NUR POSTACISI, ABDULLAH ÇAVUŞ (KULA)

Nur Postacısı,Abdullah Çavuş (Kula), 1901 yılında,Isparta’ya bağlı İslamköy’de dünyaya geldi.

Risale-i Nur’da Abdullah Çavuş ismi birçok yerde geçmektedir.O dönemde Üç Abdullah var, Üç’ü de Ispartalı, Üç’ü de Nur Talebesi, Üç’ü de askerliğini ”Çavuş” olarak yaptığı için bulundukları yerlerde bu lakaplarıyla anılmışlardır.

İslamköylü olan Nur Postacısı Abdullah Çavuş (Kula) Hafız Ali (RH) Ağabeyin komşusu ve akrabasıdır. 1943 ylında Üstad Hazretleri ile birlikte Denizli Hapsinde bulunmuştur.

Bediüzzaman tarafından “Risâle-i Nur’un postacısı mübarek Abdullah” diye iltifat edilen Abdullah Çavuş, İslamköy’den yazılan risaleleri heybesine koyup yola çıkar ve sabaha yakın Barla’ya gelir, Sabah Namazını Üstad ile eda eder, sonra dinlenir, akşamda yine tashih edilen risaleleri ve yeni telif edilenleri alıp İslamköy’e dönerdi.İslamköy’e “Nur Fabrikası” unvanını kazandıran kahramanlardan biriydi. O’nu diğer Abdullah’lardan ayıran özelliği Nur Postacılığı idi.

Bediüzzaman’a talebe olduktan sonra Abdullah Çavuş’un en önemli vazifesi, yazılan Nur nüshalarını istenilen yerlere gayretle şevkle her zorluğa rağmen ulaştırmaktı. Abdullah Çavuş, yine birgün risaleleri dagıtmış sonra Barla’ya gelmişti. O sırada Hafız Ali’nin de bulunduğu talebelerin Bediüzzaman’ın tarifi doğrultusunda Risâle yazdıklarını gördü. Onlara çay demleyip servis yapmak istedi. Çay tepsisini alıp dağıtacağı sırada, Bediüzzaman tepsiyi elinden alıp bizzat kendi eliyle çalışan talebelerine çay servisi yaptı. Bu durum karşısında mahcup olduğunu belirten Nur Postacısı,Üstad Said Nursi Hazretlerinin şu sözlerini nakletmektedir:

“Yazdığınız, hizmetine koştuğunuz Kur’ân ind-i İlâhî’de makbul oldu. Melekler sizin fotoğrafınızı alıyor. Ben de Kur’ân’ın bir hizmetkârı olarak, size hizmet etmem lâzım.”(Son Şahitler, N.Şahiner)

Bediüzzaman Hazretleri bir mektubunda Abdullah Çavuş’dan şöyle bahsetmektedir:

“İslamköylü Abdullah, Hafız Ali (r.h.) zamanında Risale-i Nur’a çok hizmet etmiş. Onlara umumen selam ediyorum.”(Emirdağ Lahikası)

Risale-i Nur’da, Abdullah Çavuş’un adı muhtelif vesilelerle zikredilmektedir; “Merhum Lütfi’nin hakikî ve pek ciddi bir vârisi olan Abdullah Çavuş’un mektubu, onun derece-i sadakat ve ihlâsını ve irtibatını gösterdi. Her vakit İslâmköylü Abdullah ile o Abdullah Çavuş’u duâda beraber yâd ediyordum. Elhak,o makama lâyık olduğunu gösteriyor.”(Kastamonu Lahikası)

Bediüzzaman bir mektubunda Abdullah Çavuş’u merak ettiğini de şöyle dile getirmiştir.”Risale-i Nur’un postacısı mübarek Abdullah’ın ne halde olduğunu soracaktım. Hâfız Ali’nin mektubunda, sormadan cevabımı aldım. Allah, ikisinden razı olsun. O mektubun âhirinde, mazi ve müstakbel ve semâvât ehlini dahi mesrur eden mâsumların ve mübarek ümmî ihtiyarların hediye-i mâsumâneleri beyanındaki fıkrası gayet güzel düşmüş.”(Kastamonu Lahikası)

İslamköy’de 1987 yılında vefat eden Nur’un Postacısı Abdullah Çavuş’a (Kula) Nurkoy olarak Allah’tan rahmet dileriz.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir