HAMİSEN: Bir mektupta, buradaki hissiyatıma hissedar olmak arzusunu yazmıştın. İşte binden birini işit. Bir gece, yüz tabakalık irtifada, bir katran ağacının başındaki yuvada, semânın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne baktım; Kur’ân-ı Hakîmin فَلاَ اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ – اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِ ”Yemin olsun gizlenen ve açığa çıkan yıldızlara.” Tekvir Suresi, 15-16 ncı ayeti) kaseminde ulvî bir nur-u i’câz ve […]
https://nurkoy.org/wp-content/uploads/2019/11/gökyüzü.jpg676750Nurköy/wp-content/uploads/2016/07/logo.pngNurköy2024-11-11 17:36:042024-11-14 14:40:00SEMA DA HAŞMET VE AZAMET SAHNESİ
Üçüncüsü: Madem Hakîm-i Mutlak israf etmiyor, abes şeyleri yaratmıyor. Ve madem mahlûkatın vücutları zîşuur içindir ve zîşuurla kemâlini bulur ve zîşuurla şenlenir ve zîşuurla abesiyetten kurtulur. Ve madem bilmüşahede o Hakîm-i Mutlak, o Kadîr-i Zülcelâl, hava unsurunu, su âlemini, toprak tabakasını hadsiz zîhayatlarla şenlendiriyor. Ve madem hava ve su hayvânâtın cevelânına mâni olmadığı gibi, toprak, […]
Hâtime Kur’ân-ı Hakîmin tevafuk cihetinden tezahür eden i’câzî nüktelerinden bir nüktesi şudur ki: Kur’ân-ı Hakîmde ism-i Allah, Rahmân, Rahîm, Rab ve İsm-i Celâl yerindeki Hüve’nin mecmuu dört bin küsurdur. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Hesab-ı ebcedin ikinci nev’i ki, huruf-u hecâ tertibiyledir, o da dört bin küsur eder. Büyük adetlerde küçük kesirler tevafuku bozmadığından, küçük kesirlerden […]
Aziz kardeşlerim; Yakınınızda bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizle ara sıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki, mümkün olsaydı, bütün sıkıntılarınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben, sizin yüzünüzden Isparta’yı ve havâlisini taşıyla, toprağıyla seviyorum. Hattâ diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükümeti bana ceza verse, başka bir vilâyet beni beraet ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet, […]
SEKİZİNCİ SURET Gel, ondan gelen bu fermanları sana okuyacağım. Bak, mükerrer vaad ediyor ve şiddetli tehdit ediyor ki, “Sizleri oradan alıp makarr-ı saltanatıma getireceğim ve muti’leri mes’ud, âsileri mahpus edeceğim. O muvakkat yeri harap edip müebbed sarayları, zindanları hâvi diğer bir memleket kuracağım.” Hem o vaad ettiği şeyler ona gayet rahattır; raiyetine gayet mühimdir. Vaadinde […]
İKİNCİ SUAL: Furkan-ı Hakîmde, اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً “Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan Odur.” Mülk Suresi, 2 nci ayeti) gibi ayetlerde, “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur; hem bir nimettir” diye ifham ediliyor. Halbuki, zâhiren mevt inhilâldir, ademdir, tefessühtür, hayatın sönmesidir, hâdimü’l-lezzâttır. […]
BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME: Semâvât gibi arzın da yedi tabaka olmasına dairdir. Şu mesele, yeni zamanın feylesoflarına hakikatsiz görünüyor; onların arza ve semâvâta dair olan fenleri kabul etmiyor. Bunu vasıta ederek bazı hakaik-i Kur’âniyeye itiraz ediyorlar. Buna dair muhtasaran birkaç işaret yazacağız. Birincisi: Evvelâ, âyetin mânâsı ayrıdır ve o mânâların efradı ve mâsadakları ayrıdır. İşte o […]
Üçüncü Hakikat: Mevcudatın ve bilhassa nebatat ve hayvanatın, sür’at-i mutlaka içinde kesret-i mutlaka ve intizam-ı mutlak ile ve sühulet-i mutlaka içinde gayet hüsn-ü san’at ve maharet ve ittikan ve intizam ile ve mebzuliyet-i mutlaka ve ihtilât-ı mutlak içinde gayet kıymettarlık ve tam imtiyaz ile icadlarıdır. Evet, gayet çokluk ile gayet çabukluk, hem gayet san’atkârâne ve […]
Haşir Bahsi İHTAR: Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslâmiye ne kadar makul, mütenasip, muhkem, mütesanit olduğunu göstermektir. Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyat kabilinden, yalnız onlara delâlet ederler. Demek hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْـيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاؕ […]
BİRİNCİ SUAL: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise, niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar? Elcevap: Hayattadır. Fakat merâtib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebepten, bazı ulema hayatında şüphe etmişler. Birinci tabaka-i hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyettir. İkinci tabaka-i hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani, […]
https://nurkoy.org/wp-content/uploads/2023/05/ustad.jpg432480Nurköy/wp-content/uploads/2016/07/logo.pngNurköy2024-07-11 18:20:432024-10-14 18:31:10HAYATIN BEŞ MERTEBESİ
SEMA DA HAŞMET VE AZAMET SAHNESİ
HAMİSEN: Bir mektupta, buradaki hissiyatıma hissedar olmak arzusunu yazmıştın. İşte binden birini işit. Bir gece, yüz tabakalık irtifada, bir katran ağacının başındaki yuvada, semânın yıldızlarla yaldızlanmış güzel yüzüne baktım; Kur’ân-ı Hakîmin فَلاَ اُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ – اَلْجَوَارِ الْكُنَّسِ ”Yemin olsun gizlenen ve açığa çıkan yıldızlara.” Tekvir Suresi, 15-16 ncı ayeti) kaseminde ulvî bir nur-u i’câz ve […]
BALIK İÇİN SUDA YÜZMEK
Üçüncüsü: Madem Hakîm-i Mutlak israf etmiyor, abes şeyleri yaratmıyor. Ve madem mahlûkatın vücutları zîşuur içindir ve zîşuurla kemâlini bulur ve zîşuurla şenlenir ve zîşuurla abesiyetten kurtulur. Ve madem bilmüşahede o Hakîm-i Mutlak, o Kadîr-i Zülcelâl, hava unsurunu, su âlemini, toprak tabakasını hadsiz zîhayatlarla şenlendiriyor. Ve madem hava ve su hayvânâtın cevelânına mâni olmadığı gibi, toprak, […]
MÜHİM BİR DEFİNE AÇILABİLİR
Hâtime Kur’ân-ı Hakîmin tevafuk cihetinden tezahür eden i’câzî nüktelerinden bir nüktesi şudur ki: Kur’ân-ı Hakîmde ism-i Allah, Rahmân, Rahîm, Rab ve İsm-i Celâl yerindeki Hüve’nin mecmuu dört bin küsurdur. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ Hesab-ı ebcedin ikinci nev’i ki, huruf-u hecâ tertibiyledir, o da dört bin küsur eder. Büyük adetlerde küçük kesirler tevafuku bozmadığından, küçük kesirlerden […]
İMAN HAKİKATLERİ İÇİN HAPİS YATMAK
Aziz kardeşlerim; Yakınınızda bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizle ara sıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki, mümkün olsaydı, bütün sıkıntılarınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben, sizin yüzünüzden Isparta’yı ve havâlisini taşıyla, toprağıyla seviyorum. Hattâ diyorum ve resmen de diyeceğim: Isparta hükümeti bana ceza verse, başka bir vilâyet beni beraet ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet, […]
KÜÇÜK IŞIK KAFA FENERİ
SEKİZİNCİ SURET Gel, ondan gelen bu fermanları sana okuyacağım. Bak, mükerrer vaad ediyor ve şiddetli tehdit ediyor ki, “Sizleri oradan alıp makarr-ı saltanatıma getireceğim ve muti’leri mes’ud, âsileri mahpus edeceğim. O muvakkat yeri harap edip müebbed sarayları, zindanları hâvi diğer bir memleket kuracağım.” Hem o vaad ettiği şeyler ona gayet rahattır; raiyetine gayet mühimdir. Vaadinde […]
DOKSAN DOKUZ AHBABA KAVUŞMA
İKİNCİ SUAL: Furkan-ı Hakîmde, اَلَّذِى خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيٰوةَ لِيَبْلُوَكُمْ اَيُّكُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً “Hanginiz daha güzel işler yapacaksınız diye sizi imtihan etmek için ölümü de, hayatı da yaratan Odur.” Mülk Suresi, 2 nci ayeti) gibi ayetlerde, “Mevt dahi hayat gibi mahlûktur; hem bir nimettir” diye ifham ediliyor. Halbuki, zâhiren mevt inhilâldir, ademdir, tefessühtür, hayatın sönmesidir, hâdimü’l-lezzâttır. […]
DÜNYANIN YEDİ AYRI KITASI
BİRİNCİ MESELE-İ MÜHİMME: Semâvât gibi arzın da yedi tabaka olmasına dairdir. Şu mesele, yeni zamanın feylesoflarına hakikatsiz görünüyor; onların arza ve semâvâta dair olan fenleri kabul etmiyor. Bunu vasıta ederek bazı hakaik-i Kur’âniyeye itiraz ediyorlar. Buna dair muhtasaran birkaç işaret yazacağız. Birincisi: Evvelâ, âyetin mânâsı ayrıdır ve o mânâların efradı ve mâsadakları ayrıdır. İşte o […]
KUR’AN’IN TILSIMINI AÇMAK
Üçüncü Hakikat: Mevcudatın ve bilhassa nebatat ve hayvanatın, sür’at-i mutlaka içinde kesret-i mutlaka ve intizam-ı mutlak ile ve sühulet-i mutlaka içinde gayet hüsn-ü san’at ve maharet ve ittikan ve intizam ile ve mebzuliyet-i mutlaka ve ihtilât-ı mutlak içinde gayet kıymettarlık ve tam imtiyaz ile icadlarıdır. Evet, gayet çokluk ile gayet çabukluk, hem gayet san’atkârâne ve […]
NE YAPIYORSUN CEZA ÇEKECEKSİN!
Haşir Bahsi İHTAR: Şu risalelerde teşbih ve temsilleri hikâyeler suretinde yazdığımın sebebi, hem teshil, hem hakaik-ı İslâmiye ne kadar makul, mütenasip, muhkem, mütesanit olduğunu göstermektir. Hikâyelerin mânâları, sonlarındaki hakikatlerdir. Kinâiyat kabilinden, yalnız onlara delâlet ederler. Demek hayalî hikâyeler değil, doğru hakikatlerdir. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ فَانْظُرْ اِلٰٓى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللّٰهِ كَيْفَ يُحْـيِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاؕ […]
HAYATIN BEŞ MERTEBESİ
BİRİNCİ SUAL: Hazret-i Hızır Aleyhisselâm hayatta mıdır? Hayatta ise, niçin bazı mühim ulema hayatını kabul etmiyorlar? Elcevap: Hayattadır. Fakat merâtib-i hayat beştir. O, ikinci mertebededir. Bu sebepten, bazı ulema hayatında şüphe etmişler. Birinci tabaka-i hayat: Bizim hayatımızdır ki, çok kayıtlarla mukayyettir. İkinci tabaka-i hayat: Hazret-i Hızır ve İlyas Aleyhimesselâmın hayatlarıdır ki, bir derece serbesttir. Yani, […]