MÜEZZİN ŞEM’İ GÜNEŞ

Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin Barla Talebeleri arasında yeralan Şem’i Güneş, 1883 yılında Barla da doğmuştur. 1927 yılında Barla’ya gelen Üstad Hazretlerine o yıllarda talebe olmuştur.

Üstad Hazretleri’nin de namaz kıldığı Yokuşbaşı camiin de müeezinlik yapan Şem’i, ezanın türkçeye çevrildiği yıllarda da ”türkü” adını verdiği türkçe ezanı hiç okumamış, ezanı her zaman arapça aslından okumuştur.  Minareye çıkınca ezanı, kısık sesle  asli şekliyle okuyup, daha sonra da ”Aaaa” diye bağırarak minareden inerdi.  Bir seferinde Arapça ezan okuduğu için jandarmaya yakalanan Şem’i, hakim karşısında sağır rolü yaparak ceza almadan kurtulmuştur.

Barla da meydana gelen yağmur olayı ile ilgili yazılan bir mektupta imzası bulunan Şem’i’nin Barla Lahikasın da yer alan mektubu şöyle:

”Aynı gecede evvelce yağmadığı Barla dairesi içine öyle yağdı ki Üstadımızın odasının altındaki Çoban Ahmed’in bahçesindeki duvar yağmurdan yıkıldı. Halbuki Karaca Ahmed Sultan’ın arkasında ve deniz kenarında balık avlamakla meşgul Şem’î ile arkadaşları bir damla yağmur görmediler.

İşte bu hâdise kat’iyen delâlet ediyor ki o yağmur, hizmet-i Kur’an’la münasebettardır. O rahmet-i âmme içinde bir hususiyet var ki Sure-i Yâsin anahtar ve şefaatçi oldu ve yağmur kâfi miktarda yağdı.

İkinci Suret: Kuraklık zamanında, yirmi otuz gün içinde yağmur Barla’ya yağmamışken, Yokuşbaşı Çeşmesi yapıldığı bir zamanda menbaına yakın Üstadımız ve biz (yani Süleyman, Mustafa Çavuş, Ahmed Çavuş, Abbas Mehmed ve sair kardeşlerimiz) beraber cemaatle namaz kıldık. Tesbihattan sonra dua için elimizi kaldırdık, Üstadımız yağmur duası etti. Kur’an’ı şefaatçi yaptı. Birden o güneş altında, her birimizin ellerine yedi sekiz damla yağmur düştü. Elimizi indirdik, yağmur kesildi.

Cümlemiz bu hale hayret ettik. O vakte kadar yirmi otuz gündür yağmur gelmemişti. Yalnız o yağmur duası anında dua eden her ele, yedi sekiz damla düşmesi gösterdi ki bunda bir sır var. Üstadımız dedi ki: “Bu, bir işaret-i İlahiyedir. Cenab-ı Hak manen diyor ki: Ben duayı kabul ediyorum fakat şimdi yağmur vermiyorum.” Demek sonra Sure-i Yâsin şefaat edecek. Nitekim öyle olmuştur.

Elhasıl: Isparta’daki kardeşlerimizin umumî rahmet içindeki Risale-i Nur’un bereketine dair dava ettikleri hususiyeti, bu iki kuvvetli delil ile tasdik ediyoruz.

Barla’da Şem’î, Mustafa Çavuş, Bekir Bey, Muhacir Hâfız Ahmed, Süleyman”

Üstad Bediüzzaman Hazretleri, Emirdağ’ında bulunduğu sıralarda talebelerine yazdığı bir mektub da Şem’i ve birçok Barlalı talebelerinden övgü ile bahsederek onlardan kendisine dua etmelerini istemiştir. Emirdağ Lahikasında yeralan bu mektub ise şöyledir;

”Hüsrev’in himmetiyle daireye giren ve Nur’un yeni şakirdlerinden bana mektup yazan Hatice ve Râbia, haslar içinde kabul edildiler. Ve çok alâkadar olduğum Barla’da hararetle Bahri ve evladı ve Eyyüb ve Ali ve Mehmed ve Süleymanların gayretleriyle Nurlar dersine çalışmaları, beni sevinçle ağlattırdı. Ben bütün Barla halkına, hususan Süleymanlar ve Bahri ve Mehmedler ve Mustafalar, eski zamanda Nurlara kıymettar hizmet eden Şamlı Hâfız Tevfik ve mübarek Hâfız Hâlid ve imam Hakkı Efendi ve Muhacir Hâfız Ahmed ve evladı ve ahfadı ve Şem’î ve bana çok hizmet eden Abdullah Çavuş ve oradaki komşularıma ricalen ve nisaen binler selâm ve dua ederim ve mübarek aylarda dualarını isterim.”

!974 yılında vefat eden Şem’i Güneş’in kabri Barla’dadır. Allah’tan kendisine rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir