Girdi yapan Nurköy

AKIL, AYETE MUHTAÇTIR

  Bil, ey gafil, müşevveş Said! Cenâb-ı Hakkın nur-u marifetine yetişmek ve bakmak ve âyât ve şahitlerin âyinelerinde cilvelerini görmek ve berâhin ve deliller mesâmâtıyla temâşâ etmek iktiza ediyor ki, senin üstünden geçen, kalbine gelen ve aklına görünen herbir nuru tenkit parmaklarıyla yoklama ve tereddüt eliyle tenkit etme. Sana ışıklanan bir nuru tutmak için elini […]

FEDAKARCA HİZMET EDEN ÖZER(ÜZEYİR) ŞENLER

Üzeyir Şenler 1934 Mersin doğumludur. Asıl adı “Özer” dir. Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından adı, “Üzeyir” olarak değiştirilmiştir. Şûle Yüksel Şenler’in ağabeyidir. Özer (Üzeyir) Şenler, Üstad Hazretlerinden ve Risale-i Nur’dan aldığı dersler ile ailesinin de dini hayat yaşamasına vesile olmuştur. Kardeşi Şule Şenler, Risale-i Nur’ları Ağabeyinden tanıdıktan sonra hayatı değişmiş ve o yıllarda genç kızlara örnek […]

ACZ, FAKR, ŞÜKÜR VE ŞEVK

Bir Nur Talebesi ile, bir nakşi tarikatı müridi arasındaki farklar nelerdir? Bu konuda Risale-i Nur’un çeşitli yerlerinde izahlar yapılarak her iki yolun esasları gözönüne konulmuştur. Mektubat adlı eserin Dördüncü Mektub’unda bu konu şöyle ele alınmaktadır: ”Tarik-i Nakşî hakkında denilen “Der tarik-i Nakşibendî lâzım âmed çâr terk / Terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk” […]

TOPRAK GİBİ TEVAZU GÖSTERMEK

Aziz ve sıddık ve sadık ve fedâkâr ve vefadar kardeşlerim; Sizin bu defaki mânevî ve nurlu hediyeniz benim nazarımda Cennetü’l-Firdevsten bir desti âb-ı kevser hediyesi, âlem-i bekadan bize gelmiş gibi ruhum inşirahla doldu; bütün duygularım sürurla şükrettiler. Size uzun bir mektup yazmak arzu ediyorum, fakat zaman ve halim müsaade ve muvafakat etmediğinden, kısa kesmeye mecbur […]

İNSAN DÜNYA BENİM DİYEBİLİR

ALTINCI BURHAN Gel, bu geniş ovaya çıkacağız. (HAŞİYE) İşte, o ova içinde yüksek bir dağ var. Üstüne çıkacağız, tâ bütün etrafı görülsün. Hem herşeyi yakınlaştıracak güzel dürbünleri de beraber alacağız. Çünkü bu acip memlekette acip işler oluyor. Her saatte, hiç aklımıza gelmeyen işler oluyor. İşte, bak: Bu dağlar ve ovalar ve şehirler, birden değişiyor. Hem […]

BİR İNEBOLU FEDAKARI, GÜLCÜ HÜSEYİN

  Risale-i Nur’da “Gülcü Hüseyin” olarak adı geçen Hüseyin Kuru 1909 yılında Kastamonu’nun Küre İlçesinde dünyaya gelir. Esas mesleği semercilik olan Hüseyin Kuru’nun bahçesinde 80 in üzerinde gül çeşidi bulunur ve bunları yetiştirirdi. İnebolu’ya bir misafir geldiğinde bu misafirler mutlaka bu gül bahçesine getirilirdi. O zamanlar ğül bahçesinin şöhreti her tarafta bilinirdi. Tarihler 1940 yılını […]

KUSUR VE HATA İŞLEYİNCE NE YAPILMALI

İnsanın ümitsizlikten, vesveseden, şeytanın ve nefsin esirliğinden kurtulmasının yolu nedir? قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذ۪ينَ اَسْرَفُوا عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَم۪يعاًۜ اِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّح۪يمُ “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! ALLAH’ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü ALLAH bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok mağfiret edici, […]

LAHİKALARDAN BİRKAÇ MEKTUP

Sabri’nin Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Sözleri yazdığı vakit yazdığı mektubun bir fıkrasıdır. Bilumum Risâlâtü’l-Envâr herbiri ayrı ayrı mevzularda, had ü hesaba gelmeyen müşkülleri halletmeleriyle beraber, bendeniz şöyle tasavvur ediyorum ki: Nur deryasından nûş etmek isteyen bir kimse, Birinci ve Yirmi Birinci ve Yirmi İkinci Sözleri alsa, diğerlerine eli yetişmezse dahi maraz-ı kalbîyi def ve […]

SANA, BANA HERKESE ŞİFA DERSİ

  بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ – وَاَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ “Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, ey Rabbim, Sana sığınırım.” Mü’minûn Sûresi,  97-98 ayeti” EY MARAZ-I VESVESE İLE MÜPTELÂ! Biliyor musun, vesvesen neye benzer? Musibete benzer. Ehemmiyet verdikçe şişer; ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük […]

POLİSLER YILLARCA YAKUP CEMAL’İ ARAR

Yakup Cemal,1900 senesinde Denizli’de doğmuştur. Nüfus kütüğünde adı Yakup Özkan’dır. Cemal ismini, Üstad Bediüzzaman Hazretleri vermiştir. Köyün çobanı olan Yakup Cemal, aynı zamanda köyün tek okuma yazma bileni olduğu için köy muhtarlığı görevinde de bulunmuştur. Daha sonra bir imtihana giren Yakup Cemal, Devlet Demir Yollarında memur olarak işe başlar. 1929 yılında Isparta’ya bağlı Kuleönü istasyonunda […]