neşir hizmetine başlarlar. El yazması binlerce risale yazarlar. Gün gelir hep beraber 1943 yılında önce İnebolu’da hapse girerler, daha sonra ise Denizli Cezaevine nakledilirler. 1943 yılı Denizli hapsinde Üstad Bediüzzaman ile birlikte hapis yatıp sonra beraat ederler.
Zaman ve seneler geçer fakat Salih Uğurtan ve arkadaşlarının hizmet şevki biran azalmaz devam eder. Teksir makinesi ile İnebolu’da risale yazımı hızlanır, dillere destan hizmetlere vesile olurlar. Salih Ugurtan ile Gülcü Hüseyin teksir edilen risaleleri ciltleyip, kasalar içinde Anadoluya sevkederler.
”Kahraman Nazif’in ve hakikaten Nazif ruhunda ve sadakatinde kendi arkadaşlarının makine ile ve sair cihette Nura hizmetleri, bu memleketi cidden minnettar edecek bir vaziyettedirler. Cenâb-ı Hak, onları muvaffak eylesin. Âmin.
……..
”Küçük İbrahim, Nazif’e ikinci bir Salâhaddin hükmüne geçip çoluk çocuğuyla, kardeşiyle ve refikasıyla Nura ve makineye pek ciddî çalışması, mektubunda namları bulunan Salih ve Gülcü Hüseyin ve Osman ve Zühtü ve İzzet ve Ömer ve sair oradaki Nurcuların sebatkârâne, sarsılmadan Nur hizmetinde terakki etmeleri bizleri çok mesrur ettikleri gibi, bu memleketi de ileride çok minnettar edecekler. Mâşaallah, İnebolu, küçük bir Isparta ve tam bir medrese-i Nuriye olduğunu ispat ettiler.” (Emirdağ Lahikası)
”Bir zaman “Küçük Isparta” namını alan ve her yerden ziyade, geçen meselemizde hapis musibetini çeken İnebolu ve civarı kardeşlerimin gayet güzel ve samimane mektupları beni çok mesrur eyledi.”(Emirdağ Lahikası)
”Küçük Isparta’nın kahramanlarından Küçük İbrahim’le Salih’in mektupları, beni fevkalâde mesrur eyledi. Bin bârekâllah! O iki kardeşimiz, o havalideki ehemmiyetli kardeşlerimizi ziyaret edip sıhhat ve selâmetlerini yazdıkları gibi, Karadeniz sahillerinde Ordu, Sinop, Gerze, Ayancık, Bartın, Zonguldak gibi yerler Nurlarla münevver olduklarını ve İstanbul’un Üsküdar tarafından Nurcu vâiz hocalar Nura çalıştıklarını ve Gerze’den mühim bir ticaret ve gayet Nurlara müştak ve Nurlara tam çalışmaya azmeden bir yeni kardeşimizin güzel mektubunu aldık. İbrahim’le Salih’i ve o zâtı çok selâmımızla beraber tebrik ediyoruz, muvaffakiyetlerine dua ediyoruz.”(Emirdağ Lahikası)
Risale-i Nur’da ”Küçük Isparta Kahramanlarından” biri olan Salih Uğurtan l7 Kasım l989 tarihinde vefat eder. Allah’tan kendisine rahmet dileriz.
Cevapla
Want to join the discussion?Feel free to contribute!