Girdi yapan Nurköy

İMAN VE KÜFÜR CEREYANI

Kainatta iman ve küfür cereyanı var. İnsanlar kendi hür ve özgür iradeleri ile bu iki cereyandan birini seçerler ve yollarına devam ederler. İman ve küfür cereyanı olarak karşımıza çıkan bu yoldan birisi insanı sonsuz mutluluğa götürürken, diğeri ise, onu Cehennem atar. Üstad Bediüzzaman Hazretleri “Ben îmanın cereyanındayım. Karşımda îmansızlık cereyanı var. Başka cereyanlarla alâkam yok.” […]

HEDEF ALLAH’IN RIZASINI KAZANMAK

Risale-i Dünya işlerine alet edilmez, sözü ile anlatılmak istenen nedir? Risale-i Nur’u Allah’ın rızasına ulaşmada bir araç olarak görmek değil de, işlerim iyi gitsin, şu imtihanı geçeyim veya manevi bir makam elde etmede bir araç olarak görerek okumak doğru degildir. Eğer bu maksatlarla okunursa, ihlas kırılır. Burada insanın amacı Allah rızasıdır. Ama işlerimiz iyi gider, […]

GÜNLÜK HAYATIMIZIN KELİMELERİ

“İ’lem eyyühe’l-aziz! “Sübhanallah”, “Elhamdü lillah”, “Allahu ekber” —bu üç mukaddes cümlenin faidelerini ve mahall-i istimallerini dinle: “1. Kalbinde hayat bulunan bir insan, kâinata, âleme bakarken, idrâkinden âciz, bilhassa şu boşlukta yapılan İlâhî manevraları görmekle hayretler içinde kalır. İşte bu gibi hayret ve dehşet-engiz vaziyetleri, ancak “Sübhanallah” cümlesinden nebean eden mâ-i zülâli içmekle o hayret ateşi […]

EHL-İ KALB BİRİSİ, OSMAN NURİ

Osman Nuri Efendi (Tol), 1885 yılında doğdu. Alay Müftülüğü ve daha sonrasında 25 sene Millî Müdafa Bakanlığında müftülük yapan Osman Nuri Efendi, Bediüzzaman Hazretlerini  Millî Mücadele senelerinde İstanbul’dan tanıdığını yazdığı mektubunda ifade etmektedir. O zamanlar görüşmeleri ve sohbetleri olduğuna da söyleyen Osman Nuri, daha sonra Emirdağ’da Üstad Bediüzzaman’ı ziyaret etmiştir. Nakşî tarikatına bağlı olan Osman […]

KORKU VE ÜMİD

Risale-i Nur’da geçen, Kabz ve Bast halleri ne demektir? İnsan bu hallere girince ne yapmaslıdır? Kelime olarak, Kabz, el ile tutma, Bast ise açma ve yayma anlamına gelir. Özellik olarak kabz, ruhen tutukluluk, içine kapanma, bir şey düşünmeye ve söylemeye isteksizlik. Bast ise ümitle dolma, ruhen genişlik ve coşkunluk halidir. Risale-i Nur’da Kastamonu Lahikasında, Üstad […]

NİSAN YAĞMURU

Risalelerde geçen,”Ma-i Nisan” kelimesini nasıl anlamalıyız? Bahar aylarındaki yağmurlardan bilhassa, Nisan yağmuru bitki ve canlılar için hayati bir öneme sahiptir. Kış mevsiminde kurumuş, ölmüş yeryüzü, Nisan yağmuru ile bahar da yeniden hayat bulur. Çiftçilikle uğraşan insanlar, Nisan yağmurunun kıymetini iyi bilir. Nisan yağmurundan önce yedi ayda bir karış olan mahsul, Nisan yağmuru ile bir haftada […]

İNSANIN ÜÇ TEMEL İBADETİ

”Namazın mânâsı, Cenâb-ı Hakkı tesbih ve tâzim ve şükürdür. Yani, celâline karşı kavlen ve fiilen Sübhânallah deyip takdis etmek; hem, kemâline karşı lâfzen ve amelen Allahu ekber deyip tâzim etmek; hem, cemâline karşı kalben ve lisanen ve bedenen Elhamdülillâh deyip şükretmektir.Demek, tesbih ve tekbir ve hamd, namazın çekirdekleri hükmündedirler. Ondandır ki, namazın harekât ve ezkârında, […]

DEMİR GİBİ METİN, MİLASLI HALİL İBRAHİM

l897 yılında dünyaya gelen Halil İbrahim Çöllüoğlu, Milaslı Halil İbrahim adıyla risalelerde yer almıştır.Lem’alar, Sikke-i Tasdik-i Gaybî, Kastamonu Lâhikası ve Emirdağ Lâhikaları’nda şiirleri yazıları bulunmaktadır. Kardeşlik ve dostluk mesleğinin bir ferdi olan Halil İbrahim’i Üstad Hazretleri, ”Demir gibi metin ve sarsılmaz” Milâslı Halil ibrahim, hakikaten Risale-i Nur’un demir gibi metin ve sarsılmaz bir şakirdidir. O […]

ASRIN MANEVİ HASTALIKLARINA İLAÇ

Neden, bu asrın manevi hastalıklarına karşı, Risale-i Nur’un ilaçlarını kullanmak lazım? Risale-i Nurlar bu asrın manevi hastalıklarına, Kur’an eczanesinden alınmış tesirli birer ilaçtırlar. Risale-i Nurların her bir eczası muhtelif manevi hastalıkların devası ve şifasıdır. Herbir risale ayrı bir şifa kaynağıdır. Namazla ilgili risaleler insana namazın neden kılındığını öğretirken. Tevhid ile ilgili risaleler, Allah’ın varlığını, birliğini […]

GEÇİM SIKINTISINA ÇARE

Bu asırda insanların en fazla şikayet ettiği konuların başında geçim sıkıntısı gelmekte. Zira insanlar eline geçenle yetinmemekte. Kanaat etmemekte, daima daha yüksek noktalara ulaşmayı hedeflemekte. Bu da onları şikayetçi hale getirmekte. Temel sebeb bize göre, insanın elindekine kanaat etmemesi. Risale-i Nur’u tanıyıp, O’nun dairesi içine giren insanların ise geçim derdinin azaldığı bir gerçek. Fakat, daire […]