Girdi yapan Nurköy

TORBALILI KADİR İNCİ

Kadir İnci, Konya’nın Ermenek kazası Büyükkarapınar köyünde 1941 yılında dünyaya gelir. İlkokulu burada okur,daha sonra Tire Kur’an Kursuna kaydolur. Burada okurken Musa Yukarı vasıtasıyla Risale-i Nur’larla tanışır. Sohbet ve derslere katılan Kadir, 1960 yılında Emirdağ’da bulunan Üstad Bediüzzaman Hazretlerini ziyaret eder, ellerini öper ve Üstad onu talebeliğe kabul eder. Risale-i Nur Talebeliği yolculuğunda Kadir İnci’nin […]

”BEN KAYBOLUP GİDENLERİ SEVMEM”

  Hz. İbrahim Aleyhisselam’ın, ”Ben kaybolup gidenleri sevmem” demesinden neleri anlamalıyız? Hz. İbrahim (AS)ın Kur’an-ı Kerim’de En’am Suresi 76 ncı ayetinde geçen, “Gece bastırınca İbrahim bir yıldız gördü, ‘Rabbim budur!’ dedi. Yıldız sönünce de, ‘Ben öyle sönüp batanları tanrı diye sevmem’ (dedi).” bu kıssayı Cenab-ı Hakk Rasulullah’a vahy etmiştir. Efendimiz (ASM) da bunu Mekke halkına […]

ZORLUKLARA BASKILARA YILMADAN GÖĞÜS GERMEK

Aziz, sıddık ve sebatkâr metin kardeşlerim; Sizin faaliyetiniz ve sebatkârâne çalışmanız, Risale-i Nur dairesinin zembereği hükmünde bizleri ve çok yerleri harekete getiriyorsunuz. Allah sizden ebeden razı olsun. Bin âmin, âmin. Size, Hizbü’l-Kur’ânîden evvel gönderilen Risale-i Nur’un virdü’l-âzamına ilhak etmek için bir parçayı yazdık; bir parçayı da, Yirmi Dokuzuncu Lem’ada yerini gösterdik. Benim hususî tefekküratım o […]

KUMANDAN SAHABE İYAZ BİN GANM(RA)

Miladi 582 de Mekke’de doğan, İyaz bin Ganm, Hudeybiye anlaşmasından önce İslamiyeti kabul edip, müminlerin safına katılmıştır. Mekke’de müminlere yapılan eziyet ve baskıdan dolayı İyaz bin Ganm’da İkinci Habeşistan hicretine iştirak etmiştir. Daha sonra Medine’ye hicret etmiştir. Bedir, Uhud ve Hendek başta olmak üzere Peygamber Efendimiz (ASM) ile birlikte bütün gazveler de yer almıştır. İslamiyeti […]

İNSAN İYİLİK VE İHSANIN KÖLESİDİR

قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللهُ “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin.” Âl-i İmrân Sûresi,31 nci ayeti) âyetinde i’câzlı bir îcâz vardır. Çünkü çok cümleler bu üç cümlenin içinde derc edilmiştir. Şöyle ki: Şu âyet diyor ki: “Allah’a (celle celâluhu) imanınız varsa, elbette Allah’ı seveceksiniz. Madem Allah’ı […]

NURUN HAMİSİ EŞREF EDİP

1882 yılında Selanik’te dünyaya gelen Eşref Edip Fergan, 14 Ağustos 1908 yılında Mehmed Akif Ersoy ile birlikte Sırat-ı Müstakim adıyla haftalık bir dergi çıkarmıştır. Dergi daha sonra Sebilürreşad adıyla yayın hayatına devam eder. O devrin ileri gelen İslam ulemasının çok değerli eserleri bu dergi de yayınlanır. O yıllarda Bediüzzaman Hazretleri yakın dostu olan Eşref Edip’in […]

EFENDİMİZ (ASM)IN YÜZÜĞÜ

Peygamber Efendimiz(ASM) ne zaman yüzük kullanmıştır? İslamın tebliğinin başladığı Medine döneminde Efendimiz (ASM) ilk olarak İran Kralına mektup yazmayı düşünür. O dönemde devletler arası yazışmalarda mektupların mühürlenmesi bir adetti. Sahabeler, Efendimiz (ASM)a, ”Eğer mektubunuz mühürsüz olursa, onlar bunu kabul etmezler” demeleri üzerine O da yüzük kaşı üzerine bir mühür yaptırır. Bir yüzük kaşına ”Allah”, ”Resul”,  […]

DÜNYA DAİMİ OLMADIĞI GİBİ

Kardeşlerim; Şimdi tam tahakkuk etti ki, resmen bana ihanet ve hakaret etmek, onunla, teveccüh-ü âmmeyi hakkımda kırmak için gizli bir tedbir kurulmuş. Benim bütün dostlarımı perde altında soğutmak ve ürkütmeye çalışıyorlar. Halbuki, Sikke-i Tasdîk-i Gaybî onların bütün propagandalarını zîr ü zeber ediyor. Gerçi böyle dinsizlik hesabına bana olan hakaret, bir derece beni sıkıyor, eski Said’den […]

ESMA BİNT-İ SELAME (R.ANHA)

Esma bint-i Selame, Mekke doğumludur. Babası Selame bin Muharrebe, annesi Selam bint-i Züheyr’dir. Mekke de İslamiyetin ilk tebliğ edildiği günlerde kocası Ayyaş bin Ebi Rebia ile birlikte Rasulullah’a giderek biat edip müslüman olmuştur. Darül erkam’dan önce İslamiyeti kabul etmiştir. Kocası Beni Mahzum kabilesi mensubu olan Esma bint-i Selame ve kocasının İslamiyeti kabul ettiği kabilesi içinde […]

KAİNAT GÜZELLİKLERİNİ AÇAN ANAHTAR

Fakat, rızık ikidir. Biri: yaşamak için hakikî ve fıtrî rızıktır ki, taahhüd-ü Rabbânî altındadır. Hattâ o kadar muntazamdır ki, bedende, yağ ve saire suretinde iddihar olunan fıtrî rızık, hiç olmazsa yirmi günden ziyade birşey yemeden yaşatır, hayatını idame eder. Demek yirmi otuz günden evvel ve bedende müddehar olan fıtrî rızkı bitmeden zâhiren açlıktan vefat edenler […]