Girdi yapan Nurköy

HALİS NİYET İLE SAHİPLENMEK

Eyyühe’l-Üstadü’l-Azîz; Yirmi Sekizinci Mektubun Dördüncü Meselesini dört gün evvel, İkinci ve Üçüncü Meselesini ve melfuflarını dün almakla bahtiyar oldum. Evvelâ: Muhterem Sabri Efendinin, hakk-ı âcizîde ibraz buyurduğu azîm teveccüh ve takdîr-i Üstadâneleriyle de müsbet tevazuları münasebetiyle birkaç söz söylemeye müsaadenizi rica ediyorum. Şöyle ki: Bu fakir-i pür-taksir kardeşinizde, çok mükerrem ve muazzez tanıdığı Üstadının bazı […]

İKİ HİCRET SAHİBİ CAFER BİN EBU TALİP (RA)

590 yılında Mekke’de doğan Cafer bin Ebu Talip, Hz. Ali’nin ağabeyidir. Mekke’de yaşanılan bir kıtlık yılında Hazret-i Peygamber Ali’yi, amcası Abbas da Cafer’i yanına alarak Ebu Talip’in geçim sıkıntısını hafifletmişlerdir. Cafer’in gençlik yılları amcası Abbas’ın yanında geçmiştir. Cafer hanımı Esma binti Umeys ile birlikte, ilk iman edenler arasında yeralmıştır. Diğer Müslümanlar gibi, Cafer’de müşriklerin akıl […]

BEYHUDE ÇENE ÇALMAK

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ اَلَّذِينَ قاَلَ لَهُمُ النَّاسُ اِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فاَخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ اِيمَانًا وَقاَلوُا حَسْبُناَ اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “Onlar öyle kimselerdir ki, insanlar onlara ‘Düşman size karşı büyük bir kuvvet topladı; onlardan korkun’ dedikleri zaman onların imanı ziyadeleşti ve ‘Allah bize yeter; O ne güzel vekildir’ dediler.” Âl-i İmrân Sûresi,173 ayeti Şu […]

RİSALE-İ NUR’UN İLK AVUKATI ZİYA

Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin 1935 yılında başlayan Risale-i Nur Mahkemelerinde ilk avukat olarak Ziya Sönmez’in adı geçmektedir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin ilk avukatlarından Ziya Sönmez, 1876 yılında Fatsa’da doğmuştur. Ziya Sönmez, Osmanlı Devleti döneminde hakim yetiştiren “Mekteb-i Kuzat” Kadılar Medresesi mezunudur. O dönem de çeşitli yerlerde Kadı olarak görev yapmıştır. 1921 yılında görev yaptığı Salihli’de […]

PUTLARA HİÇBİR ZAMAN TAPMADI

Peygamber Efendimiz (ASM) dan önce Mekke’de tevhid akidesi üzerine yaşayanlar varmıydı, bunlara ne denilirdi? Peygamber Efendimiz(ASM)’ın Peygamberliğinden önce Mekke’de Hz. İbrahim(AS)’ın dini üzere Allah’ın birliğine inanan, putlara tapmayan, içki içmeyen, zina yapmayan bir gurup insan vardı. Bunlara “Hanifler” denmekteydi. O dönemde bu din üzere yaşayan, Zeyd bin Amr Mekkeli Hanîflerin ileri gelenlerinden birisiydi. Zeyd bin […]

ŞEYH VEYA MÜRŞİDİNİZ DEĞİLİM

”Gayet ehemmiyetli iki meseleyi, sizlere, zekâvetinize itimaden, Risale-i Nur’da müteferrikan parçaları bulunmalarına binaen, gayet muhtasar konuşacağım. Birincisi: Risale-i Nur’un hakikî ve hakikatli bir şakirdi bulunan ve Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyânın kâtibi, bu defa yazdığı mektupta, haddimden bin derece ziyade hüsn-ü zannına istinaden, bir hakikat soruyor. Risale-i Nur’un şahs-ı mânevîsinin gayet ehemmiyetli ve kudsî vazifesini; ve hilâfet-i Nübüvvetin […]

KUR’AN’DA İSMİ GEÇEN SAHABE ZEYD BİN HARİSE(RA)

Ashab-ı kiramın büyüklerinden ve Peygamber Efendimizin azadlı kölesi Zeyd, Yemenlidir. Oğluna nisbetle “Ebû Üsâme”künyesi ile tanınır. Zeyd çocuk yaşlarında iken annesi ile birlikte akrabalarını ziyarete gider. Burada baskına uğrarlar ve Zeyd esir alınır. Mekke’ye getirilip satılığa çıkarılır. Hazreti Hatice’nin yeğeni Hakim bin Hizam, Zeyd’i 400 dirheme satın alır ve halası Hazreti Hatice’ye hediye eder. O […]

DÜNYA SALTANATI YERİNE

ÜÇÜNCÜ SUALİNİZ: “O mübarek zâtların başına gelen o feci, gaddârâne muamelenin hikmeti nedir?” diyorsunuz. Elcevap: Sabıkan beyan ettiğimiz gibi, Hazret-i Hüseyin’in muarızları olan Emevîler saltanatında, merhametsiz gadre sebebiyet verecek üç esas vardı: Birisi: Merhametsiz siyasetin bir düsturu olan, “Hükûmetin selâmeti ve âsâyişin devamı için eşhas feda edilir.” İkincisi: Onların saltanatı unsuriyet ve milliyete istinad ettiği […]

DENİZLİ MAZNUNU İHSAN ERDEM

1904 yılında Kastamonu’nun Küre İlçesinin Çardak Köyü’nde dünyaya gelen İhsan Ertem, öğretmen olarak görev yaparken Risale-i Nur’u tanır. Cumhuriyet dönemi öğretmenlerinden birisi olan İhsan Erdem, daha sonra Risale-i Nur derslerine katıldığı iddiasıyla tutuklanır. Suçsuzluğu anlaşılınca serbest bırakılır. O sıkıntılı dönemde İhsan Erdem, birgün oğulları ile birlikte 1943 yılında Kastamonu’ya gider. Kastamonu’da sürgün hayatı yaşayan Üstad […]

CENAB-I HAKK’IN RAHMETİ

“Cenâb-ı Hakk’ın rahmeti cemaat üzerinedir.” (Hadis-i Şerif) Bu hadisi şerifin en açık bir delili cemaatle kılınan namazlara yirmi yedi kat fazla sevap verilmesidir. Üç kişi cemaat olmuşlarsa her birisine yirmi yedi kat sevap verilir. Bunun sebebi, nur ve sevabın bölünmeyi kabul etmemesidir. Okuduğumuz bir fatihayı yahut bir hatm-i şerifi bin kişiye bağışlasak, sevap bine bölünmez, […]