İKİNCİ HAKİKAT Bâb-ı Kerem ve Rahmettir ki, Kerîm ve Rahîm isminin cilvesidir. Hiç mümkün müdür ki, gösterdiği âsâr ile nihayetsiz bir kerem ve nihayetsiz bir rahmet ve nihayetsiz bir izzet ve nihayetsiz bir gayret sahibi olan şu âlemin Rabbi, kerem ve rahmetine lâyık mükâfat, izzet ve gayretine şayeste mücazatta bulunmasın? Evet, şu dünya gidişatına bakılsa […]

SALİSEN: Görüyorum ki, şu dünya hayatında en bahtiyar odur ki, dünyayı bir misafirhane-i askerî telâkki etsin ve öyle de iz’an etsin ve ona göre hareket etsin. Ve o telâkki ile, en büyük mertebe olan mertebe-i rızâyı çabuk elde edebilir. Kırılacak şişe pahasına daimî bir elmasın fiyatını vermez; istikamet ve lezzetle hayatını geçirir. Evet, dünyaya ait […]

On Üçüncü Lem’a Hikmetü’l-İstiâze اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ (Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım.) sırrına dairdir. بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ وَقُلْ رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطيِنِ – وَ اَعُوذُ بِكَ رَبِّ اَنْ يَحْضُرُونِ “De ki: Ey Rabbim, şeytanların vesveselerinden Sana sığınırım. Onların yanımda bulunmalarından da, ey Rabbim, Sana sığınırım.” Mü’minun Suresi, 97-98 nci ayeti) […]

Sabri’nin tabiri ve istihracıyla, Sûre-i Ve’l-Asr işaretine muvafık olarak Risale-i Nur, Anadolu’yu Cebel-i Cûdîde sefine gibi ve Isparta ve Kastamonu’yu âfât-ı semaviye ve arziyeden muhafazalarına bir vesile olduğunu ve Risale-i Nur’a ilişmesinler, yoksa yakında bekleyen âfetler geleceklerini bilsinler, akıllarını başlarına alsınlar. Bu musibetten biraz evvel, tekrarla söylüyordum, size de o mektuplar gönderilmişti. Şimdi aldığım haber: […]

ÜÇÜNCÜ İŞARET Hatıra gelmesin ki, bu küçücük insanın ne ehemmiyeti var ki bu azîm dünya onun muhasebe-i a’mâli için kapansın, başka bir daire açılsın? Çünkü bu küçücük insan, camiiyet-i fıtrat itibarıyla şu mevcudat içinde bir ustabaşı ve bir dellâl-ı saltanat-ı İlâhiye ve bir ubûdiyet-i külliyeye mazhar olduğundan, büyük ehemmiyeti vardır. Hem hatıra gelmesin ki, kısacık […]

Beşinci Mektup بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ “Hiçbir şey yoktur ki Allah’ı hamd ile tesbih etmesin.” İsra Suresi, 44 ncü ayeti) SİLSİLE-İ Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbânî (r.a.), Mektubat’ında demiş ki: “Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim.” Hem demiş ki: “Bütün tariklerin […]

İKİNCİ MESELE-İ MÜHİMMEDİR: تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ ilâ âhir. “Yedi gök ve yer ve içindekiler Onu tesbih eder.” İsrâ Sûresi, 44 ncü ayeti) ثُمَّ اسْتَوٰۤى اِلَى السَّمَاۤءِ فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ وَهُوَ بِكُلِّ شَىْءٍ عَلِيمٌ “Sonra iradesini semâya yöneltti ve gökleri yedi tabaka olarak tanzim etti. O herşeyi hakkıyla bilendir.” Bakara Suresi, 29 […]

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ Aziz, sıddık kardeşlerim; Bu eski ve yeni iki medrese-i Yusufiyedeki şiddetli imtihanda sarsılmayan ve dersinden vazgeçmeyen ve yakıcı çorbadan ağızları yandığı halde talebeliğini bırakmayan ve bu kadar tehacüme karşı kuvve-i mâneviyesi kırılmayan zâtları ehl-i hakikat ve nesl-i âti alkışlayacakları gibi, melâike ve ruhâniler dahi alkışlıyorlar diye kanaatim var. Fakat içinizde hastalıklı ve nazik […]

İKİNCİ İŞARET Hikâyede bir yâver-i ekremden bahsedilmiş ve denilmiş ki: Kör olmayan herkes onun nişanlarını görmekle anlar ki, o zât padişahın emriyle hareket eder ve onun has bendesidir. İşte o yâver-i ekrem, Resul-i Ekremdir (aleyhissalâtü vesselâm). Evet, şöyle müzeyyen bir kâinatın öyle mukaddes bir Sâniine böyle bir Resul-i Ekrem, ışık şemse lüzumu derecesinde elzemdir. Çünkü […]

ÜÇÜNCÜ SUAL: Cehennem nerededir? Elcevap: Cehennemin yeri, قُلْ اِنَّماَ الْعِلْمُ عِنْدَ اللّٰهِ “De ki: İlim ancak Allah katındadır.” Mülk Suresi, 26 ncı ayeti) لاَ يَعْلَمُ الْغَيْبَ اِلاَّ الله “Gaybı Allah’tan başkası bilmez.” Neml Suresi, 65 nci ayeti) bazı rivâyatla, “tahte’l-arz” denilmiştir. Başka yerlerde beyan ettiğimiz gibi, küre-i arz, hareket-i seneviyesiyle, ileride mecma-ı haşir olacak bir […]